Tarih:
30.03.2012
Neresi Doğru ki?
Biraz pehlivan tefrikasına döndü ama bugün de konumuz 4+4+4...
Biraz pehlivan tefrikasına döndü ama bugün de konumuz 4+4+4. Zira teklif, gerek Meclis’e geliş şekliyle gerekse içeriğiyle her incelediğinde tutar bir tarafı olmadığını görülüyor. Bunu görenlerden biri de geçen gün bu konuda Genel Kurul’da etkili bir konuşma yapan CHP Gaziantep Milletvekili Ali Serindağ. Biz soruyoruz, o yanıtlıyor.- Siz içeriği kadar teklifin Meclis’e getiriliş şekline de karşısınız değil mi?
- Evet. Bakınız, milyonlarca çocuğumuzun eğitim sistemini radikal bir biçimde değiştiren, dolayısıyla ülkemizin geleceğini birebir ilgilendiren bir tekliften söz ediyoruz. Ama her ne hikmetse AKP’nin ne son seçim beyannamesinde ne hükümet programında 4+4+4’ten tek kelime bile söz edilmemiş. Teklifin sahipleri olan AKP Grup Başkanvekillerinin ikisi avukat, biri maliyeci, biri işadamı biri ilahiyatçı. Bir teki bile eğitimci değil. Tekliften Milli Eğitim Bakanı’nın dahi haberi yok. Bunu bizzat kendisinin telefonla aradığı Taraf yazarı Ahmet Altan’a itiraf ettiğini Mustafa Mutlu yazdı. Başbakanı ikna etmiş de 4+4+4 ondan sonra 8+4’e dönüşmüş. Böyle laubalilik olabilir mi? İtirafların hepsi bu kadar da değil
- Daha başka neler var?
- Milli Eğitim Alt Komisyon Başkanı Fikri Işık, gelen teklifi komisyonda yüzde 70 oranında değiştirdiklerini açıkladı. Bu da teklifin ne kadar üstünkörü ne kadar yalan yanlış hazırlandığının bir başka itirafı.
- Diyelim teklif yasalaştı ve önümüzdeki öğretim yılında yeni sistem uygulanmaya başladı.
- Bunu düşünmek bile istemiyorum. Bugün bile öğretmen ve derslik açığımız var. 4+4+4 ile fazladan 1 milyon 250 bin çocuk eğitim sistemine girecek. Bugün sınıfların ortalaması 50 - 60 çocuksa, bu rakam bir anda 80’e 90’a çıkacak. Bu sınıfların pek çoğunda bir tek öğretmen bile olmayacak.
51 imzalı bildiri
Balyoz davasında tutuklu komutanlar ilk kez yüksek sesle konuşmaya başladılar... Tutuklu 51 komutan, altını imzaladıkları bir açıklamayı Aydınlık gazetesine gönderdiler... Komutanlar açıklamada sert ifadeler kullandı, örneğin:
“Sahtekarlar tarafından yaratılan sözde planlarda ve yazışmalarda 1500’ün üzerinde hata yapılmıştır. Tüm bunlara gözlerinizi ve kulaklarınızı kapamak, bir kısım subayları suçlu duruma düşürmek isteyen komplocu insanların hain oyununa gelmek olacaktır” dediler.
Ve eklediler:
“Bu dava ile Türk Ordusu basit bir komplo ile saf dışı edilebilir bir ordudur, şeklinde algı yaratılmıştır. İşte bu Türk tarihine ihanettir.”
Komutanlar bildirilerinde sık sık tekrarlanılan ama unutulan kimi noktaları anımsattılar:
“Plan seminerine katılan toplam 162 kişiden bugün sadece 51’i sanık olarak yargılanmaktadır. Eğer seminerde iddia edildiği gibi bir darbe planı denenmiş olsa diğer katılımcıların da iddianamede yer alması gerekirdi. Davada yargılanan toplam 365 sanıktan 314’ü seminere kesinlikle katılmamıştır.”
Bu arada Balyoz CD’lerinde sahtecilik yapıldığını Yıldız Teknik Üniversitesi raporu da doğruladı. Rapor Balyoz CD’lerinin 2007 yılından önce hazırlanmış olamayacağını vurguluyor.
Balyoz CD’lerinin 2003 yılından çok sonra hazırlandığına ilişkin raporların sayısı 6’ya ulaştı.
Ne var ki sanıkların ve avukatlarının “Bir bilirkişi de siz kurup inceletin” çağrıları fayda etmiyor. Savcı darbeye eksik teşebbüsten tüm sanıklar için 20’şer yıla kadar hapis cezası istemiş bulunuyor...
Sevdik
Sevdik biz bu demokrasiyi... Güzel rejim... Dindar ve kindar bir gençlik mi yetiştirmek istiyorsun. Vatandaşın doğurduğu çocuğu kendi kafanın çapına uydurmaya mı niyetlisin. Yap acele bir 4 artı 4 gönder Meclis’e... Eğitimcilere, üniversitelere, aydınlara söz hakkı verme. Muhalefeti takma... Komisyonu işgal et, yasanın orada görüşülmesini engelle... Millet Meclisi’nde çoğunluğuna güven. İnsanlar sokağa çıkınca gaz, cop ve tazyikli suyla dağıt onları. Demokrasi çoğunluğun azınlığa tahakküm etmediği rejimdir gibi tanımlamaları boşver... Sana oy vermeyenleri önce gazla, sonra ıslat... Sana oy verecek dindar ve kindar kitleyi böylece bizzat oluşturabilirsin... Rejimin adı demokrasi ne de olsa.. Memleketi sana hediye ediyor...
Mahkeme, özelleştirmenin iptali kararını uygulamayan Başbakan’ı 10 bin lira cezaya çarptırmış.
O önemli değil. Bakalım Başbakan bu mahkemeyi nasıl bir cezaya çarptıracak.
Fahrettin Fidan
BB
Başbakan özetle diyor ki... Federasyon mahkemenin vereceği şike cezasına paralel ceza verir ve 8 takımı küme düşürürse futbol biter... O zaman ne yapalım... Mahkemelerin kişilere vereceği ceza takımları bağlamasın.. Takımlar küme düşmesin... Bu durumda Türk futbolu Avrupa kupalarından 5 yıllığına yasaklanacak mı? Yasaklansın.. İngiltere’de olduğu gibi 5 yıl takımlarımız kendi aralarında (annemizin liginde) oynasın... Sonra gene yola devam ederiz...
İyi de.. İngiliz futbol ekonomisi ile bizimki aynı mı? Futbolumuz dünyadan kopunca seyirci bulabilir mi? Ne kadar bulur? Kişilere verilen ceza kulüpleri bağlamazsa... Bundan sonra da kulüpler tetikçi bulup para meselesini onlara hallettirerek şike yapmaz mı? 8 takım bir yıl küme düşmesin diye tüm futbolu 5 yıl dünyadan kopartmak akılcı mı? Üzerinde daha çok düşünmeli...
Milletvekillerinin
23 bin liraya kadar olan cep telefonu faturalarını devlet ödeyecekmiş.
İnsaf yahu!
Cep telefonu şirketlerinin sınırsız paketleri 50 liradan satılıyor...
Gülhan Elmas
Soru: Milyonlarca nüfusu olan ülkelerin yönetimi tek bir insana bırakılıyorsa o ülkelerdeki siyasal ve sosyal durum tek kelimeyle nasıl izah edilebilir?
Yanıt: Zavallılık...
Haldun Ertem
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları