Patrikhane
Melih Aşık; Geçenlerde Trabzon’da Patrik Barthalomeos’a “Ekümenik Patrik” yazılı Trabzon forması giydirildi. Olay Fatih Kaymakamlığı’nın bir açıklamasıyla geçiştirildi. Kimin ne oyun oynadığı anlaşılamadı.
Yunanistan’la ilişkiler gittikçe geriliyor. AB ve ABD’yi de arkasına alan Yunanistan Ege’de egemenlik alanını genişletmeye çalışıyor. Uçaklarımızı Ege’de radar kilidine alıyor. Öte yandan, Patrikhane ve Kıbrıs Rumları da kırmızı çizgilerimizi zorlamayı ihmal etmiyor.
Geçenlerde Trabzon’da Patrik Barthalomeos’a “Ekümenik Patrik” yazılı Trabzon forması giydirildi. Olay Fatih Kaymakamlığı’nın bir açıklamasıyla geçiştirildi. Kimin ne oyun oynadığı anlaşılamadı.
Sırada başka oyunlar var. Gazeteci Müyesser Yıldız’ın Kıbrıs Rum medyasından aktardığına göre... Kıbrıs Üniversitesi “Ekümenik Patrik”e fahri doktora unvanı verilmesini kararlaştırmış.
Unvanın takdimi 10 Eylül’de yapılacakmış.
Üniversite Rektörü ve yöneticileri Fener Patrikhanesi’nde yapılacak resmi törende Patrik’e cübbe giydirecek ve birer konuşma yapacakmış.
Aynı günün akşamı 25 kişilik bir grupla Türkiye’ye gelecek olan Kıbrıs Üniversitesi Tiyatro Atölyesi üyeleri, Zoğrafyon Rum Lisesi’nde, “Kıbrıs, Suriye ve Mısır Suları” adlı bir oyunu sergileyecekmiş.
Özetle, Lozan’ın “ekümenik” unvanını tanımadığı Patrik ile devletin bağımsızlığını tanımadığı Kıbrıs Rum Kesimi İstanbul’da küçük bir şov düzenliyor. Gece de Rum Lisesi’nde tiyatro var. Oyunda ne tür mesajların verileceğini tahmin edersiniz.
İzin mi? Programın açıklanmış olması Rumlara gerekli izinlerin verildiği izlenimini doğuruyor.
SAVCI NEREDE!
Gazeteler ve sosyal medyaya yansıyan rüşvet haberlerini sık sık:
- Nerede bu hâkimler…
- Nerede bu savcılar, soruları izliyor.
Tüm yargıç ve savcılar sorunun
muhatabı oluyor. Yasal durumu bize bir
yargı mensubu izah ediyor.
“Bu konularda hâkimlerin yapabileceği bir şey yok. Soruşturma açma yetkisi yalnızca savcılara verilmiş bir yetkidir.
Savcılara gelirsek...
Soruşturma yapma yetkisi suçun işlendiği yer savcılığındadır. Yani İstanbul ve Ankara’da işlenen suçları yalnızca İstanbul ve Ankara savcıları soruşturabilir.
- Savcılıklar büro sistemiyle çalışır. Bilişim suçlarını soruşturmakla görevli savcı terör suçunu, aile bürosunda görevli savcı sahtecilik suçunu soruşturamaz.
- Savcılar bu iş bölümü çerçevesinde hareket eder.
- Mevcut yasa gereği bir savcı başsavcıdan habersiz soruşturma açamaz, açsa da
o soruşturmayı yürütemez.
- Diyelim ki bir savcı bir şekilde soruşturmayı tamamladı ve karar verecek. Savcının verdiği karar başsavcı onayından geçmeden geçerli olmaz. Sözün özü, iş savcılarda değil başsavcıda biter.
- Savcı bir suçu emrindeki kolluk görevlileri ile araştırır. Kolluk ise savcının emrinde görünse de fiilen İçişleri Bakanlığına bağlıdır. Bakanlığın desteği olmazsa savcı soruşturmayı yürütemez.
Savcıların soruşturma imkânları sanıldığı kadar geniş değildir.
YOKLAR
Şehir içinde yıllardır tanık olmadığımız manzaralar:
- Bir trafik polisinin kaldırımdan yayalara çarpa çarpa giden bir scooter’a müdahalesi,
- Ters istikamette giden bir pizza
motorunu cezalandırması,
- Başında kask olmadan ana yolda ilerleyen bir scooter’ın sürücüsünü durdurması...
- Gece yarısı sokak arasında yüksek sesle müzik dinleyen bir araç sahibine ceza yazması...
Bunlara siz hiç tanık oldunuz mu?
BEYKENT
Kızı Beykent Üniversitesi’nde okuyan aile dostumuz geçenlerde telaşla telefon açtı:
- Biliyor musun başımıza ne geldi?
- Hayrola...
- Kızımın okulu yıllık ücrete yüzde 300 zam yaptı.
Bir anda yüzde 300 zam... Kim olsa şok geçirir. Bu akıl dışı zam üzerine Doğuş ve Beykent üniversitelerinde okuyan öğrencilerin velileri sokağa döküldü. Protesto, gösteri, isyan derken... Okullar neticede biraz insafa geldi. Zammı yüzde 80’e indirdiler.
Dostumuz diyor ki:
- Kayıt yapılırken okul yıl sonunda yüzde 5-10 zam yapacağını yazılı olarak bildirmişti. Elimizde belgesi var. Yüzde 80 zam da az buz değil. Bu da bizim boyumuzu aşıyor.
Enflasyon okulları da zor durumda bırakıyor kuşkusuz. Ama veliler daha da zorda. İnsaflı bir çözüm bekliyorlar. Yukarıda sözünü ettiğimiz aile dostumuzun eşiyle birlikte iki emekli maaşıyla geçindiğini ve iki çocuk okuttuklarını belirteyim.
TRANSFER
Brezilyalı Antony, Manchester United kulübüne 100 milyon euro (1.8 milyar lira) bedelle transfer ediliyormuş.
Bizim bütçe fakiri kulüpler ancak 3-5 milyonluk oyuncular transfer edebiliyor. Bu oyuncularla kurulan takımlar da doğal olarak Edirne’den öteye geçemiyor
O zaman bizim kulüpler neden her yıl yarım milyara yakın parayı transfer diye sokağa atıyor? Avrupa’da sözümüz olmayacaksa ligde şampiyon olmanın esprisi ne? Avrupa’nın futbolcu çöplüğü olmak mı amaç?
Acı örnek: Geçen sene küme düşen Malatyaspor’un 19 yabancısı vardı ve bu oyunculara Malatya şehri yaklaşık 12 milyon euro ödeme yapmıştı. Spor yazarı Gökhan Bozkurt sormuş:
- Malatya şehri bu parayı (yaklaşık 215 milyon TL) şehirdeki çocukların, gençlerin spor gelişimine, kendi futbol
akademisine ayırsaydı daha yararlı olmaz mıydı?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları