Saygıyla...
Melih Aşık: 1930-1946 yılları arasında Türkiye ithalattan fazla ihracat yapmış, dış ticareti ve bütçesi açık değil, fazla vermiştir. Cumhuriyet’i kuranlar büyük bir tevazu ile “Biz iktisattan anlamayız” derlerdi.
Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 80. yılında sonsuz saygılarla anıyoruz.
Mustafa Kemal, İzmir Türkiye İktisat Kongresini açış konuşmasında,
“Askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle taçlandırılmadıkça sonuçsuz kalır” diyerek ekonomik kalkınma hamlesini başlatmıştır.
Atatürk 1926-1937 yılları arasında 19 büyük fabrika ve 7 ulusal banka açmıştır.
Alpullu Şeker, Bursa Dokuma, Uşak Şeker, Bünyan Dokuma, Ankara Çimento, Eskişehir Şeker, Turhal Şeker, Bakırköy Bez, Keçiborlu Kükürt, Kayseri Bez, Paşabahçe Cam, Zonguldak Antrasit, İzmit Kâğıt, Nazilli Basma, Ereğli Bez, Gemlik Suni İpek, Bursa Merinos, Divriği Demir O’nun döneminde açıldı...
TEKEL, Atatürk Orman Çiftliği, Devlet Hava Yolları, Merkez Bankası, İş Bankası, Sanayi Maadin Bankası Devlet İstatistik Enstitüsü, Sümerbank, Etibank, Ziraat Bankası, Devlet İstatistik Enstitüsü, Anadolu Ajansı onun yönetiminde kuruldu.
Bu kuruluşlar dış kredi olmaksızın ve büyük borçlanmalara girilmeksizin halkın ve devletin fedakârlığıyla gerçekleştirildi.
1930-1946 yılları arasında Türkiye ithalattan fazla ihracat yapmış, dış ticareti ve bütçesi açık değil, fazla vermiştir. Cumhuriyet’i kuranlar büyük bir tevazu ile “Biz iktisattan anlamayız” derlerdi.
Ancak halkın çıkarlarını esas aldıkları için her alanda başarılı oldular.
KALP
Falih Rıfkı Atay’ın “Atatürk ne idi?” adlı kitabından aktarıyoruz:
“Irak Başbakanı rahmetli Nuri Sait Paşa Türkiye’ye bir gelişinde anlatmıştı:
- Osmanlı ordusunda iken Atatürk’le aynı cephede idik, bir akşamüstü birlikte yemek yiyorduk. Sofrada bulunan bir asker hekim izinli olarak İstanbul’a gideceğini söylemesi üzerine Atatürk kızdı, ordu tifüsten kırılıp dururken nasıl olur da bir hekim İstanbul’a keyif etmeye gider, diye söylemediğini bırakmadı.
Hekim içkili de olduğu için kendini kaybetti, Atatürk’ün başına bir şişe attı. İçeriki odaya alarak yarasını temizledik, sardıktı...”
Nuri Sait Paşa yıllar sonra Atatürk’le sohbet ederken o hekimin ne olduğunu soruyor. Atatürk’ün cevabı:
- Şimdi bir ordunun sıhhiye reisi...
Nuri Sait Paşa bu affediciliği aktarırken gözleri yaşarıyor, Atatürk’ü şu sözlerle anıyor:
- Ne büyük kalpli adam!
KİTAP
Atatürk’ü okumaya ve öğrenmeye her zamankinden fazla ilgi var. Kitapçılarda Atatürk’le ilgili çok kitap varsa da bunların bir bölümü uydurma ve abartma bilgilerle dolu. Atatürk’ü öğrenmek için O’nun ve O’na yakın kaynakların anlatımlarını içeren kitaplar okumalı. Başta Medeni Bilgiler ve Nutuk okunmalı... Şevket Süreyya Aydemir ve Falih Rıfkı Atay iyi birer kaynaktır. Halil İnalcık, Bilal Şimşir, Sinan Meydan, Turgut Özakman, Andrew Mango gibi tarihçi ve araştırmacıların kitapları da önerilir...
Çocuksuz inkılapçı
Cumhuriyet’i kuran neslin yaptığı fedakârlıklar dilden dile anlatılır. Ama arada görünmeyen ya da unutulanlar da çoktur. İşte size Prof. İlber Ortaylı’nın “Cumhuriyetin İlk Yüzyılı” adlı kitabında anlattığı bir fedakârlık örneği:
“...Cumhuriyet’i ilk kuran neslin içinde bazıları çocuk yapmıyordu. İnkılapçının çocuğu olmaz” sözü yaygındı... Mesela rahmetli Leman Hanım (Karaosmanoğlu) bunu söylemiştir. Yakup Kadri Bey de dermiş ki:
- İnkılap çocukla mı uğraşacak, umumi işlerle mi uğraşacak?
Ayak bağıdır çocuk o süreçte. Evini görmeyeceksin, karını görmeyeceksin, çocuk ne oluyor? Bu tip devlet adamlarının çocukları çok talihsizdirler. Ana baba onlarla çok meşgul olamaz veyahut sırf ana meşgul olur.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları