Uzlaşma kültürü!
Melih Aşık: Madem il kongresi için tepeden tek aday belirlenecek, o mahallelerde, ilçelerde yaşanan kavgalı gürültülü delege seçimleri niye yapılıyor?
Pazar günü yapılacak olan CHP İstanbul İl Kongresi için hazırlıklar tamam... Tek aday var; mevcut il başkanı Canan Kaftancıoğlu... Eski İl Başkanı Cemal Canpolat aday olacağını açıklamıştı, yarıştan çekildi. Sebebini şöyle açıkladı:
“Genel Başkanımız yeni süreçte de mevcut il başkanı Kaftancıoğlu ile devam etmek istediğini belirtmiş, bir uyum ve birliktelik istemiştir. Bu sürece katkı sunuyorum.”
Kulislerde Canpolat’a parti meclisi üyeliği verileceği öne sürülüyor. Eskişehir’de de 4 aday var... Adayların teke indirilmesi için çağrı yapıldı. Adaylıktan çekilenlere herhalde irili ufaklı koltuklar ikram edilecektir.
Genel Merkez’in gerekçesi kongrelerde tek aday olsun, olası tartışmalarla parti yıpranmasın şeklinde...
Eğer birkaç aday olursa kongrede onlar da kürsüye çıkacak, belki partinin neden bir türlü yüzde 25 oya takıldığını, Genel Başkan’ın 9 seçim kaybettiği halde neden hala yerinde oturduğunu falan sorgulayacaklar. Bu da uzlaşma kültürüne aykırı bir durum! En iyisi tek aday... Tabii o tek aday da Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçtiği aday olmak koşuluyla...
Hemen tüm illerde bu sistem uygulanıyor...
CHP’li Hüseyin Sağ soruyor:
Madem il kongresi için tepeden tek aday belirlenecek, o mahallelerde, ilçelerde yaşanan kavgalı gürültülü delege seçimleri niye yapılıyor?
Avukat boykotu...
İstanbul Barosuna bağlı avukatlar, Adliyelerde boykot başlattılar. Gerekçe; kafeteryalardaki fiyat eşitsizliği. Örneğin hâkim - savcı ve personele 1,25 kuruştan verilen çay avukatlara 3,5 liraya veriliyor. Kahveyi hâkim ve savcılar 3 liraya içerken avukatlar 7 - 8 lira ödüyor.
Yemek fiyatlarında da fark var. Lokantaları işleten Öztürk firması yaptığı açıklamada Adalet Bakanlığı’nın hâkim ve savcılar için mali destek sağladığını, hâkim ve savcılara bu destek sonucu aynı yemeğin daha ucuz fiyatla çıkarıldığını bildirdi. Firma kafeteryalarla ilgisi bulunmadığını açıklamasına ekledi.
Kafeterya ve lokantalardaki fiyat farkını düzeltmek Adalet Bakanlığı’na düşüyor. Hukuk sisteminin avukatlar da asli ve eşit parçasıdır. Avukatlara turistik fiyat uygulamak ayıp oluyor!
EFES
Basketbolda (başarı demek yetmez) adeta bir mucizeyi yaşıyoruz... Bu mucize Anadolu Efes’in sergilediği muazzam başarı... Efes, Avrupa kulüplerinin milyonlarca dolar döktüğü Euroligue’de mücadele ediyor. Geçen yıl final oynadı.
Bu yıl da Avrupa liginde fırtına gibi esiyor. Açık ara lider durumda. İspanya’nın dört takımını; Real Madrid, Barcelona, Valencia ve Baskonia’yı kendi sahasında kendi seyircisi önünde yendi. Önceki akşam da Moskova’da CSKA’yı mağlup etti. Koç Ergin Ataman olağanüstü bir ustalık sergiliyor... Sahada bir de mucize adam var: Shane Larkin... Yalnız Türkiye değil Avrupa’ya da gelmiş en büyük basketçilerden biri Larkin... Adeta başlı başına takım... Dahası Türkiye’yi seviyor. Türk uyruğuna geçip milli takımda oynamayı da kabul etti... Diğer oyuncular da onun kadar gayretli. Efes yönetimine ve Ergin Ataman ile öğrencilerine yürekten alkışlar...
MATRAH
Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık diyor ki:
- Başkentgaz firmasından bize gelen parayı evet biz vakıflara aktardık. Böylece Gaz firması bu parayı yani 8 milyon doları vergi matrahından düştü. Ancak bu bir vergi kaçırma değildir. Vergiden kaçınmadır.”
Başkan doğru söylüyor. Bu vergiden kaçınmadır Vergiden kaçınma nedir peki? Vergiyi yasal kılıf içinde maliyeden kaçırmaktır...
Vergiden kaçınmak yasalara aykırı değildir ama ahlaki de değildir.
Kızılay’ın buna aracılık etmesi ahlaki midir?
KANAL
Bazı televizyon kanallarındaki tartışma programları iyice raydan çıktı. Belden aşağı vuruşlar, çığırından çıkan tartışmalar, kavgalar gürültüler birbirini izliyor. Geçenlerde E. Gen. Ahmet Yavuz artık bu programlara katılmayacağını ilan etmişti. Avukat Turgut Kazan daha önce bu kararı verdi, ayağını bu programlardan kesti. Dün de Onur Öymen’in bu programlardan gelen davetleri kabul etmediğini öğrendik...
Bu programlarda lehte ve aleyhte olanlar eşit ağırlıkta gibi gösteriliyor, amaç halkı aydınlatmak gibi sunuluyor, ancak sonuçta izleyenlerin kafaları karıştırılıyor, kimin ağzı iyi laf yaparsa o haklıymış, doğruyu o söylüyormuş gibi görünüyor. Akıl fikir sahibi ciddi adamlar haklı olarak bu programlardan kaçıyor.
Son söz: TV kanalı ile kanalizasyon arasında bir fark olmalı...
TÜRKÜ
Söyle sevda içinde türkümüzü
Aç bembeyaz bir yelken
Neden herkes güzel olmaz
Yaşamak bu kadar güzelken
İnsan dallarla bulutlarla bir
Aynı maviliklerden geçmiştir
İnsan nasıl ölebilir
Yaşamak bu kadar güzelken
(F.H.Dağlarca 1951)
JAPON
Japonya Konsolosluğu nezaket göstermiş, Japon İmparatoru’nun yaş günü kutlaması için düzenlenen resepsiyona bizi de davet etmiş. Dikkatimizi davetiyeye eklenen “Resepsiyon sırasında tanıtım standı açacak Japon firmalar” notu çekti. Toyota, Mitsubishi, Honda gibi markalar yanında “Rebul” adı yer alıyor.
Duymamıştık... Lavanta kolonyasıyla ünlü, 125 yıllık Rebul’e Japon Rohta firması geçen yıl ortak olmuş.
Geçmişte yabancı sermaye üretim için sıfırdan yatırım yapardı. Şimdilerde hazırdaki şirketlerin bilançolarını izliyor, karlı çalışanları ya satın alıyor ya ortak oluyorlar. Küresel sermaye böyle çalışıyor.
MÜJDE
Gazeteci arkadaşlar sık sık “Müjdeli haber” diye bir deyim kullanıyor
Oysa “müjde” zaten “sevinçli haber” anlamına geliyor.
Müjdeli haber demeye gerek yok...
“Müjde” sözü tek başına yeterli...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları