loading
close
SON DAKİKALAR

Yine Scooter

Melih Aşık
Tarih: 26.07.2022
Kaynak: Melih Aşık - Milliyet

Melih Aşık; Türkiye’de seçimin sonucunu esnaf mı tayin edecek? Gideceğiniz semtte size birkaç öğretmen, mühendis, işçi, sporcu, vs. bulsa, onlarla toplantı yapsanız, partinizin o kesime yönelik politikalarını açıklasanız.

Kentin kaldırımlarını zararlı böcekler gibi saran scooter derdinden nasıl kurtulacağız? Kaldırımlarda çarpılma korkusu olmadan nasıl yürüyeceğiz?

Büyükşehir Belediyesi halkı korumak adına ne yapıyor?

Odatv’de Masum Gök adlı meslektaşımız İBB Ulaşım Dairesi Başkanı Utku Cihan ile konuşuyor. Cihan diyor ki:

“Kaldırımlar veya buna benzer yerlere bu araçları park etmek yasak. Böyle durumlarda 153 aranarak belediyeye şikâyette bulunulabilir. Gelen şikâyet sonrası biz ilk önce firmayı arayıp elektrikli scooter’larını kaldırmasını istiyoruz. Eğer firma kaldırmazsa zabıta birimleri gidip bu araçları alıp, firmaya para cezası kesiyor.”

Haberi düzenleyen Masum Gök, yanlış yere park eden bir scooter’ı şikâyet etmiş. Tahmin edeceğiniz gibi, sonuç alamamış. Böyle mekanizma işler mi? Vatandaş belediyeyi arayacak, belediye firmayı arayacak, firmanın şikâyet edilen noktaya adam gönderip aleti kaldırması beklenecek, neden sonra kaldırmazsa belediye bu defa zabıta gönderip aracı kaldıracak... Ne zabıta uğraşır yüzlerce böcekle ne işleten firma. Almanya’nın birçok kentinde olduğu gibi, tamamen yasaklayacaksınız. Başka çözüm yok.

ESNAF

Türkiye’de seçimin sonucunu esnaf mı tayin edecek? Galiba öyle. Baksanıza, bütün partiler, özellikle muhalefet sürekli olarak her kentte ve kasabada esnaf ziyareti yapıyor. Aynı şikâyetleri dinlemekten bıkmıyor.

Oysa o gidilen yerde işçi de var, mühendis de doktor da eczacı da öğrenci de öğretmen de ev kadını da sporcu da...

Partinin il ve ilçe teşkilatına haber verseniz... Gideceğiniz semtte size birkaç öğretmen, mühendis, işçi, sporcu, vs. bulsa, onlarla toplantı yapsanız, partinizin o kesime yönelik politikalarını açıklasanız…

Hem böylece esnaf dışındaki kesimlerin sorunlarını da öğrenmiş olursunuz. Fena mı olur?

Sürekli esnaf ziyareti biraz işin kolayına kaçmak olmuyor mu?

YA OLMASAYDI...

Lozan Antlaşması’nın 99. yılında anılar tazelenirken, rahmetli Cahit Kayra’nın “Lozan olmasaydı ne olurdu?” sorusuna verdiği yanıtı hatırlamamak olmaz. Bakınız ne diyor sevgili Kayra: “Eğer Kurtuluş Savaşı olmasaydı, eğer Lozan Barış Antlaşması gerçekleştirilmesiydi, eğer Cumhuriyet kurulmasaydı, eğer Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, Türkiye Sevr Antlaşması ile kendisine biçilen utanç verici giysinin
içinde kuruyup gidecekti.

Bugün ülkede gazete sayfalarında, meydanlarda, konferans salonlarında saltanatı, halifeliği ve şeriat devletini övenler, ikinci cumhuriyet ya da Atatürk’ü aşmak safsatasını yayanlar da kendilerini Anadolu’nun suskun, bitik bir köşesinde bulacak, onursuzluğun gölgesi altında yaşıyor, yaşadığını sanıyor veya çoktan yok olup gitmiş olacaklardı.”

GÜVEN ANITI

Ankara Kızılay  Meydanı’nda Güven Anıtı üzerindeki: “Türk, öğün, çalış, güven” sloganı zaman zaman merak konusu olur. Çalışıp güvenmeden önce neden övünelim diye sorulur örneğin.

Buradaki “öğün” sözcünün “kendinle övün” anlamında olduğunu sanırız çoğumuz.

Acaba öyle midir? Değildir.

Bu konudaki merakları Türkçeye ilgi duyan bir dostumuz gideriyor: Türkçede “öğ” akıl anlamına gelir. Öğretmen, öğrenci, öğrenim gibi sözcükler bu kökenden türetilmiştir. Atatürk’ün söz konusu cümlede kullandığı “öğün” aklını kullan, anlamına gelir.

Yararlı bir nasihattir.

***

Bu anıtın kenarında da küçük bir metal plakada şu yazar:  “Güvenlik anıtı Kemal Atatürk Cumhur Reisi, İsmet İnönü Başvekil, Şükrü Kaya İçişleri Bakanı, Nevzat Tandoğan Ankara İlbayı ve Uray Başkanı iken, Türk milletinin jandarma ve polisine sevgi ve hoşnutluğunu göstermek için, vilayetlerin yardımıyla yapılmıştır” yazar. (İlbay: Vali, Uray Başkanı: Belediye Başkanı.)

SOFYA

Ayasofya’yı ziyaret eden vatandaşların hatıra için parça söküp götürmesi dünya çapında haber olurken... Profesör İlber Ortaylı dostumuz ziyaretçi sayısının aşırılığına dikkati çekiyor, diyor ki:

“Yılda 3 milyon ziyaretçinin Ayasofya’ya girmesi bir faciadır. Dünyada bu gibi eserlerin hepsinde randevu sistemi uygulanıyor. Floransa’daki Duomo denen katedrale, Roma’daki 6. asırdan kalma binalara bakınız mesela. Ayasofya’nın restorasyon için belli bir müddet mutlaka kapatılması gerekir.

Ayasofya’nın sahibi olmak şüphesiz bir övünç meselesidir ama onu korumak babındaki mesuliyetin ağırlığı da ortadadır.”

***

Bir başka merak... Ayasofya camiye dönüştürülürken yakınındaki tarihi Tapu ve Kadastro binası boşaltılmış, müzedeki tarihi değeri olan eşya oraya taşınmış, bir Ayasofya müzesi kurulacağı söylenmişti. Bu proje ne oldu? Kültür Bakanlığı ne gibi bir hazırlık yapıyor? Bilmeyi isterdik.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları