Zafer Bayramı...
Melih Aşık: Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’nın yenik devletleri arasında olup da esarete boyun eğmeyen ve istiklalini tekrar kazanan tek devlettir.
Zafer Bayramı, 1922 yılında 26 Ağustos’ta başlayıp, 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da Mustafa Kemal’in başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni (Büyük Taarruz) anmak için kutlanan bayramdır. İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de, 30 Ağustos ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
/* */
Büyük Taarruz’dan sonra Yunan orduları İzmir’e kadar takip edildi. 9 Eylül 1922’de İzmir’in kurtarılmasıyla topraklarımız Yunan işgalinden temizlenmiş oldu. Türkiye, Birinci Dünya Savaşı’nın yenik devletleri arasında olup da esarete boyun eğmeyen ve istiklalini tekrar kazanan tek devlettir.
***
Türkiye’nin batısı üç yıl Yunan işgali altında kaldı. Köyler, kasabalar, şehirler yakıldı, yıkıldı. Yunanlılar özellikle çekilirken görülmemiş zulme başvurdular.
Büyük Zafer’den sonra Ege’yi gezen Falih Rıfkı Atay’a Uşak’ta anlatılanları dinleyelim:
“Hepimiz evlerimize kapandıktı... Yunanlılar birkaç dinsiz bulmuşlar. Bu herifler birkaç defa ‘Dışarı çıkın, bizimkiler geldi’ diye bağırdılar. Hepimiz sokaklara döküldük. Yunanlılar: ‘Demek Türkler geldiği vakit böyle sevineceksiniz’ diye çoluk çocuk ellerine kimi geçirdilerse süngülediler, bacaklarından tutup ateşe attılar.”
Çekirdek bağımlılığı!
Son günlerde ABD’ye tepki olarak telefonları kıralım, sigaraları almayalım gibi boykot öneriler yapılıyor. Faydası var mı?
Okurumuz yazıyor:
“Amerika’dan ithal ürünler hayatımıza öyle bir girmiş ki. Marketlerin çoğunda satılan milli yiyeceğimiz kuru fasulye, nohut, pirinç bile Amerika’dan ithal. Hele öyle bir ürün gördüm ki ‘Pes artık’ dedirtti.
Ankara’da “Altunbilekler” isimli bir süpermarket var.
Orada paketlenmiş “Dakota” marka ay çekirdekleri dikkatimi çekti. Çocukluk dönemlerinde heyecanla seyrettiğimiz kovboy filmlerinde Dakota çok sık geçerdi. İsmini görünce menşeine baktım. Yanılmamışım; Amerika’dan ithal.
Trakya’nın her yeri, Anadolu’nun pek çok yeri sapsarı ayçiçeği tarlalarıyla doluydu. Onları da mı bitirdik?
SANDIK
CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geçenlerde Hürriyet’e verdiği röportajın bir yerinde önemli bir bilgi verdi:
“Bizim ve sivil toplum örgütlerinin temsilci gönderemediği sandık sayısı 9429…”
Geçen yıl referandumda CHP 9300 sandıkta temsilci bulunduramamıştı. Bu yüzden çok eleştirildi. Bu defa her türlü tedbiri alacaktı. Ama bu defa daha da fazla sandıkta üye ve gözlemci bulunduramamış...
Başta Onur Öymen birçok CHP’li Kılıçdaroğlu’na gözlemci bulundurulmayan sandıkların numaralarını soruyor. Ki bu sandıklara atılan oylara bakarak bir analiz yapabilsinler. Kılıçdaroğlu bu bilgiyi de vermiyor.
Adeta seçim kazanmaya korkuyor...
TRAJİK
Bayram trafiğinde şehit sayısı değişmiyor... Onca bölünmüş yol, viyadük, köprü vs. yapıldığı halde bu bayramda da ölü sayısı 150’yi geçti. Yaralı sayısı 500’ün üzerinde. Onların önemli bölümü de ömür boyu sakat kalacak...
Trafik canavarını neden yenemiyoruz?
- Çünkü araç kullanmasını bilmiyoruz, üstelik bilmediğimizi de bilmiyoruz...
- Bilime değil kadere ve ecele inanıyoruz.
- Kurallara uymamayı marifet sanıyoruz.
- Mekanik akıl sahibi değiliz.
Gazeteler ölüm haberlerini “kaza” diye veriyor.
Oysa tamamına yakını “kural ihlali”... Daha da özetle; cehalet...
İŞ
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin efsane hocalarından Seha Meray demiş ki:
“Biz Türkler kendimizi çok ciddiye alırız ama yaptığımız işi ciddiye almayız...”
Oysa tam tersinin olması gerekmez miydi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları