1 yılda kent inşa düşüncesinin felaketi ve seçimler konusu
Orhan Bursalı; Kentin inşası için her türden uzman görev almalıdır, merkezin dayatması ve planlaması ile değil. Halk inşanın içinde olmalı, baştan sona. Bir yıl içinde inşa masalı, başka bir felakete yapılan çağrı gibi geliyor bana.
Duyduğumda eyvah dedim, cumhurbaşkanı bir yıl içinde bütün bölgeyi temizleyip kentleri yeniden yapacağız, deyince..
İki nokta var burada: 3 ay sonra seçim varsa eğer, cumhurbaşkanının bu açıklamasının anlamı nedir? 3 ay sonra yapılacak seçimleri kazanacak ve çoğu yüzde 90 yıkılmış 10 kentteki binaları yeniden yapacak.
Şunu mu demek istiyor: 1) seçimleri mutlaka kazanacağız, 2) veya seçim artık hayal, olağanüstü hal ilan ettik, bunu uzata uzata seçimleri ertelemek için de “mücbir sebep” yaratacaklar “bu felakette seçim mi düşüneceğiz, milletimiz yarasını sarmayı beklerken,” biz bu arada binaları yaparız... Dahası bu koşullarda seçim isteyenleri hain diye de yaftalayabilirler.. Veya 3) bir yılda inşa edeceğiz lafı depremzedelere atılmış bir olta.
4 MİLYON SEÇMEN NE OLACAK
Deprem bölgesini 2.5 ay içinde seçimlerin yapılabileceği bir ortama kavuşturmak mümkün mü? Tersine adeta seçmeni bölgeyi terk etmeye zorlayan bir iradenin gölgesi arka planda gözüküyor. 4 milyona yakın seçmenden kaçı Mayıs 14’e kadar orada kalır. Nasıl geri döner, oy kullanır, seçim güvenliği vb. nasıl sağlanır.
Yo hayır, yaşadığımız felakette sorumluluk payı inkâr edilemez boyutta olan iktidarın seçimleri erteleyeceğine dair işaretler giderek artıyor.
Bir okurum “felaket içinde felaket” diye tanımladı durumu: “Seçimleri ertelemesi ve bu iktidarın artık belirsiz bir süre daha yönetimde kalması, yaşadığımız büyük felaketin içinde felaket olur...”
Bu duruma işaret ederek asıl ikinci felakete değineyim 1 yıl içinde konutların yapımı.
ANTAKYA’NIN İNŞASI NE DEMEK?
Tamam, bunun imkânsızlığını dile getirebilirsiniz ama arka plandaki düşüncenin vahametine bakmak istiyorum: Kentlerin ruhu vardır. Binlerce yıl içinde oluşmuş, onları kent yapan bu ruhtur. Şimdi Antakya’yı düşünün. Bu kentin tarihsel ve kültürel harikalığı, geçmişin içinde yaşamı ve insanların renkliliği tartışılmaz. Kentler vatandır, kokudur, yaşamın milyonlarca anısıdır, Maraşlılık, Antakyalılık milyonlarca insanın kökenidir, onunla yaşarlar, kent de bu insanlarla yaşar, nefes alır verir.
Buralara acele yapılmış TOKİ evlerini düşünemiyorum bile.
Ben kentlerin daha güvenilir alanlar diye başka yerlere taşınmasına karşıyım. Nerede kuracaksın. Taşıyacağınız yerde Antakya, Maraş kuramazsınız! Başka bir şeydir. Deprem her zaman orada da var. Önemli olan deprem gerçeğine uygun evlerin inşa edilmesidir.
Yeniden inşa Antakya’nın ruhunu yansıtmalı. Tarihi mekânlarını içermeli, yeniden yaratılmalı, insanlar eskinin kokusunu rengini biraz olsa bile alabilmeli.. Kent bu çerçevede yeniden hayat bulur ve kendini zamanla inşa eder. Ama kente bu kendini yenilemesi için gerekli koşulları sağlamalısınız.
Kentin inşası için her türden uzman görev almalıdır, merkezin dayatması ve planlaması ile değil. Halk inşanın içinde olmalı, baştan sona...
Bir yıl içinde inşa masalı, başka bir felakete yapılan çağrı gibi geliyor bana.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları