Aa, iklim mi değişiyormuş? Ne kötü şey!
Orhan Bursalı: Bu haziran ayı ortalama sıcaklığı, geçen 200 yılın ortalamasının 2 derece üzerindeydi.. Mesele salt sıcaklık değil. İklimi düzenleyen sistemin rayından çıkması. İnsan eliyle bu kez iklim değişikliğinin tetiklenmesi ve fosil yakıtlardan vazgeçecek kimsenin olmaması.
Değişim Düzce’yi mi vurdu, yoksa vurdumduymaz siyasetçiyi mi?
Görülmemiş yağış ve sel Düzce’yi vurdu.. Bilançoya bakın: 7 ölüm, 474 bina hasarlı.. Daha önce de Karadeniz’in çeşitli illerini, Rize’yi, Trabzon’u, Bolu’yu, İç Anadolu’da çeşitli kentleri, Ankara’yı, İstanbul’u... Hemen hepsinde ölümler var.
Şüphesiz, olağanüstü hava durumlarının şiddeti, etkisi de olağanüstü olur. Hele yerleşim yerleri bu olağanüstülüğe hazırlıklı değilse, kayıpları büyük olur.
Mesele yağış ile ilgili değil: İklim değişikliğinin dünya çapında sonuçlarını yaşıyoruz. Türkiye de, derin etkilenen ve daha çok etkilenecek ülkelerin arasında.
Aa, iklim mi değişiyormuş!
Bu konuya merakınız nedir bilmiyorum, politika üzerine bazen çok boş konuşma ve tartışmalardan, ülkeyi ve dünyayı sarsan bu gelişmeleri herhalde “Aa susuz kalmışız, binlerce kişi ölüyormuş, ne oluyor ayol! sözleriyle karşılayacağız. Ve önümüze dönüp boşluklara devam edeceğiz. Kuzey Kutbu çatır çatır gidiyormuş, güneyde de buzullar kopup sulara karışıyormuş, umurunuzda mı? Alp Dağları’nda neredeyse hiçbir buzulun kalmaması?
Aşırı sıcaklar 200 yıldır görülmemiş şekilde artıyor. Paris’te 42 derece, Alaska’da bile 16 derece ölçümler var.
Nature ve Nature Geoscience’da yayımlanan ve kapsamlı tarihsel verilere dayanan son üç büyük bilimsel çalışma, “yaşadığımız sıcaklık değişimlerinin, hız ve yaygınlık bakımından son 2000 yılda yaşanan en büyük iklim değişikliği olduğunu gösteriyor.”
Aşırı sıcaklar öncelikle yüz binlerce yaşlı insanı etkiliyor, 10 yıl kadar önce Fransa’da birden 20 bin kadar insan hayata veda etmişti.
Yeni normal
İklim değişikliğinin ivmesi artıyor. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin 19 Temmuz 173.’cü sayısının kapak konusu “Daha sık ve yoğun sıcak dalgalarına hazırlanın” idi. Artık mega sıcaklık dalgalarından bahsediyoruz. Dergi, konuyu sürekli gündemde tutuyor. Dünyada sıcaklık artışının 1.5 derece ile sınırlandırılması çalışmaları sonuç vermiyor. Bu artışın 2 dereceye çıkmasıyla büyük susuzluktan bahsedeceğiz.
Bu haziran ayı ortalama sıcaklığı, geçen 200 yılın ortalamasının 2 derece üzerindeydi..
Mesele salt sıcaklık değil. İklimi düzenleyen sistemin rayından çıkması. İnsan eliyle bu kez iklim değişikliğinin tetiklenmesi ve fosil yakıtlardan vazgeçecek kimsenin olmaması.
Ekonomik faaliyet, nasıl ve ne tür olursa olsun çok iyi, vazgeçilmez, ama insan yaşamı, gezegen yaşamı, 50 yıl sonraki nesiller... bize ne?
Bugüne, tüm geleceği feda etmeye hazır bir dünyada yaşıyoruz.
Doğan Kuban, HBT’deki yazısında umutsuzca soruyor: “Yok oluş olasılığı korkusu insanlığı iyiliğe yönlendirebilir mi? Ne yazık ki toplum bu tehdidi ciddi olarak algılamıyor. İnsan türünün 100 yıl içinde yok olacağını haber veriyor bilim insanları.. Peki, ne yapacağız?”
Kent plancılığı sıfır
Artık yeni normal, iklim değişikliğinin hemen her alanda derin etkilerini yaşayacağımız olağanüstü olaylardır. Bu olaylar öyle kırk yılda bir olmayacak; neredeyse her yıl olacak, bölge bölge vuracak, yıkacak, öldürecek, selde boğulacağız, susuzluktan öleceğiz, ve de açlıktan... ve bir noktada da ip tamamen kopacak. Kıyamet!
Yeni normal, yeni salgın hastalıklar, yeni ve büyük sağlık sorunları da demek. Ve orman yangınları!
2018’de 2000 yılına göre 157 milyon daha çok insan sıcak hava olaylarına maruz kaldı (Lancet). Bu milyara doğru koşuyor!
Kuban, kent plancılığının sıfır olduğunu yazıyor. Ne kadar haklı!
Kentler, bu tehlikeye karşı yeniden yapılanmalı.. Sellerin basması beklenmeden ne kadar yanlış bina varsa yıkılmalı, doğanın afetini beklemeden.. Ankara’nın böyle bir bakışı yok... Belediyelere büyük iş düşüyor..
Peki, onların böyle bir derdi var mı?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları