ABD’ye öneri ‘Suriye’yi bölüşelim’; Kılıç hakkı mı?
Orhan Bursalı: ABD ile Suriye’de ve Libya’da ne tür bir işbirliği yapılabilir?
Dün eski bir haberin ABD Kongresi’ne aslında yine eski / yeni bir yansımasını gördük. Ruslardan satın alınan S-400 savunma sisteminin geçen yıl kasım ayında TSK’nin elindeki F-4 ve F-16 uçakları üzerinde test edildiği, “bu uçaklara başarıyla kilitlendiği” haberinin geç bir tepkisi, yeni bir versiyonuyla gündeme sunuldu. Şimdi de 7 Temmuz’da yine aynı uçaklara savunma sistemi kilitlenmiş.
Amerikan Kongre üyeleri de “kızmış”. Bu durumu diğer ülkelerin elindeki F-16’lar için de bir tehdit olarak görüyorlarmış.
RTE bu yılın ilk aylarında “Nisan ayında çalışmaya başlayacak”, “Kimse bizden tükürdüğümüzü yalamamızı beklemesin”, “ABD bize Patriot versin, onları da alalım” açıklamaları yapmıştı.
Ama 2.5 milyar dolar ödenen sistemin çalışmaya başladığına ilişkin herhangi bir resmi gayri resmi açıklama yapılmadı.
S-400 savunma sistemi kuruldu ve çalışmaya mı başladı?
Yoksa arada sırada “sistem çalışıyor mu” merakıyla testler mi yapılıyor?
Resmen çalışıyor olsa, Mürted vb. üzerinden uçan kuşların haberi olurdu ve dünyaya yayılırdı. Demek öyle bir durum yok.
Nisan ayı pas geçildi.
Dünyanın en gelişmiş hava savunma sistemleri arasında nitelenen Rus S-400 sistemine, nisan virüs bulaştığı için gerçekleşemedi. Politik virüs derken, Ankara’nın, Osmanlı’yı sonunda batıran, herkesi birden idare etmeye yönelik iki arada bir derede Abdülhamit politikasının doğurduğu, Ankara’nın derin açmazlarından bahsediyorum.
ABD’nin F-35 savaş uçakları programından Ankara’yı çıkarması ve bu uçaklara yönelik ülkemizde yedek parça üretimini de iptal etmesi, üstüne üstlük PKK’ye Suriye’de “devlet muamelesi” yapması ve ellerindeki petrol yataklarının işletilmesini Amerikan şirketlerine peşkeş çekmesi, ekonomik kriz, Doğu Akdeniz’deki “şerefli yalnızlık” Ankara’yı durdurmuşa benziyor.
Ayrıca gizli açık bir silah ambargosu da uygulanıyor.
Trump’a mektup
Fakat nisan ayının sonunda önemli bir olay yaşadık. Cumhurbaşkanı, korona yardım uçağı vesilesiyle Trump’a yazdığı mektupta “...normalleşme sürecinde, ülkemin, ABD’nin güvenilir ve güçlü bir ortağı olarak, her türlü dayanışmayı sergilemeye devam edeceğine emin olabilirsiniz... Suriye ve Libya başta olmak üzere, bölgemizdeki son gelişmeler, Türk-ABD ittifakının ve işbirliğinin en güçlü şekilde sürdürülmesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir” diyecekti.
Daha sonra da ABD ile Türkiye arasındaki çeşitli düzeylerde “görüşmeler yapıldığı” haberlerini okuduk.
Bu ne tür bir işbirliği?
ABD ile Suriye’de ve Libya’da ne tür bir işbirliği yapılabilir?
İşbirliği kapsamı aslında net.
İki yerde de esas olarak Suriye’de, ABD ile Rus çıkarları çatışıyor.
Suriye odaklı konuya bakacağım.
ABD, Suriye’de önemli bir bölgeyi PKK ile birlikte tutuyor. “PKK / PYD generalleri”yle oturup konuşuyor, işgal altında tuttukları Suriye petrol bölgesinin Amerikan şirketlerince işletilmesi anlaşması yapıyor.
Suriye’nin toprak ve ülke bağımsızlığına karşı, parçalanmasından yana.
Ankara her ne kadar Rusya ve İran ile yaptığı anlaşma gereğince, yazılı metinlerde “Suriye’nin toprak bütünlüğünü” savunuyor görünse de fiiliyatta izlediği politika, Şam’ı tanımayarak da Suriye’nin federatif görünümlü ama parçalanmasından yanadır.
Kılıç hakkı
Geçen yıl bu konu TV tartışmaları sırasında Ankara’nın “stratejik düşünce” adamlarıyla tartıştığımda “en makul ve ülke yararına çözüm” olarak ABD ile bu parçalama işbirliği olduğunu dile getirmişlerdi.
İdlib konusunda Ankara’nın savunma politikasına rağmen, Şam-Rusya epey adım attı, köktendinci örgütleri Türkiye sınırına yakın bir alanda sıkışıp kaldı. Fakat İdlib’in bu bölgesi ciddi bir savaş kaynağı olmayı sürdürüyor. Ankara sorunu bu noktada dondurup var olan duruma “ebedilik” kazandırmak ve Suriye’yi de parçalanmış durumda tutmak istiyor.
Bunun için tek desteği ABD’den bulabilir.
Suriye’de ABD’ye işbirliği çağrısının anlamı “gel bölüşelim”dir.
Ankara, ABD’nin PKK/PYD’yi Suriye’de bir devlet olarak inşa edeceğine ve bunun engellenemeyeceğine inanıyor.
O zaman Ankara’da “Bu kadar can verdiğimiz, kan akıttığımız İdlib vb. bölgesi de neden Türkiye’nin kontrolünde kalmasın?” diye düşünüyor.
“Kılıç hakkı” olarak! Böylece S-400’ler biter ve F-35’ler yeniden hayata geçer. Ne kolaycı bir bakış! ABD yarın burada olmayacak!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları