AKP’ye ‘kurtuluş reçetesi’: Bir giriş
Orhan Bursalı; Erdoğan tipi liderler, peki tamam; danışır, fikir alır ama mutlak itaat ister. Kişilik ve irade olarak salt Erdoğan vardır. Herkes ona tabidir. Parti içinde rakip olarak alternatif kişilere yer yoktur.
AKP’nin 21. kuruluş yıldönümüymüş. Liderin tasfiye ettiği siyasiler, “o yılki felsefeye dönelim” mesajlarını yayımlıyor. Onu bilmem, AKP, Milli Selamet Partisi, Fazilet Partisi ve Refah Partisi ile Erbakan’ın ideolojisini kökten paylaşanlar tarafından kuruldu. Refah’ın kapatılmasıyla, var olabilmek ve toplumda kabul edilebilmek için kurucu ekip Yenilikçi Hareket olarak ortaya çıkmıştı.. AKP’yi kurdular, merkez partilerin ülkeyi batırma ve yoksullaştırma (en son 2001 krizi) politikaları karşısında, bir umut ve yüzde 34 ile iktidar oldular! Zaten Erbakan en son yüzde 20’leri bulmuştu.
İdeolojik yapılar, köklü inançlar ve bu inançlara bağlı politikalar ve kişiler öyle kolay değişmez.
Nitekim bunun tipik örneği Recep Tayyip Erdoğan’dır. Adım adım, her fırsatta tekrarladığı “Hazreti Eyüp sabrı” ile devlet ve toplumda epey bir “siyasal İslamcılığı” yükseltti. Ama toplumu kökten ve toptan değiştiremedi, bu mümkün de değildir. Yarattığı görüntü ile toplumdaki gelişme ve dinamikler çelişkilidir, dahası birbirine terstir. Görüntü, bir değişimle yerle bir olmaya hazırdır.
PEKİ ‘KURUCU BABALAR’?
Erdoğan hepsini tasfiye etti. Ama bu tasfiye büyük ve önemli ideolojik farklılıklardan kaynaklanmadı. Şüphesiz, günlük politika ve olaylar karşısında gösterilebilecek tavır ve tepkiler konusunda farklı görüşler, politikalar ve ayrılıklar söz konusu oldu.
Ama tasfiyelerin ana nedeni, Erdoğan’ın dışındaki parti içindeki güçlü kişiliklerin ve lider adaylarının varlığına son vermek iradesidir.
Erdoğan tipi liderler, peki tamam; danışır, fikir alır ama mutlak itaat ister. Kişilik ve irade olarak salt Erdoğan vardır. Herkes ona tabidir. Parti içinde rakip olarak alternatif kişilere yer yoktur.
Abdullah Gül böyle tasfiye edildi... Başkanlık sistemi tartışması 2010 hatta öncesinde vardı. Gül bu sistem kurulacaksa bile denge ve denetim mekanizmalarının önemini vurguladı hep. Ve parti içindeki esas İkinci Adam konumundaydı. Cumhurbaşkanlığı süresinin bitmesine doğru artık ikisi arasındaki bağlar tamamen kopmuştu. Yerini Erdoğan’a bırakacaktır. Peki Gül ne olacak? O zamanki Cumhurbaşkanlığı gereğince parti üyesi değildir. Doğal olarak RTE onun koltuğuna geçince parti başkanlığına tek aday da Gül’dür.
RTE, Gül’ün görev süresinin bitiminden bir gün önce AKP kongresini toplar ve Davutoğlu’nu parti başkanı seçtirir. Sonra onu başbakanlığa atar.
Gül’ün işini bitirmiştir. Gül bugün bile AKP üyesi değil.
Davutoğlu da dişli çıkar. Hem parti başkanlığını hem de başbakanlığı Erdoğan’ın emanetçisi olarak değil, kendi liderliği ile yürütmeye kalkınca Erdoğan onun da ipini çeker.
Her ikisine de parti içinde politika yapma olanağı kalmamıştı. Gül, DEVA’ya destek verdi, Davutoğlu da Gelecek Partisi’ni kurdu.
NEDİR BU ADAYLIK FALAN?
Gül, 2018 seçimlerinde RTE’ye rakip olarak bile çıkacak pozisyondaydı. Muhalefetin adaylığı RTE için endişe yarattı. İstanbul’daki evinin bahçesine o zaman Genelkurmay başkanı olan Hulusi Akar ve Saray’ın has adamı İbrahim Kalın helikopterle indiler.. adaylık madaylık ne oluyor, böyle şeylere girişme dediler. Seçilir miydi? Belki de!
Gül ile RTE’nin Cumhurbaşkanlığı devir törenindeki birbirine yönelik konuşmaları büyük bir trajikomediyi içerir.
Peki diğer “kurucu babalar”? İkinci derece politikacılar olarak tamamen siyasetten düştüler veya mesela Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Heyeti gibi cafcaflı adlar altında pasif yerlerde tutuluyor.
“Kurucu babalar” şimdi epey farklı düşünüyor olabilir. Hayatın, politikanın eğitici değiştirici gücü de vardır.
Yazı tarihsel anımsatmalar nedeniyle esasından ve başlıktan biraz uzaklaştı. Yarına! AKP’yi kurtaracağım!!!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları