Aziz Sancar ile Ankara’da, haberler iyi!
Orhan Bursalı; Beyin kanserlerinin, özellikle glioblatoma tümörlerinin tedavisi çok zor. Sancar, basit anlatırsam “Acaba bu molekülü bu hastaların beynine göndersek, tümörü zehirleyerek yok eder mi?” düşüncesini ortaya attı.
Sancar iki gün önce e-posta attı, Ankara’ya geliyorum iki günlüğüne, gel birlikte Anıtkabir’e gidelim... Her gelişinde gider. Bu birlikte üçüncü ziyaretimiz olacaktı. Şüphesiz ki acele ver elini Ankara, merak ettiklerim de var. Beyin tümörüne karşı geliştirdiği yöntemin de sonuçlarını izliyorum başından beri. Büyük olay! Neler oluyordu?
Niye geldiğine gelince, dün Türk cumhuriyetlerinin başkanlarıyla Ankara’da yemek vardı Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi şerefine. Sancar’ı da Selçuk Bayraktar davet etmiş. Bugünkü (dünkü) programı dolu, Meclis, Külliye ve akşam yemeği. Ertesi gün de dönüyor.
Buluştuk sabah, apar topar Anıtkabir, Aslanlı Yol’dan yürüdük. Erdoğan da ekibiyle gidecek, onlardan önce gezmeliyiz. Kalabalık, çocuklar, okul öğrencileri, başı açıklar-kapalılar, Eskişehir ve başka yerlerden gelen sınıflar, aileler, baktım bir Türkiye fotoğrafı. Saygı duruşundan sonra her gelişinde İsmet İnönü’nün kabrini de ziyaret eder. Tekrarladık tabii, duasını etti. Sancar’a kalabalığı göstererek “Bu fotoğraf çok önemli, artık milletin üzerinde birleştiği en önemli kişi ve konu bu, çok sevindirici, siyasetin ve Atatürk aleyhine her şeyin çöktüğü ve önemsizleştiği bir atmosfer” dedim.
Anıtkabir Ankaralılar dahil herkesin gezi alanına dönüşmüş durumda, bir sosyal etkinlik yeri aynı zamanda!
Sancar’ı sanki tanımayan kimse yok, çocuklar dahil.
Kalabalıklar halinde geliyorlar, fotoğraf çektiriyorlar, ana baba çocuklarını Sancar’ın yanına itiyor. Onlar için büyük anı... Sonra toplu alkışlar, hiçbir şey yapay değil, doğal bir sevgi. Sancar bir gurur kaynağı.
İktidarı düşünüyorum, aklımda soru, iktidarın üniversiteler ve bilim açısından Sancar’dan öğreneceği hiçbir şey yok mu? Mesela Erdoğan, Aziz Hoca’ya “Ya Aziz, bilimsel liyakatlarına değil de bize yakınlıklarına göre rektör atıyoruz, sizin orada dünyada bu işler nasıl oluyor” diye sormaz mı?
Hayır, bu sorunun yanıtını çok iyi bildiklerini biliyorum. Sancar teknofestlere katılıyor (iyi bir şey) ve önemli siyasi anlarda davet ediliyor (Gereği ne!?). Aziz hoca ülkesine çok bağlı bir insan, her zaman olmasa da böyle davetlere geliyor.
ÜNIVERSİTESİNDEN BÜYÜK JEST
Açtı telefonunu, “Bak sana ne göstereceğim” dedi. Bir fotoğraf. Kuzey Karolina Üniversitesi yönetimi, Sancar’a Nobel Ödülü kazandıran DNA onarımının nasıl gerçekleştiği konusundaki araştırma makalesinin yayımlanmasının 40. yılında, makalenin “ikili kesim mekanizmasını” üniversite duvarına simgesel resmetmiş. DNA onarım mekanizması, DNA’mızda çevresel ve genetik nedenlerle oluşan hasarlı bölgeleri, 12’lik nükleotitler halinde kesip çıkarıyor ve yerlerine hasarsızları koyuyor. Hayatımız sürüyor. Bu kesim mekanizmasının şekli, o ünlü makalede figüratif olarak var.
Bu makalenin yayımlanması konusunun da çok ilginç, Sancar’a iki hafta psikolojik/psikiyatrik tedavi gördüren bir hikâyesi var, ki bunu sonra anlatacağım. Bilimde neler oluyor neler!
PEKİ BEYİN TÜMÖRÜ?
İlk kez 21 Ağustos 2022 tarihli yazımda duyurduğum “Aziz Sancar büyük bir keşfe daha imza attı” konusunun peşindeyim. Sancar laboratuvarda raslantısal olarak, bilimcilerin çok sık kullandığı EdU molekülünün zehirleyici etkisini ve ayrıca bu molekülün bariyerleri aşarak beyne ulaştığını keşfetmişti. Bana geçen yıl “Bu çok sürpriz bir buluş, büyük rastlantı, başka bir deney yaparken birden bizi şok eden çok farklı bir olay karşımıza çıktı” demişti.
Beyin kanserlerinin, özellikle glioblatoma tümörlerinin tedavisi çok zor. Sancar, basit anlatırsam “Acaba bu molekülü bu hastaların beynine göndersek, tümörü zehirleyerek yok eder mi?” düşüncesini ortaya attı.
Tabii önce fare deneylerine, bu konuda uzman bir başka üniversitede profesörle başladılar.
Lafı uzatmayacağım, sordum tabii ki. “Henüz deney süreci tamamlanmadı. Ama olumlu sonuçlar gözleniyor” dedi. Erkenden oldubitti demek bilimle hiç uyuşmaz. Sonu hayal kırıklığı olur. Bekleyeceğiz. Sancar çok temkinlidir. Çünkü farelerde çok iyi sonuçlar alınsa bile, insan deneyleri bilinmiyor. Ama hissettiğim ve umudum, deneylerin bu noktaya gelebileceği.
İz üzerindeyim, çok da uzun sürmez...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları