Bakan yardımcısı bey, bu sözler size mi ait, ‘tarım yerine sanayi’!
Orhan Bursalı; Türkiye’nin adam başına milli gelirini nasıl 8 bin 500 dolarda tutmayı başardığınızı, bu konuda yaptığınız yanlışları anlatarak bundan sonraki yolda ülkeye ışık tutmanızı istemek, haksızlık mı olur?
İnsanın küçük dilini gerçekten yuttuğu olağandışı -tıbbi- durumlar vardır, şaşkınlıktan bu olur mu, bilmiyorum, ama bu deyim konuşamamaya denk gelir. Mustafa Çakır’ın “Hedefleri tarım arazileri” başlıklı haberi de bende şaşkınlık yarattı. Endüstri Bölgeleri Yasası görüşmelerine Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede katılmış. Ben konuşmasıyla ilgiliyim. Kimler laf attı, neler konuşuldu bilmiyorum.
Hasan Bey aslında bir gerçeği dile getirirken diğer gerçeği ise batırıyor.
Diyor ki “Sanayimizin kapasitesi az”. Doğru. Bunu da sanayinin toplam kuruluş yüzölçümlerinin azlığı ve kıyaslayarak yapıyor. Doğru ve ilginç:
“110 bin hektar organize sanayi bölgemizle birlikte toplam 280 bin hektar sanayimiz var. Atla deve değil. Şu anda endüstrisi zayıf ülke grubundayız.. İtalya kullanım alanı küçük ama 650 bin hektar sanayisi var.. Fransa’nın 922, Almanya’nın 1.5 milyon hektar...”
Bakan yardımcı bey, çok kaba bir yaklaşımla, o ülkelerin adam başına milli gelirini sanayi yüzölçümleriyle orantılıyor. İtalyan 31 bin dolarlık, Almanya 46 bin dolarlık, Fransa 39 bin dolarlık...
Büyük yanlışlar başlıyor bu saptamayla.. Bakacağız. Ve devam ediyor:
“Türkiye ise 8 bin 500 dolarlık fakirlik sınırı içinde gidip geliyor” dedikten sonra, sanayi bize 280 bin hektarla 300 milyar dolar getiriyor, “tarım alanımız 230 bin km kare, yani Türkiye’nin yüzde 30’u, ama bize getirdiği 50 milyar dolar, tarım tarım diye bağırıyoruz çağırıyoruz da durum bu...” diyor.
Burada da birden fazla hem de büyük yanlış var..
Vardığı sonuç: Yok şurada mera, burada ot varmış burada kök var diyerek elimizi kolumuzu bağlamadan.. Verelim tarım alanlarını sanayiye, ya vasatlıkla idare edeceğiz, birbirimizi yiyeceğiz ya da bu çemberi kıracağız...
Burada da yanlışın şahını yapıyor. Adeta veya tam olarak ya sanayi ya tarım noktasına gelerek.
Bakan yardımcısı bey, 20 yıldır iktidardasınız...
Türkiye’nin adam başına milli gelirini nasıl 8 bin 500 dolarda tutmayı başardığınızı, bu konuda yaptığınız yanlışları anlatarak bundan sonraki yolda ülkeye ışık tutmanızı istemek, haksızlık mı olur?
Bakan yardımcısı bey, sanayiyi, muhalefet, sizden önceki iktidarlar, veya her şeyin müsebbibi dış güçler mi küçülttü, veya gelişmesini, 280 bin hektardan 600 bin hektara çıkmasını, 300 milyar doların 600 milyar dolara yükselmesini, engelledi?
20 yıldır iktidarsınız, elinizi tutan mı vardı veya neydi?
Sanayinin payı sizden önce, 1998’da, gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) içindeki payı yüzde 25.06 idi. Siz Türkiye’yi aldınız sanayisizleştirdiniz. Bu payı yüzde 18.5’lerin altına kadar düşürdünüz. Ya inşaat Resulullah politikasıyla!
TÜİK’in hesabına göre, 2019’da imalat sanayinin GSYH içindeki payı yüzde 18.3 iken 2020’de ancak 19.1’e yükselebilmiş!
(https://data.tuik.gov.tr/Bulten/Index?p=Yillik-Gayrisafi-Yurt-Ici-Hasila-2020-37184)
Yani, AKP 20 yıl içinde henüz kendisinden önceki orana uzak duruyor.
Burada söz konusu genel sanayinin payı ise Çevre Bakanlığı’nın sitesindeki tabloya göre (https://cevreselgostergeler.csb.gov.tr/gayri-safi-yurtici-hasilanin-sektorel-dagilimi-i-85707) pay 25.6 olarak alınıyorsa, AKP kendisinden önceki oranı ancak yakalamış demektir.
AKP sanayiyi 20 yılda nitelik, nicelik ve hacim olarak yoksulluktan kurtaramadığı gibi, şimdi de bunun suçunu “tarım tarım..” diye bağıranlara mı atıyor, diyeceğiz.
Çok ayıp..
Şimdi bu konuları, nitelik, nicelik, hacim, yanlış kıyaslamalar, yanlış tarıma saldırmalar vb. açılarından inceleyeceğiz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları