Bir büyük (siyasi) Türkiye orkestrası kuruluyor
Orhan Bursalı; Evet, bu orkestrada “parti çıkarı, lider çıkarı” yok. Olamaz. Orkestrayı oluşturanlar kendi, parti veya lider çıkarlarına göre üfleyemezler, çalamazlar, yayı çekemezler.
6’lı masayı, artık cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu ile birlikte 12 maddelik yönetim haritasını da açıkladıklarına göre, orkestraya benzetmeyi tercih ediyorum.
Bir büyük orkestra oluşuyor. Nefesli çalgıları, yaylı çalgıları, vurmalı çalgıları ile büyük bir orkestra.
Başlarında şef Kemal Kılıçdaroğlu, ana yardımcıları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş; biraz arka planda, hem orkestrayı denetleyecek ve daha iyi ve kusursuz icra için adeta danışma kurulu olarak da çalışacak (öyle olmalı!) diğer yardımcıları Meral Akşener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Temel Karamollaoğlu, Gültekin Uysal ile birlikte büyük bir Türkiye Orkestrası.
Bir orkestrada bütün çalgılar mükemmel ve birbiriyle uyumlu olarak hareket ettikleri, çalgılarını icra ettikleri takdirde halkça izlenen, sevilen, seyircisi dolup taşan, alkışlanan ve dünyaca da beğenilen bir orkestra olabileceğini herkes bilir.
Müzik orkestrasında görevini mükemmel yerine getirenler seçilir.
Orkestrada “kötü” ve “yanlış” çalan, falso veren hemen sırıtır. Orada bir matematiksel ölçü vardır, matematikle müzik birbirine çok yakındır. Orkestra sürekli olarak parçasını en mükemmel icra etmek için çalışır da çalışır.
SİYASİ ORKESTRA
Evet, burada da kurulan siyasi yönetim orkestranın tüm sorumluları “mükemmel bir siyasi yönetim” sergilemek zorundalar.
İcra edecekleri eserleri neredeyse bir yıldır uzun bir çalışma sonucu ortaya çıkmıştır. Dahası bestelenmiştir. En son da yönetim haritasını bestelemişlerdir.
Şimdi “besteledikleri bu müziklerin” çok iyi bir orkestrasyonunu yapmak zorundalar. Kim neyi nasıl çalacak, nasıl üfleyecek, yayı nasıl çekecek, davulu nasıl üfleyecek... Tüm bu çalacak, üfleyecek vuracak olanlar liyakat sahibi olacaklarına göre, sonuçta milletin karşısına çıktıklarında mükemmel uyumlu bir yönetim sergileyecek ve programlarını mükemmel icra edeceklerdir.
Beklenti budur.
Besteleri, Türkiye’nin dertleridir, sorunlarıdır.
Bunlar çoktur, ama ilmeği doğru yerden iliklerlerse, elbiseyi iyi dikerler.
Ellerindeki beste, halkı mutlu edecek önceliklere sahip. Sorunlar yumağını çözmek için doğru şekilde nereden tutacaklarını biliyorlar.
PARTİ YOK ÜLKE VAR!
Evet, bu orkestrada “parti çıkarı, lider çıkarı” yok. Olamaz. Orkestrayı oluşturanlar kendi, parti veya lider çıkarlarına göre üfleyemezler, çalamazlar, yayı çekemezler.
Ülke çıkarı var.
Daha önce yazacağımı duyurduğum “Parti çıkarı mı ülke çıkarı mı” yazım, ağırlıklı olarak Meral Akşener’e eleştiri olacaktı. Büyük orkestranın çok önemli tamamlayıcı bir parçası olmayı seçeceğine ve sürekli bir çözüm arayışı içine gireceğine, “Ben birinci parti olacağım, tek başıma hükümeti kuracağım” seçeneğini öne çıkarması, pek çok yönden yıkılmış ülkeyi ayağa kaldırmaktan kaçınıyor anlamı taşıyacaktı.
Ülke mi parti mi.. Şüphesiz ki ülke, ne pahasına olursa olsun.
Beşli masa çerçevesinden geliştirilen reddedilemeyecek sihirli-mükemmel çözümle geri döndürdü millet onu. O olmadan, orkestra eksik olacaktı. Fatih Altaylı’yla söyleşisinde saydam-iyi bir siyasetçiyi daha yakından tanıdı ülke.
Masada oluşan derin sorunu sihirli formül unutturdu, dahası üstel daha büyük bir gücün oluşmasına katkıda bulundu.
Şimdi tüm ülke mükemmel bir orkestrasyonu dinlemeye hazırlanıyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları