Büyük atacaksın! Büyük konuşacaksın!
Orhan Bursalı; Atmasyonun büyüklüğü o kadardı ki ithalat da 500 milyar dolar artacaktı ve dış ticarette açık vermeyecektik.
Mümkünse en yüksek perdeden! Gerçekleşebilmesi önemli değil.. Göz boyayabilmesi, gelecek için umut yaratabilmesi ve oyları toplayabilmesi önemli. Önemli olan seçmeni güdebilmek!
En yüksek palavralarından biri AKP’nin 2011 seçimlerinde Kanal İstanbul’du. Bu yetmedi, o zamanki Başbakan RTE bu projenin yanına “2023’te ihracat hedefi 500 milyar dolar”ı koydu. O sırada Türkiye’nin ihracatına bakın: 110 milyarın biraz üzerinde. Türkiye ekonomisinin böyle bir performansı gerçekleştirmesi mümkün değildi. Nitekim 12 yıl içinde iki kat arttı. O da tüm ülkenin yoksullaşması, ücretlilerin baskılanması, ihracat ürünlerinin dışarıda ucuz kalması ve alıcı bulması koşullarında. İhracat iki kat arttı ama yoksullaştık ey halkım!
Atmasyonun büyüklüğü o kadardı ki ithalat da 500 milyar dolar artacaktı ve dış ticarette açık vermeyecektik.
Yüzleri kızardı mı? Hayır. Bu tür büyük atmasyonlarla halkın karşısına çıkan politikacının yüzünün kızardığı nerede ne zaman görülmüş.. Hele bu ülke Türkiye ise.
İktidara geldikleri 2003’te ekonominin temel sorunlarından biri sanayinin çarklarının dönmesi için yüzde 60’ın üzerinde dışa bağımlılığıydı. Yani sattığınızdan daha çok ithalat yapma zorundaydınız. Bu sürekli dış açık yaratıyordu. Bu literatürde, ihracatın ithalatı karşılama oranı olarak geçiyor. Dışarıya olan bu bağımlılığı azaltmak için yerli üretim seferberliği şarttı. Devlet tüm olanaklarını buna seferber etmeliydi. Özellikle yüksek ve orta teknolojiye ilişkin ithalata bağımlıydınız.
Bu bağımlılığı hiç azaltmadılar, tam tersine bir tüketimi ülkesi yarattılar. Dışarıdan akan trilyon dolarlar dış açığı sorun olmaktan çıkarıyordu.
Bugün ekonominin dışa bağımlılığı yine yüzde 60-70’lerin üzerinde. Yani Türkiye’nin bir numaralı sorunu olduğu gibi duruyordu, dahası, büyüyerek! Dışarıdan para akmayınca kriz bastırıyor. Hani yerli ve milli bir parti iktidardaydı?! Yüzleri kızarmadı dedim ya, bakın bu ihracat rekoru palavraları nasıl sürdü:
Yıl 2019, nisan ayı. AKP’li cumhurbaşkanı, sekiz yıl önceki iddiasını tekrarlıyor: 2023’te ihracatımız 500 milyar dolar olacak!
Oysa 2018 ihracatı ise 168 milyar dolardı, yani dört yıl içinde üç katı artacak! Ülkemizin baş ekonomistinin hesabı kitabı böyleydi.
HEDEF 2050’YE KALDI
Fakat Erdoğan’ın büyük prenslerinden Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, 2022 Nisanı’nda, Erdoğan’ı yalanlayacak, 500 milyar dolarlık ihracatın 2050 yılında gerçekleşeceğini söyleyecekti. ( www.haberturk.com/2050-yili-ihracat-hedefimiz-500-milyar-dolar-3410871-ekonomi )
Ya başkanının hedefini unutacak ya da “Ya ben bu kadar büyük atamam yahu, ben şunu 2050 için hedefe koyayım” diye düşünecekti.
Erdoğan seçim projesini açıkladığı “Yeni Yüzyıl” hikâyesinde de hedef olarak yine aynı hikâyeyi, 2011’de kendisine seçim kazandıran, kendisine “En büyük sensin be abi” dedirten hikayeyi tekrarladı: Yeni yüzyılda hedef 1 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi!
Yani 500 milyar ihracat ve 500 milyar ithalat!... Karaismailoğlu’na göre ise bu 2050’de gerçekleşecek.
Bunun gerçekleşeceğini varsayarsak 2050 eksi 2011 eşittir 39 yıl!!!. Hadi daha doğrusunu yapalım: 2050 eksi 2023 eşittir 27 yıllık bir atmasyon...
Yeni Yüzyıl programında hiç bitmeyen hikâye de durmadan yeni anayasalar yapmak... Bu tam bir AKP peri masalı.
AMA ESAS PERİ MASALI ŞURADA
“Türkiye Yüzyılı, kimlik siyaseti yerine, birlik siyasetini, kutuplaştırma siyaseti yerine bütünleştirme siyasetini, inkâr siyaseti yerine kucaklama siyasetini, nefret siyaseti yerine sevgi siyasetini ikame etmenin adıdır. Bizim arzumuz, bu ülkede sadece yanlışı söylemekle kalmayıp, doğruya doğru diyecek, hakkı teslim edecek bir anlayışı hâkim kılmaktır... Demokrasisini kökleştirmiş, insan haklarını sahiplenmiş, ekonomisini büyütmüş, sosyal devlet uygulamalarını yaygınlaştırmış, krizlere ve tehditlere karşı bünyesini güçlendirmiş...”
Söylediklerinin hepsinin tersini yapmış bir siyasi lider, 21 yıldır iktidardaydın, bunların hangisini gerçekleştirdin sorusuna yanıtı var mı?
Köprüyü geçene kadar, Erdoğan’dan peri masallarına devam. Siyasi olarak zayıflamasıyla birlikte, gelin benim şemsiyemin altına, birlik olalım şarkısını söylüyor.
Tek isteği olabilir ülkenin: Şu seçimlerin tarafsız, siyasi müdahalesiz, yargıyı hiç güdülemeden geçmesi için söz ver, yeter.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları