CHP’nin yüzde 41’i ve 25’i; neden bu fark?
Orhan Bursalı; Kemal Kılıçdaroğlu adeta baştan kabul ile CHP’nin oyunun artıralamayacağı ancak seçim öncesi kurulacak ittifaklarla iktidar olunabileceği düşüncesine dayalı bir politik çizgide ilerledi. Kemal Bey’in itirazları varsa tartışılır.
CHP hayatının en yüksek oyunu Ecevit’in liderliğinde 1977 seçimlerinde almıştı: Yüzde 41.4.
Ecevit, CHP liderliğini İnönü’den devraldıktan sonra, partiyi biraz daha sola açmış yeni bir programla 1973 seçimlerine girmişti: “Düzen değişikliği”. Ekonomik kalkınma vaatleri de vardı. Hakça bir düzen kuracaktı. Yüzde 33.3 oy ile Adalet Partisi’ni geride bırakmıştı ama tek başına iktidar olamamış, Erbakan’ın MSP’si ile hükümet kurmuştu.
1977 seçimlerinde Ecevit’in yükselişi sürdü ve zirveye ulaştı: 41.4.
Bu seçimlerde “insanca ve hakça bir düzen” umudunu halk benimsemiş ve Karaoğlan yere göğe yazılmaya başlanmıştı.
Ecevit’in CHP’si umut olmuştu. Sendikalar, sivil örgütler, aydınlar, öğretmenler hemen her kesimin geniş bir desteğini almıştı.
HALKIN SEFERBERLİĞİ
Bu dönemin en karakteristik özelliği, seçimlere çok geniş halk kesiminin ülke çapında propagandaya katılması ve Karaoğlan imajının köylere kadar yerleştirilmesiydi. Yüzde 41.4 oy oranı bir halk hareketinin sonucu olmuştu. Şüphesiz 1974 Kıbrıs çıkarması ve zaferinin rüzgârını da Ecevit arkasına almıştı. Ecevit’in bildirgesi basit, özet, kısa, vurucuydu. Rezil bir düzenin değişmesini öngörüyordu.
Fakat Kıbrıs nedeniyle ABD’nin koyduğu ambargolar ekonomiyi çok zora sokmuş, Ecevit yüzde 41.4’üne rağmen tek başına iktidar kuramamıştı. Sivil siyaset iktidar olma açısından çok zayıftı. Demirel’in İkinci Milliyetçi Cephe koalisyonu ayakta duramıyordu, oradan kopan 10 milletvekili ile kurulan Ecevit hükümeti de siyaseten çok zayıftı.
Siyasi cinayetler hızla artıyor, ABD orduyu askeri darbeye hazırlıyordu. Türkiye düşmanları, kontrgerilla eylemleri sivil hükümetleri işlemez hale getiriyordu. Her kesimi, gençleri, sivilleri hedef alan cinayetler, 12 Eylül’de Amerika’ya bağlı ordunun darbesi ile sonuçlanacak ve üstelik kurtarıcı role bürüneceklerdi.
Ülkeyi bu kaostan kurtarabilecek tek sivil güç Ecevit ve Demirel’in güçlü bir koalisyonu ve ordu üzerinde kontrolü olabilirdi. Ama bu basireti gösteremeyeceklerdi. Amacım siyasi tarih yazmak değil. Bir kısa anımsatma. Bu nedenle ana konuya dönelim.
Ecevit düzeni değiştiremedi, engellendi bile denebilir ama halkın seferber olmasıyla CHP tarihinin en yüksek oyuna ulaşmıştı. O dönem hedef tek başına iktidar olmaktı, koalisyon yapacağız hikâyeleri hiç gündeme gelmemişti. CHP kendi gücünü, örgütünü harekete geçirmişti.
ARADA 16 PUAN FARK
CHP tarihi ve geçmiş aslında siyasi derslerle doludur. Çok zengin bir deneyim ve tartışılacak ve dersler çıkartılacak bir tarih var geçmişte.
Son seçimde CHP neden yüzde 25.4’te kaldı, iktidara ulaşamamasının kilit sorusudur bence. Bu konuyu, 6 Haziran tarihli “Önce kendi gücünü inşa etmezsen, başka yedek güçler zafer getirmez” başlıklı yazımda gündeme getirmiştim. Şimdi ise Ecevit’in yüzde 41.4’ü ile kıyaslayarak tartışıyorum.
Arada 16 puan fark var. Bunun yarısını alabilseydi, yüzde 30’u hedefleyip aşabilseydi parti iktidar olurdu.
ENERJİYİ ODAKLAMAK
Kemal Kılıçdaroğlu adeta baştan kabul ile CHP’nin oyunun artıralamayacağı ancak seçim öncesi kurulacak ittifaklarla iktidar olunabileceği düşüncesine dayalı bir politik çizgide ilerledi. Kemal Bey’in itirazları varsa tartışılır.
İttifak politikası Ekmeleddin / MHP ile başladı. Bu şüphesiz hiç sonuç vermeyecek bir girişimdi. İkinci Cumhurbaşkanlığı seçiminde Muharrem İnce ile de kazanılamayacak bir girişim daha yaşandı. Kemal Bey hep RTE’ye galip gelecek bir aday arayışında oldu. Gül, bu nedenle gündeme gelmişti.
Şunu belirteyim: 11-13 seçim kazanamadı hikâyesi, siyasi gerçeklikle örtüşmez. Siyasi literatür, gücünün zirvesinde olan iktidarların ve liderlerin seçimleri kazandığının kanıtlarıyla dolu. Bu sadece rakibi yıpratma ve gözden düşürme propagandası ve patenti AKP’dedir. CHP yönetimi ve Kılıçdaroğlu düşmanlarınca benimsenerek kullanıldı. Bir siyaset bilimci bunu tartışma konusu yapmaz.
Kılıçdaroğlu’nun ittifak politikası 2019 yerel seçimlerinde meyvesini verince, aynı strateji ile bu kez daha büyük bir hızla 2023 seçimlerine yöneldi CHP.
SONUÇ HÜSRAN
Milletvekilliği seçimlerinde sonuç büyük hüsran. Cumhurbaşkanlığı seçimi de halk açısından büyük bir yenilgidir. Yenildik ama ezilmedik demenin bir karşılığı yoktur.
Bu seçimlerin zayıf halkası CHP örgütüdür. Enerjinin ittifak stratejisine odaklanması bütün umutları “Millet İttifakı’nın kazanmasına” bağladı. Bu yeterince örgütsel hareketsizlik için bir nedendi. Büyük Adalet Yürüyüşü bile örgütsel sürekli bir yapıya dönüşmedi.
1977’nin yüzde 41.4’ünden çıkartılacak iki sonuç var: Partinin tek başına iktidar hedefi ve büyük halk hareketi. Seçimi, aynı zamanda Millet İttifakı’nın kazanabilmesinin gereği buydu. CHP sürükleyici güç olabilseydi oy oranı ile karşımızda başka bir tablo olurdu.
Bir de seçim bildirgesi var ki sonraya...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları