Cicim ayları bitince, paranın dibi görününce, ekonomi çökünce
Orhan Bursalı; Nedir peki bu temel sorun? Ekonominin düşük katma değerli ekonomik yapısıdır. Yani Türkiye’nin dışa sattığı malların ucuz mallar olmasıdır, düşük ve orta teknoloji yoğunluklu ürünler olmasıdır!
20 yılda elde ettikleri 315 milyar dolar muazzam para ne oldu?
Cicim ayları, her şeyin güllük gülistan olduğu zamanlardır. Bir siyasi iktidar için bu, para bol, harcama boy, saçıp savurma bol, her şey toz pembe, büyük bir destek, istediğini yap, hava at demektir.
Türkiye’ye yabancıların doğrudan yaptığı yatırım miktarı 2003-2020 arası düz hesap 225 milyar dolar! Küsuratları atarsam:
2005: 10 milyar, 2006: 21 milyar, 2007: 22 milyar, 2008: 18 milyar, 2018’e kadar inişli çıkışlı 11-12 milyar doların üzerinde seyretmiş; 2019’da 9 milyara, 2020’de 7.7 milyara düşmüş. Bunlar içinde gayrimenkul alımlarının payı 2014’ten itibaren 4 milyar dolara çıkmış. 2029 ve 2020’de bu pay yarıya yarıya geçmiş, mesela 2019’da 5 milyar sonraki yıl ise 4.4 milyar olmuş gayrimenkul yatırımı. Gayrimenkul, iş yaratmayan yatırımdır.
245 milyar dolarlık yatırım içinde şüphesiz doğrudan şirket banka vb. alımları da vardır.
Bu muazzam bir paradır. Dolar olarak iktidarın kontrolüne girmiştir.
TOPLAM 315 MİLYAR DOLAR!!!
Buna ek olarak 71 milyar doları aşan Türkiye Cumhuriyeti’nin, hani olmayan “dikili ağaçları”nın satışını katalım, hâlâ taşının toprağının satışının da sürdüğünü belirtelim.
Ayrıca belki de trilyonu aşan döviz de sıcak para olarak borsaya - hazine bonolarına yatırıldı, girdiler paylarını alıp çıktılar. Bunlar da ekonominin sahte cennetliğine hizmet etti.
İktidara har vurup harman savuracağı para lazım.
Şüphesiz bu paraların bir kısmıyla iş alanları yaratılmış, ihracat artışları sağlanmış.
Ama esas olarak tüketim ekonomisine yatırım yapılmış. 400’e yakın AVM, milletin borçlandırılarak harcama yaptığı tapınaklar olmuş. Şüphesiz taşa toprağa yani, evlere apartmanlara, yollara yapılan harcamalar tüm bu harcamaların ana kalemlerinden birini oluşturmuş. “Ya inşaat Resulullah!” bu dönemin temel sloganı oldu.
YAPISAL SORUNLARA 0 ÇÖZÜM
İyi güzel de ülkenin ekonomideki yapısal sorunlarından hangisini çözdüler? Hiçbirini! Çünkü bu sorunları çözmek için bir nedenleri yoktu! 315 milyar doları ellerinin altında, yarattıkları sahte tüketim cenneti içinde seçmeni memnun iken, zor olan problemleri çözmeye niye yönelsinler ki!
Nedir peki bu temel sorun? Ekonominin düşük katma değerli ekonomik yapısıdır. Yani Türkiye’nin dışa sattığı malların ucuz mallar olmasıdır, düşük ve orta teknoloji yoğunluklu ürünler olmasıdır!
Mesela 2020’de inşaat ürünleri ihracatının kg hesabı 0.41 dolar iken ithal ettiği inşaat malzemelerinin kg fiyatı ise 2.5 dolara yakındır.
Bunu tersine çevirecek, yani yükte hafif pahada ağır ihracata yönelecek ciddi ve radikal önlemler almamışlardır. Bunu zerre düşünmediler.
Ekonominin üretim yapısındaki değişiklik, 20 yılda çok az oldu. O da kendiliğinden! Ciddi yatırımları olan yerli şirketlerin dışarıda rekabet edebilmek için teknolojiye yaptıkları yatırımlar...
TASFİYE SÜRECİ BAŞLADI
Baş ekonomist hava atıyor! Ama ekonomi çöküyor. Hukuk, yargı demokrasi, medya, insan hak ve özgürlüklerine bu iktidar zamanında yapılan tecavüzler ülkeyi güvensiz ve yabancı yatırımlar için cazip ülke olmaktan çıkarılınca, hava atacakları paranın suyunu da kestiler.
Aslında doların yıl be yıl pahalanması, tüm çöküş işaretlerini gösteriyordu.
Hiçbir şey yapmadılar ve ülke, bunların zamanında belki de hayatının en büyük fırsatını kaçırmış oldu.
Bunların iktidara gelmesi, öncesi siyasi partilerin sorun çözemediği için çökmesi sayesinde oldu.
Şimdi de hiçbir sorunu çözemeden 20 yıl ağustosböcekliği ve kendilerini zenginleştirme programı uygulayan bu iktidarın tasfiyesi sürecine girildi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları