Cinayetlerin bir günlük ömürleri.. Peki, ne yapmalı?
Orhan Bursalı: Elinde cep telefonu ile hayatının videosunu çekme fırsatı yakaladım diye düşünen insan da, tercihini aslında cinayetin gerçekleşmesi yönünde kullanmış olmaktadır.
Emine Bulut’un “yaşamak istiyorum” çağrısı ve cinayetin videosu ülkeyi ayağa kaldırdı. Cumhurbaşkanı bile açıklama yaptı. Medya ve sosyal medya haklı olarak yıkılıyor.
Fakat yine de beni rahatsız eden bir şeyler var.
Cinayet cinayettir.
Şüphesiz işleniş biçimi tüyleri diken diken edebilir, katilin hangi azman ve dizginlenemez vahşi duygulara sahip olduğunu görüp tepkimizi birkaç misli artırabiliriz.
Mesela “vahşice..” lafı beni bunaltıyor. Bir kadının öldürülmesi sadece “vahşice” lafıyla manşetlere çıkıyor ve ülke çapında konuşuluyorsa, bunun gerisinde belki şu düşüncenin ipuçları sırıtıyor gibi. “Öldüreceksen bile adam gibi, efendice öldür..”
Nitekim yılda 400 kadar kadın cinayetinin büyük çoğunluğunu, gazetelerin üçüncü sayfalarında bir günlük ömür ile yolcu ettik.
Yardım mı, çekim mi önemli
Olayın bir de “seyirlik” yönü var ki, insanı derinden tırmalıyor.
Mesela olayın videoları.
Anne Fadime Bulut, cinayet işlenirken insanların yardım yapmak yerine cep telefonuyla kamera çekimi yapmalarına veryansın ediyor ve “Çocuğum orada çırpınırken nasıl oluyor da yardım yapacaklarına çekim yapıyorlar, 10 yaşındaki torunum ‘anneanne ben yardım çağırın diye bağırıyorum, onlar çekim yapıyorlar’ diyor.”
Bu olay, intihar etmek için dama çıkan birine “atla atla” diye tezahürat yapmaya benzer.
Elinde cep telefonu ile hayatının videosunu çekme fırsatı yakaladım diye düşünen insan da, tercihini aslında cinayetin gerçekleşmesi yönünde kullanmış olmaktadır. Cinayet yarım kalsa, videosunun önemi son derece azalacaktır. Ama şimdi olayı tam saptamanın madalyası ile toplum içinde yerini almıştır.
Bunun, savaş cephesinde olayları izleyen ve ölümleri saptayan gazetecilikle benzerliği yoktur.
Bir seyir toplumuna dönüştük.
Erkeklerin sorunu ne?
Erkeklerin cinayet işleme veya kadınlara ağır saldırılara kalkışmasının ardında, büyük ölçüde tek konu var: Kadının boşanma ve ayrılma talebi. Ve ayrıca genç erkeklerin kız arkadaşları tarafından terk edilmesi..
Kadın durup dururken ayrılmaya kalkışmaz. Şiddet, on paralık kişilik, eğitimsizlik ve önemli ölçüde de topluma entegre olamamak...
Ayrılıkların çok azında “başka bir erkek / başka bir aşk” meselesi olduğunu düşünüyorum. O noktaya az sayıdaki kadının da neden geldiğini incelersek, karşımıza büyük ölçüde koca çıkarsa şaşırmayalım.
Emine Bulut olayında 4 yıl önceki boşanma var.
Adamın çocuğu gibi bir derdi yok. Varsa yoksa bir dönem birlikte olduğu kadın. Kendine yeni bir hayat kuramamış. Sürekli ayrılmanın bunalımını yaşıyor.
Bir iş, ev, yeni bir eş sahibi olamamışlık.
Kafayı takmak, tamamen ağır bir psikolojik bozukluk.
Ayrılmanın ve boşanmanın travmasını üzerinden atamamak..
Zaten işsizlik diz boyu.. Dünkü yazımda belirttiğim gibi bir toplumsal cangıl içinde yaşıyoruz.
Topluma yeni bir entegrasyon olmayınca, yalnızlık çukurunda debelenerek tüm insaniliğini yitiriyor ve tüm cangıl içinde tüm vahşiliği ortaya çıkıyor.
Ataerkil toplum mu?
Şüphesiz ki eğitim ve eğitimin niteliği ile ilgisi var. Ama sanmayın, sadece eğitim ile sorun çözülür. Önümdeki bir diğer habere bakıyorum, adam doktor, karısını izliyor, yerini söylemeyen kızını vurup öldürüyor.
Şüphesiz toplumda her alanda erkek egemenliğinin kadın üzerindeki ağır yansımalarını yaşıyoruz. Hele bizim gibi toplumlarda!
Erkek, toplumda, bu egemenliğine uyan bir rol alamayınca sorun katmerleşiyor.
Ailenin kötü ekonomisi sorunları katmerleştiriyor ve insanlar altında eziliyor.
Peki, ne yapmalı?
Hep kadınlar açısından yaklaşıldı konuya. Devletin-iktidarların bu konuda şüphesiz ki vurdumduymazlıkları.. Mahkemelerin kravata bakarak ceza indirimine gitmeleri gibi cinayete prim verme komikliğine düşmeleri.
Halbuki cezaevlerinde kendisini nasıl bir hayatın beklediğini görmeleri gerek. Belki bu konu da röportajlarla toplumun gözüne sokmalı.
Boşanmış erkeklere neden topluma zorunlu uyum terapileri gündeme gelmesin? Kadınlara da erkeklere de hayatlarını düzenlemeleri için “topluma entegrasyon” adı altında devletsosyal dernek vb. işbirlikleri doğmasın?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları