Tarih:
13.02.2017
Çok hızlı yaşayan bir devrimci bilimci: Canan!
Canan Dağdeviren’i birkaç yıldır izliyorum. Doktorasını 2.5 yıl önce Harvard’da aldı! Parlak kişiliğe Amerikan bilim sistemi hemen yer açtı, laboratuvar olanağı sundu, bu genç yaşta aynı zamanda öğrenci yetiştirip mentörlük yapıyor!
Canan Dağdeviren, iki gün İstanbul’da rüzgâr gibi esti geçti. Evet devrimci bir bilimci diyeceğim, çünkü kısa sürede çok hızlı adımlarla kendi alanının zirvesine çıkan ve hâlâ tırmanmasını sürdüren bir bilim insanımızı- kadınımızı başka türlü tanımlamak mümkün değil.Cuma sabahı Boğaziçi Üniversitesi’ndeki konferansını Özlem Yüzak izledi ve yazdı. Öğleden sonra İstanbul Kültür Üniversitesi’ndeki konferansını da ben izledim.(*)
Canan Dağdeviren’i birkaç yıldır izliyorum. Çok hızlı koşuyor! Düşünün henüz 1985 doğumlu! Doktorasını 2.5 yıl önce Harvard’da aldı! Parlak kişiliğe Amerikan bilim sistemi hemen yer açtı, laboratuvar olanağı sundu, bu genç yaşta aynı zamanda öğrenci yetiştirip mentörlük yapıyor!
Aziz Sancar ile aynı zincirde
Türkiye onu giyilebilen kalp pili projesi ile tanıdı. “Giyilebilen kalp pili” şüphesiz bizim toplum için fazla bir şey ifade etmezdi, ama Canan Hanım bu projesiyle birden dünyada parlayınca ve üstün bilim insanı merdivenlerini hızla tırmanınca, gözdemiz oldu! Ne iyi! Tıpkı Aziz Sancar gibi.
Sancar, Nobel alınca gözdemiz olmuştu! Canan Hanım daha şanslı! Bunun nedeni, Canan Hanım’ın doğrudan uygulamaya, pratik kullanıma yönelik çok önemli özgün ve dünyanın kullanabileceği projeler üretmesi.. Sancar ise uzun vadeli temel bilimsel çalışmalarla, biyolojik yapımızın sırlarını açıklayan çalışmalara odaklı... Özverisi çok yüksek, bir ömür aldı!
İki farklı alan, ama kesinlikle yaratıcı bilimciler zincirinin halkaları arasında aynı kumaştan iki bilimci!
Erdal İnönü yol göstericisi
Canan Hanım, bilimde yol göstericim Erdal Bey diyor. Liseyi yeni bitirmiş, Erdal Bey’in bir imza törenine gitmiş, sohbet etmişler, henüz ne okumak istediğine karar veremediğini söylemiş. Erdal Bey “Anılarım” kitabını uzatmış ve “Bunu oku, kesin karar vereceksin” demiş.
Öyle olmuş: Fizikte karar kılmış. Hacettepe, derken, Sabancı’da malzeme bilimi ve mühendisliği yüksek lisansı ve oradan da Fulbright Doktora Bursu ile ABD’ye uçmuş: University of Illinois at Urbana- Champaign’da aynı konuda doktora!
Kafasında Piezoelektrik olayı var! Piezoelektrik konusu da nereden çıktı derseniz, taa Pierre Curie’ye gitmemiz gerek. Gençliğinde Madam Curie’nin hayat öyküsünü okumuş. İki kez Nobel kazanan (1903 Fizik, 1911 Kimya) Marie Curie’nin bu olağanüstü öyküsü, Canan Hanım’ı, Marie Curie’nin eşi ve yine Nobelli fizikçi Pierre Curie’ye götürmüş.
Pierre, kristalografinin, manyetizmanın, piezoelektrikselliğin ve radyoaktivitenin öncü bilimcisi!
‘Bilim ile felsefe aşkım’
Piezoelektrik çarpmış Canan Hanım’ı. Piezoelektriksel materyallerin özelliklerini araştırıyor ve birbirinden çok farklı bilim disiplinlerini birleştirerek, medical alanda uyguluyor! Piezoelektriksel olaydan, 100 yıldır çeşitli alanlarda zaten yararlanıyor. Canan Hanım, bu bilgiyi doğrudan tıp alanında devrimci bir buluşa dönüştürüyor.
Biz bedenimizdeki biyolojik değişimleri ancak ciddi bir alarm verince anlayabiliyoruz. Soru şu: Değişimleri bize erkenden haber verecek ve müdahaleyi kolaylaştıracak bir “tercüman” üretebilir miyiz?
Geldiği nokta, bir elbise giyeceksiniz ve içimizde farkında olmadığımız değişimleri öğreneceğiz! Bedenin biyolojik dilini okuyacağız!
Materyallerin piezoelektriksel etkisi kendisini bu noktaya getirdiği için de Pierre Curie’den “bilim aşkım” olarak söz ediyor.
Ama o aynı zamanda Atatürk’ün de kızı, diyor ki Atatürk de hayat felsefemi borçlu olduğum insan! Ne zaman derde düşsem ona sığınırım!
Çok şey anlattı Dağdeviren... Şimdilik bu kadar. Karşımızda çok zeki bir bilim insanımız duruyor. Onunla daha çok karşılaşacağız, yazacağız ve çizeceğiz.
_______________________________
(*) Geleneksel Erdal İnönü Günü
Kültür Üniversitesi her yıl uluslararası değerde bilimcimiz Erdal İnönü’yü anma günü düzenliyor, Erdal İnönü Vakfı ile birlikte. (Düzenleyici Prof. Dursun Koçer). Tabii ki Özden Toker (İnönü’nün kızı), Sevinç İnönü (Erdal Bey’in eşi) ve Gülsüm Bilgehan (Özden Hanım’ın kızı, CHP Milletvekili) her yıl olduğu gibi konferanstaydılar.
Kültür Üniversitesi’nin kurucusu Fahamettin Akıngüç, İKÜ Rektörü Erhan Güzel, İnönü’yü sevenler, Doğan Kuban, Murat Karayalçın, Ercan Karakaş ve Ömür Akyüz’den tutun Coşkun Özdemir’e kadar çok sayıda tanıdık isim ve bilimsever... İKÜ ne kadar iyi yapıyor bu geleneksellikle! Bu yılki davetli konuşmacıydı Canan Dağdeviren (ailesiyle birlikte!), mükemmel seçim!
Herkese Bilim ve Teknoloji, gelecek Cuma sayısında konuya derinlemesine dalıyor. İzleyin!
Öyle olmuş: Fizikte karar kılmış. Hacettepe, derken, Sabancı’da malzeme bilimi ve mühendisliği yüksek lisansı ve oradan da Fulbright Doktora Bursu ile ABD’ye uçmuş: University of Illinois at Urbana- Champaign’da aynı konuda doktora!
Kafasında Piezoelektrik olayı var! Piezoelektrik konusu da nereden çıktı derseniz, taa Pierre Curie’ye gitmemiz gerek. Gençliğinde Madam Curie’nin hayat öyküsünü okumuş. İki kez Nobel kazanan (1903 Fizik, 1911 Kimya) Marie Curie’nin bu olağanüstü öyküsü, Canan Hanım’ı, Marie Curie’nin eşi ve yine Nobelli fizikçi Pierre Curie’ye götürmüş.
Pierre, kristalografinin, manyetizmanın, piezoelektrikselliğin ve radyoaktivitenin öncü bilimcisi!
‘Bilim ile felsefe aşkım’
Piezoelektrik çarpmış Canan Hanım’ı. Piezoelektriksel materyallerin özelliklerini araştırıyor ve birbirinden çok farklı bilim disiplinlerini birleştirerek, medical alanda uyguluyor! Piezoelektriksel olaydan, 100 yıldır çeşitli alanlarda zaten yararlanıyor. Canan Hanım, bu bilgiyi doğrudan tıp alanında devrimci bir buluşa dönüştürüyor.
Biz bedenimizdeki biyolojik değişimleri ancak ciddi bir alarm verince anlayabiliyoruz. Soru şu: Değişimleri bize erkenden haber verecek ve müdahaleyi kolaylaştıracak bir “tercüman” üretebilir miyiz?
Geldiği nokta, bir elbise giyeceksiniz ve içimizde farkında olmadığımız değişimleri öğreneceğiz! Bedenin biyolojik dilini okuyacağız!
Materyallerin piezoelektriksel etkisi kendisini bu noktaya getirdiği için de Pierre Curie’den “bilim aşkım” olarak söz ediyor.
Ama o aynı zamanda Atatürk’ün de kızı, diyor ki Atatürk de hayat felsefemi borçlu olduğum insan! Ne zaman derde düşsem ona sığınırım!
Çok şey anlattı Dağdeviren... Şimdilik bu kadar. Karşımızda çok zeki bir bilim insanımız duruyor. Onunla daha çok karşılaşacağız, yazacağız ve çizeceğiz.
_______________________________
(*) Geleneksel Erdal İnönü Günü
Kültür Üniversitesi her yıl uluslararası değerde bilimcimiz Erdal İnönü’yü anma günü düzenliyor, Erdal İnönü Vakfı ile birlikte. (Düzenleyici Prof. Dursun Koçer). Tabii ki Özden Toker (İnönü’nün kızı), Sevinç İnönü (Erdal Bey’in eşi) ve Gülsüm Bilgehan (Özden Hanım’ın kızı, CHP Milletvekili) her yıl olduğu gibi konferanstaydılar.
Kültür Üniversitesi’nin kurucusu Fahamettin Akıngüç, İKÜ Rektörü Erhan Güzel, İnönü’yü sevenler, Doğan Kuban, Murat Karayalçın, Ercan Karakaş ve Ömür Akyüz’den tutun Coşkun Özdemir’e kadar çok sayıda tanıdık isim ve bilimsever... İKÜ ne kadar iyi yapıyor bu geleneksellikle! Bu yılki davetli konuşmacıydı Canan Dağdeviren (ailesiyle birlikte!), mükemmel seçim!
Herkese Bilim ve Teknoloji, gelecek Cuma sayısında konuya derinlemesine dalıyor. İzleyin!
Orhan Bursalı-Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI