Cumhurbaşkanı, rektör atama sistemini hemen değiştirmeli
Orhan Bursalı: Tek adamla atamalar bir okurumun söylediği gibi ülkede binlerce tek adam sisteminin yayılmasına vesile oluyor. Bu durum, üniversite gibi farklı işleyişe sahip bir kurum için kötünün de kötüsü sonuç veriyor.
Rektörler ve uygulamaları konusunu açınca durmadan bilgi, iddia, kötü yönetime örnekler, kayırma, ideolojik saplantılara yönetim, yandaşlık, kendine evet diyecek insanları atama, liyakate hiç önem vermemek vb. gibi konularda yoğun bir iletişim akışı oluyor.
Bu yazımda yine bol bol örnek vermektense, olayın kökenine ilişkin gelen yanıtlardan paylaşımlar yapacağım.
Çünkü ülkemizin çok ciddi rektör sorunu var, bu rektör atama yönteminin ülkemiz ve geleceğimiz açısından hızla değişimi zorunlu ve bu bir vatanseverlik görevi olarak öne çıkıyor. Tek adamla atamalar bir okurumun söylediği gibi ülkede binlerce tek adam sisteminin yayılmasına vesile oluyor. Bu durum, üniversite gibi farklı işleyişe sahip bir kurum için kötünün de kötüsü sonuç veriyor.
Cumhurbaşkanı bu sistemi isterse çok kolay değiştirebilir ve seçimle değil, ama üniversite senatolarına yasal olarak görev vererek, üniversite içinden veya dışından, (tıpkı çoğu Avrupa ülkesinde ve ABD’nin iyi üniversitelerinde ve bizim bazı vakıf üniversitelerimizde olduğu gibi) bir arama komitesi (mesela üniversite senatoları) aracılığıyla arayışa çıkılmasını sağlayabilir. Sonunda buralarda ideolojik eğitim değil araştırma yapılacak ülkeye en iyi hizmet verilmeye çalışılacak.. Bir de hesap verme mekanizması kurulabilir.
Şimdi üç özet katkı. Kendilerinden izin almadığım için isimlerini belirtmiyorum.
ATAMA İÇİN EVRENSEL ÖLÇÜTLER
“Çalıştığım iki üniversitedeki rektörlerin biri hariç, aslında alanları/branşları dışında fazla bir şey bilmediklerini, üniversiteyi yönetebilecek disiplinler arası bilgi birikimi gerektiren (eğitim yönetimi, ekonomi, planlama, denetleme, örgüt yönetimi, insan kaynakları yönetimi, misyon farklılaşması, kapasite geliştirme ve kullanma vs.) konulardan habersiz olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim... ”
“Rektörler genellikle atandıktan sonra öncelikle kendi ideolojisinden adamlarınca bir çember gibi kuşatılır.. Üniversitede nasıl bir politika izleneceğine, kimlere kadro verilmeyeceğine ve tabii ki ihalelerin kimlere verileceğine dair onlar belirleyici olur. Özellikle Anadolu’nun küçük şehirdeki rektörün aynı şehirden olması üniversitede kent milliyetçiliğini hortlatıyor.”
“Çözüm, öncelikle rektör atama sürecinin bilimsel ve evrensel ölçütlere göre yapılmasında. Rektör atanmadan önce yönetim bilimi, etkili iletişim, ekonomi, planlama, örgüt yönetimi vs. konularında bir hizmet içi eğitime katılmaları ve sertifikalandırılmaları kriteri konulabilir. Mesela biyoloji bilimini 18 alt dalından biri olan bir viroloji profesörü üniversiteyi hangi bilgi birikimi ile nasıl yönetebilir?”
AKP, ÜZERİNE TÜY DİKTİ
“Zaten son cümlenizle her şeyi söylüyorsunuz. Dün de bugün de üniversitenin varlığına aykırı bir üniversite yönetim sistemimiz var. Böyle olunca üniversiteyi yönetecek olanları da yanlış yöntemle seçiyoruz. Rektörler kendilerini ‘scientific manager’ değil, milyarlarca parayı yöneten ‘CEO’ gibi görüyor.”
“Üniversitede sadece bilim, yani yeni bilgi üretimi yapılmıyor. Sonra gelsin clientalism, patrimonyal vesayet. Tabii ‘AKP de üstüne tüy dikti, çok mu şaşırmalıyız’ diye sormak gerekir. Biz eski sistemin sonucu olan AKP’yi yaşıyoruz. AKP’nin sonuçlarını daha yaşamadık.”
‘ESKİ SİSTEM İYİ SONUÇ VERMEMİŞTİ’
“Yaşadığımız sorunların kökeninde, ülkemiz siyasi ve sosyoekonomik gelişmeleri ve bu gelişmelerin yönlendirdiği üniversite yaşamı kadar, geçmişte dönemin üniversite ve akademisyenlerinin aday belirleme süreci gibi örneklerde iyi sınav verememesi yatıyor. Üniversitenin topluma örnek olması yerine siyasi iklime özenmesi yaşanan vakadır.”
“Üniversiteleri yurdum siyaset ve partiler (ister sağ, ister sol) ortamına dönüştüren bu aday belirleme sürecinde, adayların büyük bölümünün düşük profilli, siyasi ve çeşitli kesimlerle kapalı kapılar ardında yapılan siyasi manevralar ve gruplaşmalar, aday belirleme sürecinde üniversitelerdeki yaşamın seçimlere kilitlenmesi vb. bugünlere varan yolun temel taşlarını döşedi.”
“Mevcut rektör atamaları ve üniversitelerimizin hali üzüntü vericidir, üniversitelerimizin sesi soluğu daha fazla kesilmiştir. Bu arada ortamdan nemalananlar, çıkar ilişkileri ciddi ölçüde artış gösterdi. Boğaziçi, İTÜ ve ODTÜ gibi üniversiteler kalmıştı sürüden ayrı duran, şimdi onlar da ‘yurdum üniversiteleri’ haline dönüştürülmeye çalışılıyor..”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları