Dakika bir gol bir-iki
Orhan Bursalı: Bu durumda Cumhurbaşkanı ekonomide kendisini yeniden ciddi seçilme potasına sokacak değişimleri yapmak zorunda.
Cumhurbaşkanı “Demokrasi ve hukuk reformu hazırlıyoruz” sözlerini üç gündür vurgulayıp duruyor ya, iyimserlikten ortalık yıkılıyor. Yaşasın demokrasiye dönüyoruz, hukuk devletine dönüyoruz... Piyasa kurallarına göre ekonomi çalışacak...
Bazı gazeteci yazarlarımız “O altın AKP dönemine geri geliyor RTE” diye yazmaya, söylemeye başladı. Doların, Avro’nun düşmesine bakılacak olursa Cumhurbaşkanı’nın açıklamaları kısmi bir güven ortamı yaratmış gibi, henüz ortalıkta elle tutulur bir şey olmasa da.
Piyasa şöyle düşündü
1- Cumhurbaşkanı’nın 2.5 yılı aşkın bir görev süreci daha var. Döviz füze gibi yükseliyor, döviz yok, 16 milyar dolarlarını geçen ay yabancılar alıp çıkmışlar ülkeden, doğrudan yatırımlar en alt limitte, yerli bile yatırım yapmıyor, 100 milyarlarını ülke dışında tutuyor, ekonomi çökmüş, şeffaflık güven öngörülebilirlik Türkiye ve ekonomi için sıfır, bugün böyle ama yarın ne yapacağı belli değil iktidarın...
2- AKP’nin oyu yüzde 30’un altını görmüş, yarın seçim olsa seçilemeyecek.
3- Bu durumda tam tersi politikalara yönelmeyecek de ne yapacak Cumhurbaşkanı. Eli mecbur.
Dümeni tersine kırdı
Bu durumda Cumhurbaşkanı ekonomide kendisini yeniden ciddi seçilme potasına sokacak değişimleri yapmak zorunda.
Fakat biliniyor ki özellikle dışarıdaki yatırımcılara gel yatırım yap dediğinizde, onlar öncelikle ülke raporuna bakıyorlar, sadece ona sunduğun ekonomik teşviklere değil. Güven konusu bir bütündür, hukuk ve demokrasi ekonomi ile birlikte hareket eder.
Yatırımcı, evet yatırım için olanaklar var ama bu ülkede ne demokrasi var (otoriter rejim, özgür olmayan ülke) ne hukuk (keyfi tutuklamalar, mala mülke el koymalar, iktidara bağlı mahkemeler, basına ekonomik baskılar - gözaltılar ve tutuklamalar).. İfade özgürlüğü zor, Cumhurbaşkanı 62 binden fazla kişiye dava açmış, sokaktaki vatandaş hükümet aleyhine söz mü söyledi, karakola çekiliyor... Suç yok ama insanlar içeride, Kavala bunların simgesi gibi.
Başka çare yok
Peki, Cumhurbaşkanı demokrasi ve hukuk reformundan ne kastetti, bilmiyoruz.
Mesela hukuk, adalet mekanizmasının tamamen Cumhurbaşkanı’nın, partinin yandaş atamalarına bağlı bir yargı sisteminde nasıl bir reform yapacaklar? Tarafsız ve bağımsız bir yargı bu mümkün olabilir mi?
İnsanların, parti liderlerinin iktidarca yargılanma tehditlerine maruz kaldığı, daha dün Kılıçdaroğlu hakkında fezleke düzenlemeye kalkan bir iktidarın adalet ve hukuk konusunda dile getirdiği reform nedir, bundan ne anlamalıyız?
Anayasayı tanımayan alt mahkemelerinizi kapatacak, haklarında soruşturma açacak, ne demek uymuyorum diyecek misiniz? Onlara talimat veren birtakım suç örgütlerini soruşturacak ısınız?
Selahattin Demirtaş’ı mesela Kürt seçmenine karşı rehin tutmaktan vazgeçecek misiniz?
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hukuksuzluğu derinleştirdi. Bu konuda ne yapacaksınız? Yüksek yargı üzerindeki otoritenizi nasıl sıfırlayacak ve onları özgür bırakacaksınız?
Her şey kapalı kapılar ardında. Ne açıklık var ne saydamlık.
Peki, kamplaşma ne olacak?
Siyasi rakiplerinize hain, vatan haini, terörist, PKK’ci, FETÖ’cü gibi asılsız suçlamalarınızı bırakacak mısınız?
Toplumu kamplara ayırmaktan vazgeçecek misiniz?
Yüzde 50’yi evde zor tutuyorum tehditlerini bırakacak mısınız?
Siyasi ahlak, siyaset para arasındaki ilişkileri nasıl düzelteceksiniz?
Ve daha bir sürü konu ve olay..
Hayır bunların bütünü demokrasinin olmazsa olmazları, demokratik bir devletin ve yönetimin parçaları...
***
Biz bunları tartışırken, Cumhurbaşkanı konuşup dururken, bir de ne görüyoruz, dakika bir gol bir.
Ekrem İmamoğlu hakkında İçişleri Bakanı, Kanal İstanbul’a karşı çıktığı için soruşturma açmışşşşşş...
AFAD adlı kuruluş, belediyelere emir vermeye başlamışşşş: Deprem üzerine konuşmayın, açıklama yapmayın!
Ne olacak şimdi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları