Ekrem İmamoğlu davası var: Karar ne olur?
Orhan Bursalı; Ancak iddianamede YSK üyelerine mağdur sıfatıyla yer verilmesine rağmen, hiçbir YSK üyesi, hakkı olduğu halde duruşmalara katılmadı, şikayetçi olmadı!
Çarşamba günü Ekrem İmamoğlu hakkında açılan dava var, belki de karar olacak günü veya bir süre daha ötelenecek, bilinecek.
Ama bu davanın hem yargının adaletle, yasalarla, anayasa ile, yargıç vicdanı ile imtihanı hem de gerçeklerle imtihanının geleceği kesin.
İmamoğlu'nun üç yıl önceki ilk seçimde belediye başkanlığı engellenmeye çalışıldı. Seçilmesi yok sayıldı. Yüksek Seçim Kurulu'nun bir ucube kararıyla seçimlerin tekrarında, bu kez 800 bini aşkın bir oy ile koltuğuna oturdu. Tekrar seçim çok iyi oldu milletin vicdanı konuştu ve YSK yürütmeyi çöpe attı!
Yani arkasında büyük bir milli irade var!
VAY HAKARET ETTİN!
İktidarın gözü hep İstanbul'un yağmasında, rantında, belediye bütçesinde olduğu için, İmamoğlu görüşün görüşü hep bir mertek. Nasıl olur da onu iş görebilir hale getiririz, hatta koltuğundan uzaklaştırırız..
İşte bu ikinci niyet , vay YSK'ye hakaret ettin faslında, yargı açısından fecaat sayılabilecek bir savcılık yorumuyla, vuruldu. Bu mahkeme döneminde yargıç değişikliklerinde yaşananlar, başlı başına büyük bir olay. Vicdanını dinleyen yargıç, otomatik olarak değiştirilip Samsun'a atanıyor. Kim tarafından? Tabii hakimiyet tercihleriyle oluşturulmuş, yargıçların patronu hükümleri HSK (Hâkimler Savcılar Kurulu) tarafından. Bu kararları hiç mi vicdanlarına bakmadılar?
Bilinenlerin tekrarı gereksiz, bunları anımsatma faslı.
Bir yakınlığa dikkat çekmek istiyorum.
YSK ÜYELERİNDEN SIFIR ŞİKÂYET!
İmamoğlu, muhafazakar ve tanıklarca da S. Soylu 'ya hitaben, ilk seçimin iptalini “ahmakça” olarak nitelemesine rağmen savcılık vay Yüksek Seçim Kurulu'na hakaret ederek söyleyerek dava açma yoluna gitti.
Ki millet de ikinci seçimde oy farkını 25 binden 800 bin üstüne yükselterek siyasetin dayatmasıyla verilen iptal kararının ahmakça olduğunu zaten sandıkta tescillemişti!
Savcı, YSK'nın onurunu, şerefini ve saygınlığını rencide ettiğini söylüyor ve “Kurulda çalışan görevlilere karşı alenen zincirleme kamuya ifşa etme” cezasını açıyor.
Ancak iddianamede YSK üyelerine mağdur sıfatıyla yer verilmesine rağmen, hiçbir YSK üyesi, hakkı olduğu halde duruşmalara katılmadı, şikayetçi olmadı!
İDDİA OĞLU DERECE ZAYIF
Yargı ve hukuk çevrelerine sordular, okudular, bu normal mi, neden katılmadılar yargılamaya?
Duruşmaya katılmadıkları gibi iddianamede hiçbirinin bir ifadesi yok, “Evet öfkeye tutuldum, şerefe ve haysiyetim zedelendi, davacıyım” diyen yok. Savcılık iddiasına katılan ve “ahmak” kelimesini üzerine alınan yok YSK üyeleri arasında. Çünkü hepsi biliyor ki İmamoğlu YSK kararına değil, siyasetin kararına ve kısmen Soylu'ya hitaben bunu söylüyor.
Bu bile savcılık iddiasının son zayıf derecesini gösterir yargı ve hukuk çevreleri diyor.
Başka türlü birleştirmek mümkün mü?
İKİ AHMAK LAFİ
Soylu, İmamoğlu'nun Türkiye'yi Avrupa'ya şikayet ettiğini belirterek “ahmak” diyor.
Bir gazeteci Soylu'nun bu bilgilerini aktararak ne yaptığını düşünerek.
İmamoğlu da seçimlerin siyaseten iptal ettiği görüşmelerden hareketle, ahmakça olduğunu söylüyor.
Açıklamasında ne YSK ne de karar veren yargıçlardan bahis var.
Nitekim İmamoğlu da bu söz Soylu'ya söylenmiştir diyor.
Soruyu soran ve mahkemede dinlenen tanık gazeteci de İmamoğlu'nun ahmak olmadığı, bu sözü ilk kullanan Soylu'yu hedef alarak söylediğini, görüşüna da bu şekilde aktardıklarını anlatıyor.
Daha ne olsun?
Ne dedin? Bu dava hukuktan çok siyasi bir davadır. Yargının namusu, vicdanı, terazisinin kuralları söz konusudur.
Yarın geleceğim...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları