Tarih:
10.08.2017
Evrim: Bu kez bir rapor ve araştırmaya 500 milyon Avro
Avrupa Konseyi’nin araştırma programlarında evrimsel biyoloji için 250 projeye 486 milyon Avro verildi. Neden? Avrupa ve Amerikalılar aptal mı ki, bu alana milyar mertebesinde araştırma desteği veriyor.
Evrimle ilgili biyoloji konularını araştırmaya ne kadar para harcanıyor? Bir yerlerde mutlaka vardır. Ama milyar doları aşar. Mesela sadece Avrupa Konseyi’nin araştırma programlarında evrimsel biyoloji için 250 projeye 486 milyon Avro verildi.Neden? Avrupa ve Amerikalılar aptal mı ki, bu alana milyar mertebesinde araştırma desteği veriyor. Yoksa “Hristiyan dünya”, bizzat kutsal inanışlarını yerle bir etmek için mi Evrimsel Biyoloji konularını araştırıyor... Bir bilen söylesin!
Konuyla ilgili bizim ulusal derneklerimiz(*) Milli Eğitim’e müfredat ile ilgili bir rapor sunmuştu. Şunu belirtiyorlar: Mesela TÜBİTAK ARBİS veri tabanına göre “çalışma alanım Evrimsel Biyoloji” diyen 92 araştırmacımız, “Popülasyon Biyolojisi” çalışan 284 araştırmacımız - akademisyenimiz var. Dünyanın en zirvedeki üniversitelerinde (Harvard, Princeton..) Ekoloji - Evrimsel Biyoloji bölümleri var. “Hasbelkader zengin olmuş” Almanya, dünyaca ünlü Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü ve Max Planck Evrimsel Biyoloji Enstitüsü’ne sahip. Yüz milyonları harcıyorlar!
Aptal mı bunlar, neden acaba?
Raporda deniyor ki:
√ Öğrencilerin canlıların ortak kökene sahip oldukları, zaman içinde değiştikleri, doğal seçilim yoluyla çevre koşullarına adapte olabildikleri yönündeki olguları kavraması, yaşam bilimleri alanındaki temel kavramları (kalıtım, canlı çeşitliliği, ekoloji) bütünleştirmeleri ve daha önemlisi anlamaları için gereklidir.
√ Öğrenciler, (a) türleşmenin nadir bir olay olduğunu, (b) türlerin adaptasyon hızlarının sınırlı olduğunu, (c) türlerin yok olabildiğini kavramadıkça, küresel iklim değişikliği ve canlı çeşitliliğinin azalmasının neden ülkemiz için bir tehdit oluşturduğunu bilemez.
√ Milli Eğitim Bakanlığı’nın hedefleri arasında biyoloji okur-yazarlığını arttırmak var. Bu nasıl olacak?
√ Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nin Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planı’nda, yaşam ve sağlık bilimleri alanlarında uluslararası düzeyde öne çıkma, bilgi ve teknoloji üretir seviyeye gelme hedefine, canlılığın kökeni ve değişim mekanizmaları tanınmadan nasıl ulaşılacak?
√ Türkiye’nin insan popülasyon tarihinin ve yaygın gözüken genetik hastalıklarının (Akdeniz anemisi, ailevi Akdeniz ateşi gibi) tarihsel sebeplerinin anlaşılması için de popülasyon genetiği ve evrimsel biyoloji şart.
√ Kuş gribi, domuz gribi ya da KKKA gibi salgın hastalıkların kaynaklarının hızlı tespiti ve doğru önlem alınması için yine evrimsel biyolojiye hâkim, bu alanlarda yeni yöntemler geliştirecek donanımda araştırmacılara ihtiyaç vardır. Kanserin evrimini engelleyecek etkinlikte terapiler geliştirilmesi için evrimsel mekanizmaları iyi tanıyan hekimler olmalı.
√ Biyoteknolojinin pek çok dalında doğal seçilim ilkeleri kullanılır. Örneğin eczada yeni moleküllerin geliştirilmesi.. Tüm bu alanlarda genç araştırmacılarımızın yeni bilgi üretmelerini sağlayacak derinlikte bir kavrayış ve bilgi birikimi, ancak ilk ve ortaöğretim düzeyinde sağlam bir evrim öğretimi ile mümkün.
Ara eleman oluruz sadece
Daha çok şey var. Bir bakanımız “Bizde bilim ve teknolojide ara eleman ancak yetişir” diyordu!
Not: Pazartesi günkü “Harikulade evrimsel devrim” yazımda yanlış anlamaya elverişli, basite indirgemek telaşıyla bazı ifadeler vardı. Bakteri ve virüslerin ilaçlara karşı direnç geliştirerek genetiklerini değiştirdiklerini belirtiyordum. Bazı ifadeler tırnak içinde olsa da, ilaçlara dirençli bakteri ve virüslerin, sonraki nesillerde çoğalarak popülasyonda baskın hale geldiğini net belirtmem gerekirdi. Şüphesiz ki bir virüsün / bakterinin ilaç karşısında genetiğini değiştirerek direnç kazanması mümkün değil. Ve buna yol açan mutasyonların da rastlantısal olduğunun altını çizmeli. Uyaran uzmanlara teşekkür.
(*) Ortak rapor hazırlayıp Milli Eğitim’e sunanlar: Ekoloji ve Evrimsel Biyoloji Derneği, Moleküler Biyoloji Derneği, Biyologlar Dayanışma Derneği, Ankara Üniversitesi Antropoloji Bölümü, Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü, Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyolojik Bilimler Bölümü.
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI