Hayatta kalma eşiğine yakınız
Orhan Bursalı; Yaşadıklarımızın hiçbiri normal değil.. Çünkü biz artık yeni bir iklim düzenine geçtik. Yeni düzenin normallerini yaşıyoruz.
Geleceğini planlayamayan ülkenin ayakta kalma şansı yok
İklim değişimi geliyor başlıyor falan değil... İklim değişimi sürecinin uzun zamandır içindeyiz. Orman yangınları artık sıradan. Avustralya’da Türkiye’nin birkaç katı alan 300 gün boyunca yandı, milyarlarca canlı ile birlikte... ABD’de orman yangınları önlenemiyor. Devasa alanlar... İngiltere’de görülmemiş fırtınalar ve yüksek sıcaklıklar. 50 derece sıcaklık artışları saptanıyor.
Yaşadıklarımızın hiçbiri normal değil.. Çünkü biz artık yeni bir iklim düzenine geçtik. Yeni düzenin normallerini yaşıyoruz.
Almanya ve Belçika’da görülmeyen sel baskınları, köyler, kasabalarda evler su altında kalacak kadar. 200 kadar ölüm. “Olacak şey değil” demek anlamsız, çünkü ancak normal düzenlerde kaldı bu tabirler.
Uzun zamandır farklı bir atmosfer ve iklim düzenine geçtik. Dolayısıyla bu tür olaylar artık bizim için de “normal” oldu. Düne kadar belki doğa için yaşanıyordu felaketler. Biz sanıyorduk ki, bize bir şey olmaz.
İlk büyük işareti atmosferde ozon tabakasının delinmesiyle gördük. Güneş ışınları belirli bölgelerde filtresiz insana değdi. 50 faktör kremler çıktı!
İLK İŞARET
Ozon deliğine neden olan olayların başında, anladık ki fosil yakıtlar, kullandığımız gazlar geliyor. İnsanlığın aklı ve başarısı olarak kutsadığımız Sanayi Devrimi, doğa ve atmosfer için akılsızlık ve başarısızlık oldu. Doğayı değiştirmeye başlayan kötülüklerin sonuçlarını da biz gecikerek yaşamaya başladık.
Sonra baktık ki buzullar eriyor. Kutup buzulları gümbür gümbür suya, okyanuslara karışıyor, eriyor, deniz yüzeyini yükseltiyor; baktık ki okyanusta bazı adalar kaybolmaya başladı...
Aaa Alpler dahil, orada da buzullar yok olmaya başladı...
Vay canına dedik, dünyada sıcaklık artışları küçük küçük tırmanıyor. 2 derece tırmanırsa dünya ve canlılar için felaket olacağı alarmlarını veriyor bilim dünyası. Tayfunlar artıyor, atmosferin dinamikleri daha güçleniyor, köyleri, kasabaları, evleri daha güçlü silip süpürüyor.
Sıcaklık dalga dalga. Bilim, “Sıcaklık hayatta kalma eşiğine yakın seyretmeye başladı” diyor. HBT’nin 279. sayısının kapağına bakıyorum: “İnsanlık ve yerküre aşırı sıcaklık dönemine girdi” diyor. Kanada’nın Vancouver sahillerinde 1 milyar deniz canlısının ölümü haber veriliyor. 2020’de aşırı sıcaklık dalgalarına dayanamayan 2 bin 500 İngilizin hayata veda ettiğini okuyorum.
Aşırılıklar daha sık olmaya başlamış tanımlamasını okurken, yeni normal hayat diyorum.
Mesele salt insan sağlığı ile ilgili olsa... İnsan yaşamı söz konusu: “İnsanoğlunun bağlı olduğu tarım, balıkçılık ve tatlı su dahil, insanların bağlı olduğu ekosistemde geniş çaplı hasarlar” oluşuyor.
İÇİLEBİLİR SU KITLIĞI...
2070’e kadar küresel buharlaşma yüzde 16 artacak. Somon balığı yasaklanıyor bazı yerlerde çünkü yüzde 90 azalma var. Kutup ve Alp bölgelerinde buzul göllerindeki denge bozukluğu başka bölgelerde sel baskılarına yol açabiliyor.
Her şey hassas, tüm yaşam ve atmosfer sistemi birbirine bağlı. Bozulma olunca sistemde zincirleme sonuçlarını yaşıyoruz.
İklim değişikliği bir tür “kriz çarpanı” etkisi yapıyor. Sel baskınları da susuzluk da bunun sonuçları.
Bugün çıkan yeni sayısının kapağında Celal Şengör, uzun vadede başka bir tehlikeye işaret ediyor ve bir zamanlar bize benzeyen, suları, okyanusları olan Venüs gezegeni bugün hepsini kaybetti ve Kızıl Gezegen’e dönüştü: 475 derece! Peki, bu nasıl oldu?
14 bin bilim insanı: “Acil önlem alınmazsa insan ırkı büyük acılar çekecek.” Onlar iyimser kesim. Pek çoğu da “iş işten geçti” görüşünde. 2080’de dünyanın işini bitirenler var.
BUNLARI NEDEN HATIRLATIYORUM?
Orman yangınları ve ülkenin kapısını çalan susuzluk ve aşırı sıcaklar, kuruyan göller, ölen flamingolar (aslında orada bizler öldük, onlar öncülerimizdi) ülkenin ne kadar hazırlıksız olduğunun kanıtları.
Hiçbir şeye hazırlıklı değil ülke. Bir gelecek planlamamız yok. İktidar 20 yıldır hiçbir hazırlık yapmadı, işi gücü rant dağıtımı, adam ve siyasetçi zenginleştirme. Dünyadaki orman yangınları bile bir işaret olmamış hiçbirine. Yoksa bugün kaybettiğimiz ormanlarımızın ve canlarımızın büyük kısmını kurtarabilirdik!
Felaketlere nasıl hazırlanacağız? Su konusunu ne yapacağız... Binaların atık sularını havza arıtma sistemleriyle kent kullanımına sunacak sistemler kurulması düşüncelerini seyrediyor yetkililer... Aman pahalı... Aman inşaatçılara, ev sahiplerine zarar vermesin... Görmüyorlar ki yarın tüm bunlar değişecek. Susuz kalacağız. Tarımda bir gelecek hazırlığı sıfır.
Bakıyorum yandaşların laflarına, bakanım acaba yanlış anlaşılır mısınız, şu konuyu bir kez daha izah eder misiniz, yalaka - korkak - gazetecilikten uzak söylemlerin bataklığında çırpınıyorlar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları