Her dilde insan düşünür, Mahir Ünal’ın sorunu
Orhan Bursalı; Tabii Mahir Ünal’ın çağdaşlıkla ilişkisi kalmadığı, aklı fikri “Ah Osmanlı vah Osmanlı”da, dünyaya ayak uyduramayıp çöken ve biten Osmanlı ve ulemasına takılı kaldığı ve kendisini onlarla özdeşleştirdiği için kendisini de yok eden bu sözleri dile getiriyor.
Dünyada binlerce dil var, 6 bini aşkın. Lehçeleri dahil, 7 bin 500... Bu dillerden bir kısmı yok oldu veya yok olma eşiğinde, çünkü o dillerin sahibi, geliştiricisi, yaşatanı, kullanıcısı etnisiteler büyük dil ve güçlerin baskısı altında eritildiler. Yani çok yönlü soykırım da yaşanıyor.. dil soykırımı bir dilin büyük bir egemen dilin altında gelişememesidir. Burada ekonomik, siyasal, küresel, emperyalist pek çok baskı neden vardır. Yani etnisitesi yaşıyor gibi, ama dilini kaybetmiş.
Dilini yitirmiş bir etnisiteden artık yaşıyor anlamı çıkar mı, tartışılır.
Çünkü dil ile “ırk” birlikte varolan ikilidir.
Her dilde insan düşünür, tartışır, fikir geliştirir..
Mesela Mahir Ünal’ın çocuğu, Afrika’da bir azınlık dil konuşan bir etnik topluma verilse, düşünmeyi de o dille öğrenir, her şeyi yapabilir. Söz konusu etnik topluluk ne kadar gelişmişse, Ünal’ın çocuğu da o kadar zengin düşünür hatta zekiyse daha fazlasını düşünür ve dünya çapında bir insan da olup çıkabilir. Babasını çok çok geride bırakır.
GELECEK VİZYONU
Kaldı ki Türkçe, en gelişmiş yaygın dillerdendir. Şüphesiz Türkiye Türkçesi var ayrıca Türkçe kökünden üretilen geniş bir dil ailesi lehçesi var.
Bir dil çok farklı alfabeler ile yazılabilir.
Hangi alfabe ile yazılacağından çok, hangi alfabe ile toplumun yaygın konuşup üretebileceği önemli olsa gerek.
Türkçenin Arap alfabesinden kurtulup Latin alfabesine geçmesi, o dönemin ve toplumun geleceğinin ihtiyaçlarına göre saptanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti çağdaşlaşma, çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmak hedefiyle kuruldu.
Çağdaş uygarlık ise Arapçayı, Arap uygarlığını çoktan geri bırakmıştı.
400 yıldır Avrupa, bilimde, sanayide, teknolojide, sanayileşmede, felsefede, siyasal düşüncede, toplum bilimlerinde, güzel sanatlarda... yepyeni bir çağa girmişti.
Dolayısıyla, ülkenin yüzü Batı’ya çağdaşlaşmaya yönelmişti.. Bu yönelmenin bir yönü de dil ve alfabe idi.
Eğer Atatürk’ün bu radikal devrimleri olmasaydı, bugün ülkemiz İslam ülkeleri arasında ayrıcalıklı yerini alamazdı.
OSMANLI NE YENİLIK ÜRETTI?
Sadece bu değil, kendi dil kaynaklarını zenginleştirme ve geliştirme, öğrenmenin kolaylığı açısından da konu önemlidir.
Arapça, emperyalist bir yayılmanın sonucu / aracı olarak Orta Asya’da yaşayan Türk topluluk ve lehçelerini değiştirmiş baskı altına almış ve ayrıca Arapça düşünmeyi dayatmıştır.
Türkçe ile düşünce üretemezmiş.
Arap alfabesiyle Osmanlı ve ulemasının hangi çağdaş düşünceyi, bilimi, felsefeyi vb. ürettiğini bir açıklasa da öğrensek.
Türkiye Cumhuriyeti’nde Türkçe ile çok büyük işler başarıldı, düşünceler üretildi, bilim, sanat, teknoloji..
HANGİ ÇAĞIN ADAMI?
Tabii Mahir Ünal’ın çağdaşlıkla ilişkisi kalmadığı, aklı fikri “Ah Osmanlı vah Osmanlı”da, dünyaya ayak uyduramayıp çöken ve biten Osmanlı ve ulemasına takılı kaldığı ve kendisini onlarla özdeşleştirdiği için kendisini de yok eden bu sözleri dile getiriyor.
Mahir Bey, hiç de mahir bir insan olmamışsınız, siyaseten de...
Cumhuriyeti ve tüm kazanımlarını temelden yıkıcı bir role bürünmüşsünüz.
Artık bu düşünme biçiminiz üzerinize yapışıp kalmıştır.
Sizden siyasetçi bile olmaz. AKP bakalım ne kadar sizi orada tutabilecek.
Ama parti yönetiminin mezhebi geniştir, herkesi, tüm yolsuzluk iddialarını da hazmettiğine göre, sizi de hazmeder. Bakmayın Ömer Çelik’in söylediklerine..
Cumhuriyeti bir reklam arası görenler de partinizden çıktı.
Ah Yunan kazandı diyenler de..
Onların devamı olarak konuştunuz sadece..
Ama zamansız...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları