İktidar yanlış hesapta, seçmeni hiçe saydı, yine kaybedecek
Orhan Bursalı; Ülke için, tüm siyasi partiler ve siyasi hayat için bir seçim tasarısı getireceklerini kimse beklemiyordu. Kimseye sormalarını ve tartışma açmalarını da... Adamların hayat kayıtlarında böyle bir şey 20 yıldır hiç görülmedi.
İktidar bir yıl çalıştıktan sonra hazırladığı yeni seçim projesini piyasaya sürdü. Belli ki tasarıyı hazırlarken tüm sonuçları hesaplamışlar, şöyle olursa biz ne kazanırız, böyle olursa onlar ne kaybeder diyerek onlarca varsayımdan işlerine gelen “en iyisi” üzerinde karar kılmışlar.
Ülke için, tüm siyasi partiler ve siyasi hayat için bir seçim tasarısı getireceklerini kimse beklemiyordu. Kimseye sormalarını ve tartışma açmalarını da... Adamların hayat kayıtlarında böyle bir şey 20 yıldır hiç görülmedi.
Aslında yaptıkları, bırakın muhalefeti, tamamen seçmen, seçmenin oyu üzerinde bir “siyasi mühendislik”.
Ona sordular mı? Hayır. Biz yaparız seçmen de göbeğini kaşıyan adamdır, kafası çalışmaz, gider oyunu bizim kurguladığımız sisteme göre oy verir, burada biz avantajlı çıkarız..
2019’DAN DERS ALMAK
Hayır, öyle değil.. Bakıyorum herkesin aklı, fikri, gözü hesap kitapta: Bu seçim sisteminde kim ne kadar oy alır?!
Tıpkı iktidarın seçim tasarısını hazırlarken yaptığı gibi.
Tüm bunlar yanlış.
Seçim sistemi projelendirilirken hesaba katılmayan en önemli unsur, bu sisteme can verecek olan oyların sahibi olan seçmen. Seçmen orada yok.
Ne demek istiyorum?
Bunu gelin 2019 yerel seçimleri ve sonuçlarıyla açıklayalım.
1 MİLYON FARK YEDİLER
31 Mart seçimi için kıyasıya bir yarış, AKP adayı olarak ortaya kurban sürülen Yıldırım’ın kazanması için iktidar tüm devlet gücünü harekete geçirmişti.
İktidar seçim öncesinde seçim güvenliğinin olmadığı iddialarına şu yanıtı veriyordu: “Türkiye seçim güvenliğini en iyi gerçekleştiren ülke.”
Büyük baskı gücüne rağmen, İstanbul halkı, yoksuluyla zenginiyle, İstanbul’u yiyip bitiren ve kentin milyarlarını iktidar yanlılarına peşkeş çeken 25 yıllık İstanbul dükalığını yıkmaya karar vermişti. Yeniden sayımlara rağmen görüldü ki İmamoğlu 13 bin oy farkla kazanmıştı.
Ama seçimi kaybedince iktidar bu sonucu “demokrasi tarihinin en büyük şaibesi” olarak nitelendirecek ve elinin altındaki Yüksek Seçim Kurulu’na 6 Mayıs’ta 7’ye karşı 4 oyla, uyduruk gerekçeyle İstanbul seçimlerini iptal ettirecekti. 23 Haziran’da seçimin yenilenmesine karar verildi.
5 Nisan’da sosyal medyada şu görüşü paylaştım: İstanbul’da seçim tekrarlansın diyorlar ya, valla destekliyorum, fark 1 milyona yakın çıkar...
23 Haziran seçimlerinde İmamoğlu, 806 bin oy farkla kazanmıştı.
SEÇMENİN VİCDANI
AKP, devlet gücüne ve çoğunluğu iktidara meyilli Yüksek Seçim Kurulu kararına rağmen seçimi yenilettirirken neyi hesap etmemişti?
Seçmenin kararını, kararlılığını, vicdanını, İstanbul’da iktidar değişikliği konusundaki ısrarını...
Bu seçim tekrarında AKP’nin en büyük gücü Cumhurbaşkanı kendini ortaya koymuştu.
Tekrarlanan seçim adeta İmamoğlu ile RTE arasında geçmişti.
Ama seçmen 806 bin oy farkıyla, usta bir siyasetçi, şapkasından tavşan çıkarır, seçimi almasını bilir, diye göklere çıkarılan AKP liderini de yenilgiye uğratmıştı, bırakın Binalı Yıldırım’ı..
YENİ TASARI DA ÇÖPE GİDER
Şimdi AKP ve ortağı, seçmeni hiçe sayarak kurguladıkları yeni seçim tasarısıyla seçimi kazanabileceklerini sanıyorlar.
Köprünün altından neler aktı neler!
Seçmen yine bunu görür ve vicdanını konuşturur.
Reel durumu dikkate almayan masa başı oy hesaplarının ve yeni tasarının hükmü yürümeyecektir.
Yeni tasarının ana hedefi, ittifakı gereksiz kılmaktır. Küçük partilerin zaten kendilerine verilecek oylarla milletvekili çıkarmaları, önceki seçim sisteminde de olanakdışıydı. Bu açıdan değişen fazla bir şey yok. Bu amaç için tek seçenek büyük partilerin listesinden aday gösterilmeleriydi. Şimdi de yine bu kural geçerli.
AKP, yeni sistemle artık oylarla CHP’ye kayan 3-5 milletvekilini geri alma hesabı içinde.
O bölgeleri, geçen beş yıl içinde zaten kaybettiler. CHP ve İYİ Parti’nin kaybedeceği değil kazanacağı yeni milletvekilleri var.
HDP’Yİ YASAKLAMAK
Bu yeni seçim sistemine katkı olarak, HDP’nin yasaklanmasını gündeme getirecekler ki ortalık iyice karışsın. Seçmen ne yapacağını bilemesin, aradan da kendileri sıyrılıp iktidara tutunsunlar.
Yine seçmenin vicdanı, iradesi, kararlılığı ile oynuyorlar.
Muhalefete düşen, bu vicdan ve kararlılığa sahip çıkmaktır.
İktidarı değiştirmeyi isteyecek seçmeni durdurmak olası değil.
Ancak seçimi erteleyebilir, ellerinin altındaki seçim yargıçlarını, seçmen iradesini sıfırlamak için kullanabilirler.
Bu ne kadar mümkün?
İktidar bir hayal kurgusu içinde.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları