İnce hesaplar: Muhalefetin şansı ilk turda mı, ikinci turda mı?
Orhan Bursalı: En önemli gelişme, muhalefetin kesin bir bloka - ittifaka dönüştüğüdür. Ve ittifak şimdi çok ciddi bir soruya yanıt arıyor: İlk turda ortak aday mı çıkarmalı, yoksa ikinci tura kalınırsa, en çok oyu alacak aday mı desteklenmeli?
İktidar blokunun, İYİ Parti - CHP hamlesi karşısında gösterdiği normal dışı davranışları, hakaretleri, aşağılamaları, işlerin, tasarladıkları seçim ortamının dışına taştığını gösteriyor. Bir panik havası var. İYİ Parti ve Akşener’i dışlama veya yokuşa sürme üzerine kurgu birden sıfırlandı. YSK eliyle “ne yapalım, bakın yasa böyle diyor” diyerek yaratmayı planladıkları “hukuki meşruiyet” çöktü.
Karşı demokratik hamle ile İYİ Parti’nin pozisyonu gerçekten güçlendi. Bu Kılıçdaroğlu - CHP yönetiminin başarısıdır.
Ciddi iki soru
Bu hamle yeni bir durum da yarattı. En önemli gelişme, muhalefetin kesin bir bloka - ittifaka dönüştüğüdür. Ve ittifak şimdi çok ciddi bir soruya yanıt arıyor: İlk turda ortak aday mı çıkarmalı, yoksa ikinci tura kalınırsa, en çok oyu alacak aday mı desteklenmeli?
Bu sorudan çok ciddi bir başka soru daha çıkıyor: İlk turda ortak bir adayın şansı mı Cumhurbaşkanı RTE’ye karşı daha fazladır, yoksa, ikinci tura kalacak muhalefet adayının şansı mı?
Bu stratejik bir soru. Yukarıdaki iki sorunun da farklı sonuçlar üretebileceğini öngörebiliriz.
Üzerinde birleşilmiş ve ilk turda AKP seçmeninin bir kısmını yanına çekebilecek tek adayla seçime girip meydan okumak, Başkanlık seçimini iktidardan alma şansını yükseltebilir. Çünkü tam bir alternatif iktidar bloku oluşmuş ve bunun ilkeleri belirlenmiş oluyor. Her şey saydam ve açık..
Soru: İlk turdaki belirgin ortak adayın mı seçmen üzerinde etkisi daha güçlü olur, yoksa ikinci tura kalacak adayın mı?
Aslında tüm bu hesaplar, iktidardan giderek memnuniyetsizliği artan seçmenin oyunu nasıl çekeriz düşüncesine ve arayışına dayanıyor.
Eğer, bu seçimlerde iktidar bloku ile muhalefet blokunun oyları yaklaşık sabitse, muhalefet açısından birinci ve ikinci tur stratejileri arasında bir fark yoktur. Bu durumda herkesin ilk turda kendi adayıyla seçimlere girmesi normal gözükebilir.
Ama ya önemli bir fark varsa? Kararlı bir ortak adayın seçmen üzerinde etkisi gerçekten fazlaysa? Ve belirlenmiş bir ortak adaya oy vermeyi tercih ederse?
Herkesin şansı blokta yüksek
Tüm muhalefet partilerinin ortak çıkarı: a) AKP iktidarından bir an önce kurtulmaksa... b) Başkanlık rejiminin önünü keserek güçlü bir parlamenter rejime dönüş ise, şüphesiz ki tam bir muhalefet bloku oluşturacaklardır ve parlamento güçlenecektir.
“Cumhur ittifakı” seçimleri kazanırsa, önümüzdeki 5 yıl boyunca tek adam rejiminin ve bugüne kadar görülen antidemokratik uygulamaların giderek daha çok Türkiye’yi sarıp sarmalayacağı açıktır. Cumhurbaşkanı’nın, OHAL’e niye karşısınız, ne zarar gördünüz, 8-10 kez daha uzatılabilir demesi, iktidarın uzun dönemli bir demirden rejimi sürdürmekte bir çekincesi olmadığını gösteriyor. Anayasanın Başkana verdiği yasal yetkilerin yetmediği, OHAL ile güçlendirilmiş bir Başkanlık Rejiminin tercih edilebileceği görülüyor. OHAL’in 10 kez daha uzatılması, 2.5 yıl daha OHAL anlamına gelir.
Siyasi partiler, kendilerine büyüme ve iktidar yolunu açacak bir demokratik siyasal ortamı tercih ederler.
Muhalefetin hepsi güçlenir
Muhalif siyasi partilerin tek tek “başkan seçilme - seçme” olasılığı yoktur, bugünkü tabloda ancak birleşik güçle başkan seçtirebilir ve kendilerine yeni demokratik kulvar açabilirler.
Saadet Partisi ancak alternatif seçeneklerde büyüyebilir ve AKP’den seçmeni çekebilir.
İYİ Parti, ancak AKP iktidarının sona ermesi durumunda, kendine gerçekten büyüme olanaklarını yaratabilir.
HDP ancak daha demokratik bir ortamda, eski politikalarını gözden geçirerek kendini yenileyebilir ve var oluşunu güçlendirebilir.
CHP’nin tek başına iktidar olma olasılığının (başkan seçilme) henüz bir rüya olarak görüldüğü bugünkü koşullarda, ancak birleşik hareket ederek, ülke ve parti için yeni demokratik ve ekonomik koşulları yaratabilir.
Not: Önceki günkü yazımda İlhan Kesici için Adalet Yürüyüşü’de katılmadığını yazmıştım. İnternette yaptığım bir saatlik araştırmada bir bilgiye rastlamamıştım. Ama gönderilen TV linklerinde Kesici’nin birkaç kez yürüyüşe katıldığı, katılamadığı zamanlarda ise Avrupa Parlamentosu’nda görevde olduğu görülüyor. Düzeltir özür dilerim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları