50 günde 50 öykü anlatmak zor, ama anlatabilmeli ve gelecek güvencesi verebilmeli.. en çok ihtiyacımız olan... Ülkenin öyle sorunları var ki, 50 değil 150 gün anlatsan bitmez...
Strateji olarak geçmişi değil geleceği gündeme taşımasını doğru buluyorum. Gelecekte buluşmalı... Geçmiş kötü deneyimlerle ve herkesin sırtındaki kötü anıların bagajlarıyla dolu.
Zaman ileriye doğru akıyor, değişerek ilerliyor her şey, o halde sırt çantalarına iyimserlik ve gelecek umudu yüklemek şart.
Kendine muhalefet
İktidar, gelecekle ilgili her şeyini tüketmiş gibi. Neyi vaat edecek? Tüm vaat edebileceği şeylerin içini boşaltan kendisi.
Demokrasinin içini boşalttı, hukukun- adaletin içini boşalttı, insan hak ve özgürlüklerinin, ifade özgürlüğünün içini boşalttı ve hepsini ceza konusu yaptı.
Ve ekonominin de içini boşalttı.
Şimdi tüm bunları şikâyet ediyor ve “iyisini” vaat ediyor!
Dünyanın en kırılgan ülkesi haline getirdikleri ülkede dolar da patlayınca ve yoksullaşınca millet, diyorlar ki bu bataklıktan da ancak biz çıkartırız ülkeyi... Sanki muhalefet iktidardaydı! İktidarın kendisine karşı muhalefet etmekten başka çaresi yok.
Ancak geçmişin çöplüklerini eşeleyerek oradan çıkartabileceğini sandığı eski püskü ve kirli silahlarla geleceğe ilerleyebileceğini düşünüyor!
Gençlik ve gelecek vurgusu
Bu vurgu önemli. Şimdiye kadar bu konular seçim meydanlarına taşınmamıştı. Ülkenin başına inşaat mühendisleri, makine mühendisleri, maliyeciler geldi. Ama hiçbiriyle ülkeye bilim gelmedi! Bir fizik öğretmeni şimdi herkese ders verir gibi! Çünkü o öğrenci yetiştirdi.
İktidarın genç nesle tek sunduğu proje “imam hatip eğitimi”. Gençliğin ve dünyanın nehrini tersine akıtmaya çalışıyor, bir imkânsızı deniyor. Ülkemizin bilim birikimini de ufalamaya çalışıyor.
İnce’nin anlattığı kişisel öyküsüne benzer, 7.5 milyon çocuk “şiddetliyoksulluk” içinde yaşıyor.
Çoğu farkında bile değil, şans nedir, eşitlik nedir, fırsat nedir, iyi eğitim nedir?.. Geleceğin ne olduğunu bile bilen yok.
İçinde bulundukları koşulları olağan, kader, hayat işte böyle.. olarak kabullenmişler. Daha doğrusu bu iktidar çocuklarımıza öyle dayatıyor.
İnce doğrudan onlara dokunabilmeli, yaşanmakta olan bu ağır Türkiye dramını su yüzüne çıkartmalı!
Krizimizin temeli
Bu iktidarın yapmadığı, Türkiye’yi bilimsel ve teknolojik altyapı olarak geleceğe taşımak..
Bizim krizimiz şu tabloda yatıyor: Türkiye ileri teknoloji alım satımında 60 milyar dolara yakın açık verdi son 4 yılda.
Toplam imalat sanayiinde düşük teknolojili üretimin payı yüzde 39.
Düşük-orta teknolojinin payı yüzde 34.
Sanayi 4.0 için, bu payların hızla düşmesi ve ileri teknolojiye dayalı üretim oranlarının artması gerekli. Bu olmadığı sürece Türkiye boyun eğer. Bu bağlamda ülkenin on binlerce bilgisayar dahil fen mühendislerine ihtiyacı şüphesiz ki var, ama onlara ülkede bu ekonomik dönüşümü gerçekleştirecek geniş iş sahaları gerekli. Yoksa tası tarağı toplayıp gidiyor hepsi...
Eski iktidarın yolu tükendi
İnce, halk üzerinde etkinliğini artırarak, ağırlaştırarak sürdürebilir.
Gençlerse, gençlere yönelik sosyal medya örgütlenmeleri bilgilendirmek amaçlı, birinci derecede önemli, ama biz henüz babadan kalma mitinglere ağırlık veriyoruz.
Sosyal medyada “miting” yapabiliyor musun?
Yol zor. Pozitif mesaj, iyimserlik, umut önemli ilgi doğuracaktır; RTE’nin partisine kattığı artı puan indiği sürece, seçimi kaybedecektir.
Başkanlık seçiminin ikinci tura kalması başarılabilirse, 8 Temmuz’daki seçim için şüphesiz “Millet İttifakı” ve iktidara gelme stratejisi yeni içerik kazanacak.
Olabilir mi, olabilir...
Olmazsa da “eski iktidar”ın gidebileceği fazla bir yolu hiç mi hiç görmüyorum.