İnsanın kökeni, nereden geldik sorusuna Nobel
Orhan Bursalı; Tek başına Nobel’i alan bilimcimiz, tüm bu çalışmaları sonucu “paleogenomik” bilim disiplinini kurmuş oldu. Yani şimdi hayatta olmayan kuzenlerimizin genlerini araştıran disiplin.
İnsanlığın en merak ettiği konuların başında kendi soyunun kökeni geliyor: Nereden geliyoruz, nasıl biz olduk, bizden önceki benzerlerimiz var mıydı, varsa onlar kimlerdi, bizlerle onlar arasında akrabalık ilişkileri neydi, peki onlar neden yok oldular, yoksa aramızda yaşayanları var mı, birbirimize ne kadar benziyoruz, onları biz mi yok ettik... Sonu gelmez sorular.
Bilim insanları bu soruları büyük ölçüde yanıtladılar. Afrika’da, Avrupa’da, Asya’da arkeolog ve eski canlı bilimcilerin yüzyıldan fazla süren “fosil avcılığı” sonucu, insanların yakın atalarının kemiklerini bulması ile ilk adımlar atılmıştı. Kafatası ve diğer iskelet kemikleriyle bugünkü insanların karşılaştırmalı çok derin çok yönlü çok disiplinli araştırmaları, farklılıkları ortaya koydu. Evet benzerlerimiz vardı, bunlar bize benziyordu adeta biz gibiydiler ama ‘homo sapiens’ten ayrıydılar.
KUZENLERİMİZİ BİZ Mİ YOK ETTİK
Çok sayıda yakın akrabamız ortaya çıkarıldı. En yakın akrabamız ise Neandertal insanıydı. Bir akrabamız daha vardı: Denisovan insanı. (Daha çok var da şimdilik konu dışı)
Neandertal insanı Afrika dışında gelişmiş, Avrupa ve Batı Asya’ya yayılmıştı. 400.000- 30.000 yılları arasında yaşadılar.
Homo sapiens, yani bizler ise Afrika’da ortaya çıktık, 300.000 yıl öncesinde.. 70.000 yıl önce Afrika’dan çıkıp Orta Doğu’ya göç etti, oradan Anadolu yollarından Avrupa’ya ve Asya’ya yayıldı. (Bugün yeryüzünü istila etmiş durumdayız.)
Yani bizler Neandertal soyuyla uzun yıllar benzer coğrafyayı demek ki ortalama 40 bin yıl paylaşmışız.
HAYATINI BUNA ADADI
Genç bir adam, İsveç kökenli Svante Pääbo daha doktora öğrencisiyken kim bu Neandertaller ve bizlerle ilişkisi nedir sorusunun peşine düştü.
Ömrünü buna harcadı denebilir.
Soyu tükenmiş Neandertallerin bulunan kemiklerinden genomunu, yani genetik yapısını çıkardı (2010). Bu on yıllar alan olağanüstü bir çalışmanın ürünüydü. Bunun için yeni analiz yöntemleri geliştirdi.
Bizlerle Neandertallerin genetik yapılarını karşılaştırdı: karışmışız, beraber olmuşuz çocuklarımız olmuş...
Bugün çeşitli coğrafyalarda yaşayan çağdaş insanların genomunda, yüzde 1-4 arası Neandertal var!
Sonra bir büyük keşif daha yaptı: Sibirya’da bir mağarada kuzenimiz Denisova insanı! 40 bin yıllık parmak kemiğinden elde edilen DNA analizi, Denisovaların Neandertal ve bizlerden farklı olduğunu gösterdi.
Denisovalarla Güneydoğu Asya’da yaşayan Homo sapiensler arasında da gen alışverişi olmuştu. Bu bölgelerdeki insanların genomunda Denisova kökeni ise yüzde 6’ya kadar varıyordu.
EN İSTİLACI TÜR BİZİZ
Nobel Ödül komitesi diyor ki: “Svante Pääbo’nun keşifleri sayesinde artık soyu tükenmiş akrabalarımızdan gelen arkaik gen dizilerinin günümüz insanının fizyolojisini etkilediğini anlıyoruz. Mesela, yüksek irtifada hayatta kalma avantajı sağlayan ve günümüz Tibetlileri arasında yaygın olan EPAS1 geni, Denisova versiyonudur. Farklı enfeksiyon türlerine karşı bağışıklık tepkimiz Neandertal genleri sayesindedir.”
Tek başına Nobel’i alan bilimcimiz, tüm bu çalışmaları sonucu “paleogenomik” bilim disiplinini kurmuş oldu. Yani şimdi hayatta olmayan kuzenlerimizin genlerini araştıran disiplin.
Neandertal ve Denisovaların neden ve nasıl yok oldukları ve homo sapiens’in nasıl ve neden yeryüzünde tek kaldığı, aralarındaki savaş ve birliktelikler apayrı bir maceradır.
Şüphesiz, akıl, beceri ve yetenek konusunda farklılıklar bizi en istilacı tür yaptı.
Homo sapiens’in nereye doğru evrildiği ve gelecek yüzyıllarda daha üstün bir türün çıkıp çıkmayacağı ise bilimin spekülatif yönünü oluşturur ve bilimkurgulara bol senaryolar sunar.
Evrimi beklemeden, bugün bilim insan genomuyla istediği gibi oynayarak yeni insan tipleri yaratmaya doğru da gidiyor! Bir yandan da yapay zekâ insanları oluşturmaya çalışıyoruz!
Ama insan soyunun macerası her şeyi yok ederek sürüyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları