İran olağanüstü bir kadın direnişi
Orhan Bursalı; İran büyük bir uygarlık, büyük bir toplum. Cesaretlerine şapka çıkartıyorum.
Seyrettiğim son video şöyleydi: İnsanlar arkadan yaklaştıkları sarıklıların sarıklarını bir parmakla öne iteliyor yere düşürüyorlar... Her sokakta ne olduğunu anlamadan hemen sarığını yerden almaya çalışan birlerce kişi. Çok iyi planlanmış bir direniş biçimi...
Kaçıncı ayında direniş? Önemli değil. Saman alevi gibi yanıp sönmeyen bir eylem. Molla cenderesine diktasına cinayetlerine karşı süreklilik kazanan bir sekülerleşme devrimi. Din devletinin ve korkunç kıskacına karşı yaygınlaşan ve sönmeyen bir özgürlük isyanı..
Mahsa Amini’nin ahlak polisi denen toplum düşmanlarınca büyük olasılıkla dövülerek öldürülmesi, toplum vicdanını ayaklandırdı. Toplumda oluşan büyük basıncı patlatan bir rol oynadı Amini. Bu devrimci mücadelenin bayrağına adını yazdırdı.
KADIN MÜCADELESİ
Bu bir kadın mücadelesidir, kadınların özgürlük mücadelesinin ateşlediği bir büyük heyecan her şeyden önce.
Mollaların zorba iktidarı İranlı kadınların baskılanması üzerine inşa edildi.
Neyin olacağı neyin olmayacağı konusunda karar verici Ayetullahlar... Nasıl yaşanacağı, nasıl yaşanmayacağı...
İslam dini tamamen erkek yobazların egemenliği altında.
Ayetullahların rejimi kadınları ikinci sınıf vatandaş derekesine düşürdü.. Türban-başörtüsü zorunluğuna uymayanları ya hapis ya kamçı cezası bekliyordu.
KAYNAYAN KAZAN
Şimdi ise İran kaynayan kazan. Ayetullahlar kurdukları rejimin sonsuza kadar böyle süreceğini sanıyorlar.
Kendi halkının yarısını, yarısından fazlasını, çoğunluğunu düşman, boyun eğdirilmesi gereken aşağılık sınıf olarak gören bir rejimin, ülkesiyle ne gibi bağlantısı olabilir. Bu ancak bir yabancı gücün ülkeyi işgal etmesine ve zorla halka boyun eğdirmesine denk gelir.
Rejimin dayandığı kadın düşmanlığı çatırdıyor. Kadınlarını karşısına alan bir rejim ayakta durabilir mi? İşte öncü İranlı kadınları yıllardır hapise tıktılar, ama bu tüm kadınların isyanına yol açtı.
Ahlak polisi bugüne kadar 3.6 milyon kadar kadını “uygunsuz kıyafet” giydikleri gerekçesiyle suçladı, uyardı, içeri attı.
BEYAZ ÇARŞAMBALAR
İran üzerine yazılara bakıyorum. Yıllardır “peçesiz yürüyüş”, “gizli özgürlüğüm”, “Beyaz Çarşambalar”, “tesettürlü erkekler”, “kameram silahım” biçiminde onlarca gizli açık protesto ve kampanyalar şeklinde sürüyordu. İran interneti telefonu sosyal medyayı kamerayı özgürlük için en çok kullanan toplumlardan biri oldu. Sansürden kaçmak için anti filtre ve vpn kullanıyor nüfusun büyük çoğunluğu.
Tabii ki Ayetullah rejimi, iç baskıya karşı gelişen bu mücadeleyi, bu tür ve baskıcı özgürlük düşmanı rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde olduğu gibi “dış düşmanların kışkırtması” olarak nitelendiriyor.
Yüzlerce İranlı öldü bugüne kadar.
Yazık. Kendi halkın ne istiyor, bir kulak ver...
Halkın iradesini ezme.
Nasıl krallık rejimi yıkıldıysa, yıllardır süren teokratik rejim de eninde sonunda yıkılır gider.
İran büyük bir uygarlık, büyük bir toplum.
Cesaretlerine şapka çıkartıyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları