İzmir trajedisi, daha önce hazırlandı ve sahneye konuldu
Orhan Bursalı: Yani binalar böyle bir zemin üzerinde normal zeminmiş gibi inşa ediliyor!
İzmir’e 70 km. kadar uzaktan vuran deprem, Bayraklı ilçesinde büyük hasarlara yol açınca Cumhurbaşkanı, “TOKİ’yi devreye sokarak yıkılan binaları yapacağız” dedi.
Hemen “bina yapmak” devreye girdi. Erdoğan ülkemizin baş inşaatçısı! Oysa Bayraklı’nın çok yönlü bir rehabilitasyona ihtiyacı var, yeni binalara değil.
Bir de TV’lerde jeologlardan çok inşaatçıların, yanlışların, hataların ve kötü zeminlerin tartışılması gerekir, çünkü fay öldürmüyor insanlarımızı, hırsızlık, yanlışlık, kötü bina, kötü malzeme, eksik ilgi, namussuzluklar, vurdumduymazlıklar ve tabii ki insanlarımızın umursamazlıkları öldürüyor...
Sonra gelsin büyük kayıplar, insani trajediler, sel gibi gözyaşları...
Bu nedenle asıl şimdi deprem etkilerinin bu açılardan tartışılması gerekir...
İki rapor: Zemin felaketi
Önümde iki üniversitenin İzmir depremini inceleyen raporları duruyor.
Rektörlüğün görevlendirmesiyle Prof. Ali Deniz ve arkadaşlarınca hazırlanan İTÜ raporunda, Bayraklı ve diğer bazı bölgelerin çökel özelliklerinin deprem ivmelerini büyüttüğü ve depremin yıkım özelliklerini artırdığı belirtilirken “Ovanın anlaşılan bu büyütme özelliğinin daha yakın faylarda oluşacak benzer bir depremde beklenmeyen sonuçları olacağı açıktır” deniyor. Daha yakın faylardan kasıt da İzmir içinden geçen ve çevresindeki fayların kırılması durumunda yaratacağı ağır tahribat.
100 metrelik alüvyon üzerinde
Gazi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin raporunda ise deprem hasar bölgesinde “kil ile şilt ve kumdan oluşan, yeraltı suyu seviyesinin yüksek olduğu, kalınlığı 80-100 m’ye ulaşan alüvyon tabakanın hâkim olduğu” vurgulanıyor.
Yani binalar böyle bir zemin üzerinde normal zeminmiş gibi inşa ediliyor! Deprem dalgaları bu zemin içinde yıkıcı etkisi artarak binaları vuruyor, bu durum “betonarme hataları ile birleştiğinde hasar kaçınılmaz” oluyor.
Rapor diyor ki: “Aşırı güvenli yapılar dışında, ‘az katlı ve orta yükseklikteki yapılar ile zamanla kat ilavesi görmüş yapılar en riskli yapı grubu... Konut olarak inşa edilmiş bir yapının kontrolsüz bir biçimde okul, dershane, yurt, hastane vb. amaçlı kullanımı’ da yapıyı dayanıksız kılmakta. Binalarda yapılan kontrolsüz tadilatlar en önemli müdahale türü ve genelde kat/katlar eklenmesi biçiminde yapılmakta. Mevcut yapı stokunun önemli bir bölümünde gerekli önlemler alınmadan 1-3 kata ulaşan kat eklemeleri görülmekte. Önceki imar afları genelde bu şekilde sonuçlanmıştır.”
Bakın: “Yüksek yeraltı su seviyesinden dolayı bölgedeki binaların hiçbirisinde bodrum inşa edilmemiş, hepsi yüzeysel temeller üzerine doğrudan oturtulmuş... Binalarda tam anlamıyla deprem yer hareketi ile birlikte doğal salınıma geçmeden... gevşek zeminden dolayı eğilme ve salınım hareketinden çok, tabandan yüksek kesme kuvvetleri nedeniyle hasarlar oluşmuştur.”
İmar afları, faciaların tuzu biberi
Rapor, hataları 4 noktada topluyor: Göçmeye ve hasara neden olan temel sorunları 4 ana başlıkta toplamak mümkündür, önem sırasına göre;
1- Beton kalitesinin yetersizliği: Ağır hasarlı/yıkılmış binaların birçoğunda beton kalitesinin herhangi bir sınıfa sokulamayacak kadar kötü olması.
2- Donatı yetersizliği: Yanal sargı donatıları çok eksik yapılmış ve aralıkları yeterli sıklıkta değildir. Yıkılmış veya ağır hasar görmüş birçoğunda etriye aralıkları çok seyrek, kolon-kiriş birleşim bölgelerinde kolon etriyeleri devam ettirilmemiş ve etriye kancaları 90 derece bükülmüş.
3- İzinsiz tadilatlar: Zemin katlarda yanlış projelendirme veya uygulama sonrası proje dışı izinsiz tadilatlar yapılarak işyeri yapılması amacıyla duvar yıkımı ve buna bağlı olarak da yumuşak kat oluşumu.
4- Bölgedeki zemin özelliklerinin dikkate alınmaması: Bölgede farklı türlerde yapısal göçmeler meydana geldi.
***
Tüm bu facia nedenleri yıllardır bilinirken, iktidarların ve tabii AKP iktidarının imar afları, halkının hayatını ve sağlığını korumakla görevli iktidarın, bunu düşüneceğine kasasına giren milyarlarla ilgilenmesi, asıl faciadır. Şüphesiz imar izinleri, eklemelere göz yummalar, topu birden Türkiye fotoğrafını oluşturuyor.
Ağla ülkem!
Bayraklı’da yıkılan yerler büyük bir kent ormanına dönüştürülmeli.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları