James Watson’ın ırkçı söylemi, yükselişi ve düşüşü
Orhan Bursalı: James Watson, insanlar arasında ayrımcılık, ırkçılık yaptı..
Geçen hafta ABD’de belki de şimdiye kadar görülmemiş çok önemli bir “bilim olayı” yaşandı. Saygın bilim kurumu Cold Spring Harbor Laboratuvarları, çok tanınmış bir bilim insanına verdiği “Emeritus Şansölye” ve “Oliver R. Grace Emeritus Profesörlüğü” unvanları ile onursal mütevelli heyeti üyeliğini iptal etti. Neden?
Önce kısa bilgi: Cold Spring Harbor Laboratuvarları kâr amacı gütmeyen özel bir kurum. Bünyesinde önemli bilim insanlarını, araştırmacıları barındırır, onları seçer alır. Kurumdaki araştırmaların merkezinde kanser, sinir bilimleri, genomiks, bitki biyolojisi ve kantitatif biyoloji vardır. Görüldüğü gibi bu konular, bilimin en önemli ve öncü araştırma alanlarıdır.
Bu kurumda Nobel ödüllü, dünyaca ünlü 90 yaşında bir bilim insanı çalışıyor: Dr. James Watson. Bu bilimciyi bilen bilir. 1953 yılında Dr. Francis Crick ile ortaklaşa DNA’nın çifte sarmal karakterinde olduğunu göstererek genetikte çığır açtılar ve 1962’de Nobel ödülü kazandılar. DNA Genetik Çağı’nı başlattıkları için de bu buluşları ve aldıkları Nobel aynı zamanda bir kilometre taşı sayılır. Watson genetik, moleküler biyoloji alanındaki uzmanlığıyla İnsan Genom Projesi’nin de paydaşlarındandı.
Crick ile birlikte yazdıkları İkili Sarmal kitabı Türkçeye çevrildi.
‘Siyahların zekâsı geri’
James Watson, insanlar arasında ayrımcılık, ırkçılık yaptı.. ABD’de, PBS kanalı Watson üzerine bir belgesel yayımladı. Orada “Siyahlar ile beyazlar arasında zekâ ve entelektüel kapasite arasında fark vardır, testler bunu kanıtlıyor” benzeri sözler sarf etti. Afrika’nın geleceğinin karanlık olduğunu söylerken de bu “zekâ geriliği”ni ileri sürdü! Siyahlar ile beyazlar arasındaki farkın da üstelik genetik olduğunu söyledi.
Aslında yıllar önce de bir kez siyah tenli olanların zekâ düzeylerinin düşük olduğunu söylemiş, tartışma yaratmış ve büyük tepki almıştı. Bu düşüncesinden vazgeçmediği görüldü. Watson 2014 yılında başka bir olayla gündeme gelmişti: Madalyasının açık artırma ile sattı (4.7 milyon dolar)!
Watson’un bilimsel hiçbir kanıta, araştırmaya dayanmayan bu sözleri, özellikle de meslektaşları ve diğer bilimciler arasında ağır eleştirilerle karşılandı. Oysa zekânın daha çok çevresel faktörler ve sağlıklı beslenmeyle ilgili bir karakter taşıdığı genel olarak kabul edilen bir olgu olmasına rağmen.
Üyesi olduğu NIH (Ulusal Sağlık Enstitüsü) direktörü Francis Collins mesela, “Bilimde bu kadar çığır açan araştırmalara imza atmış bir insanın, hiçbir bilimsel desteği olmayan bir iddiayı, üstelik acı veren bir inanç halinde ileri sürmesi hayal kırıklığı yaratıyor” dedi.
Watson bu tartışmalardan kısa bir süre sonra da bir trafik kazası geçirdi.
‘Bilim dışı, pervasız sözler’
Cold Spring Harbor Laboratuvarları da, ona verdiği unvanları geri alırken şu açıklamayı yaptı: “Bilim dışı, temelsiz, pervasız ve kişisel görüşler... Dr. Watson’ın sözleri asla kurumumuzu, heyetimizi, fakültemizi, çalışanlarını veya öğrencilerini temsil etmez ve bağlamaz. Laboratuvarımız, bilimin önyargıları destekleyecek şekilde hatalı ve kötü kullanımını kınar.”
Watson aptal değildi, ama ırkçı görüşleri demek ki köklüydü ve inanca dönüşmüştü. Ve bunları dile getirmekten kaçınmadı.
Bilimsel olmayan bir tezi savunuyordu. İlk dışlandığı yer bilim dünyası oldu, kendi ipini kendi çekti bile denebilir.
Bu aynı zamanda toplumsal - kamusal bir sorumsuzluktu.
Görüldüğü gibi bilim insanları mükemmel değiller, yanlışları savunabiliyorlar.
Bilim adına yanlışı savunmak, toplumsal ve kamusal önemli tepkilere de yol açar, kimse bu tartışmadan kendini kurtaramaz.
Bu nedenle bir ters veya aykırı düşünceyi dile getirirken, insanın kendi bilimsel kimliğini, bu kimliğe insanların verdiği önemi ve rol modelliğini de düşünmeli.
Beyinler ishal olmamalı...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları