‘Kaya sınıfı’ ülkeyi ayakta tutuyor
Orhan Bursalı; Siyasetçi ülkeyi çağdaş dünyadan, gelecekten, uygarlıktan, insan gibi yaşamaktan, ahırında besledikleriyle birlikte uzaklaştırıyor.
Zonguldak madencileri, AKUT’çular, belediyelerin kurtarma birlikleri, itfaiyeciler, AFAD’ın kurtarıcı adamları, vinççiler, iş makineleri kullanıcıları (ve uzman köpekler!), dünyadan koşup gelen özel ekipler... olmasaydı, biz ne yapardık depremde ülke olarak hiç düşündünüz mü?
“Kaya sınıfı” üzerine 2017 yılında yazmıştım, şimdi deprem nedeniyle gözlemlediğimiz kurtarıcı insanların “kaya gibi” çalışmaları, konuyu yeniden gündeme getirdi.
Ülkeyi ayakta tutan bu sınıf olmasa, bir ülkeden-milletten bahsetmek mümkün değil.
İktidarlar-siyaset, sahtekâr yüklenici, parasını vererek kullandığı mühendis ve denetçisi, belediyelerdeki çıkar yöneticileri, imar afçıları, ülkeyi batırıyor her yönüyle.
Dikkat edin, bütün bu saydıklarım, yiyor, içiyor, soyuyor, kasalarını dolduruyor, mallarına mal, mülklerine mülk katıyor.
Yaptıkları hizmetler ise rezilliğe eşdeğer, geride yaşanmaz kentler, evler, apartmanlar, mahalleler ve ölü canlar bırakıyorlar.
KAYBEDEN HEP MİLLET
Ve doğa, bir depremle bu yiyici felaket sınıfı açığa çıkartıyor. Tabii olan millete oluyor, her şeyini kaybediyor, canını, yaşamını, eşini, oğlunu, kızını, anasını, babasını...
Ve ortaya tek kurtarıcı “kaya sınıfı”, işinin ehli insanlar, kurtarma uzmanları, hemşireler, doktorlar, yardımcılar, dayanışmacı tüm millet. Hepsi emekçi ve yaptıkları büyük işe kıyasla orta sınıf altı maaş alanlar.
Dikkat edin, ülkeyi bu hale getiren yiyici sınıftan kimse orada. Ne bu duruma göz yumarak, bilerek felaketin gelişini seyreden siyasetçi, belediyeci, ne de işini en kötü şekilde yapan yüklenici, mühendisi-denetçisi...
Bu ülke, uzman bu emekçi sınıf sayesinde ayakta kalmaya çalışıyor.
İSİMLENDİREN KUBAN HOCA
Kaya sınıfı isimlendirmesi, kaybettiğimiz Doğan Kuban Hoca’ya ait (önemini zerre kaybetmemiş, şamar gibi yüzümüze çarpan seçme yazılarını her hafta Herkese Bilim Teknoloji dergisi yayımlamayı sürdürüyor). Kuban Hoca kalça kemiği kırığı nedeniyle uzun süre hastanede yatınca, önemli gözlemlerde bulunmuş ve şöyle demişti:
“Hastanelerde çalışan uzman ve uzman yardımcısı, kimisi u¨niversiteyi, kimisi liseyi bitirmiş genç uzman grubunun, Tu¨rkiye ekonomisini ve toplumun çağdaşlık du¨zeyini açıklayan davranışlarını inceleme fırsatı buldum. Bugu¨n Tu¨rkiye’de sınıfsal ortalamanın alt katmanlarını temsil eden ve kaya sınıfı diye tanımladığım bu¨yu¨k halk katları, Tu¨rkiye’yi çağdaş du¨nyaya en çok yaklaştıran gruptur...”
Siyasetçi ülkeyi çağdaş dünyadan, gelecekten, uygarlıktan, insan gibi yaşamaktan, ahırında besledikleriyle birlikte uzaklaştırıyor.
POLİTİKACI SÖYLEMLERİ DIŞINDA
Hoca sürdürüyor:
“...ailesini geçindirmek için yaşamın sağladığı bu¨tu¨n olanaklara yapışmış, gelir seviyesi alt boyutlarda, kadın erkek karışık, bekâr ve evli, yaşı 50’yi geçmeyen bir sınıftan söz ediyorum. Bu sınıf öğretim derecesi ne olursa olsun, Tu¨rkiye’nin ayakta kalmasını sağlayan sınıftır.”
“Bu grubun temel amacı, gu¨ncel yaşam koşulları içinde herhangi bir ideolojiden uzak olarak hayata sarılmak ve yaşamı geldiği gibi kabul etmektir.”
Politik ideolojileri yoktur veya tayin edici değildir, dinle ilişkileri yoktur veya belirli değildir, toplumdaki politik çatışmaların tarafı değiller, ama görüşleri var, giyim kuşamları orta sınıf gibidir...
“Kaya toplum” Cumhuriyetin yarattığı bir yapıdır... Evrimin Tu¨rk tarihindeki başarısıdır. “Kaya” sınıfı Tu¨rkiye’nin gelişmesini, çağdaşlaşma yoluna çekiyor. Onun için korkak du¨şu¨nu¨rlerin “Ne olacak bu halimiz?” demesi, Tu¨rk toplumunda gerçekte var olan bir dinamiğin yok olması anlamına gelmiyor.
Anlatabildi mi hocamız?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları