Tarih:
26.01.2017
Küreselleşme iyi mi kötü mü, kazananlar kaybedenler, ve Trump?!
Trump’ın politikası, pek çok Amerikan şirketini, ülkesinden tamamen kopartıp gerçekten de vatansız multi şirketler mi doğurtacak?! Arkasında “bir ülke” olmadan yaşayabilen şirketler dönemine mi geçeceğiz?
Bir rakam paylaşayım önce: ABD dış ticarette 760 milyar dolar açık veriyor. Önceki gün Samsun’da(*) Uğur Mumcu anmasında konuşurken, tartışmada küreselleşme konusunda şunu dedim: Küreselleşme gelişmekte olan bizim gibi ülkeler için büyük fırsatlar sundu, bundan yararlananlar var zarara uğrayanlar var. Mesela ABD zararlı...Samsun EMO Başkanı Mehmet Özdağ, toplantı sonrası, küreselleşme konusundaki sözlerin bazılarını şaşırttı dedi.
10-15 yıl önce de yazmıştım: Küreselleşme bir fırsat ve bir tehdit. Fırsatları değerlendirmeyi bilen ülkeler bundan kârlı çıkar, yoksa ütülenler arasında yerini alır. Küreselleşme, şüphesiz ki neoliberalizm ile birlikte gelişti. Dünyada uluslararası şirketlerin, finans kapitalin egemenliği zirve yaptı.
Bakın başka neler oldu:
1) Para bollaştı, trilyonlarca dolar azgınca dolaşmaya başladı. Pek çok ülke akıllı kullanabildiği ölçüde, bol ve ucuz dolardan yararlandı.
2) Üretim üsleri zengin-refah ülkelerinden emeğin ucuz olduğu ülkelere kaydı. Bu ülkeler ileri teknoloji üretimi ile karşılaştı. Yatırımlar ülkede işsizliği azalttı, milli gelirlerin gelişmesine kakıda bulundu.
3) Bu ülkeler kendi mühendislik, bilim ve teknoloji alanında bir birikime sahip olmaya başladı.
4) Üretim neden buralara kaydı? Küreselleşme dünyayı şüphesiz tek pazara dönüştürdü. Üretim büyük ölçeklerde yapılmaya başlandı. Rekabet ve yüksek kâr, maliyetin düşürülmesini dayattı. ABD’de birim maliyet mesela 10, 50, 100 ise bu ülkelerde 1’de.
Maaşlar geriledi, açık arttı
5) ABD’den üretim önemli ölçüde çekilince, maaşlar geriledi, işsizlik arttı.
6) ABD dünyanın en büyük tüketim pazarı. Ticaret hacmi (alım-alım) 3800 milyar dolar. Millet ABD’ye mal satmak ve dolar kazanmak için çırpınıyor. Bu, Amerikalıların kaliteli malı ucuza almalarına da yarıyor şüphesiz. Ama açık 760 milyar dolar.
7) Küreselleşmeden yararlı çıkanların başında Çin, Güney Kore.. İskandinav ülkeleri, tabii ki Finlandiya var!
8) Çin en kazançlı ülke. Bunu çok bilinçli ekonomik, bilimsel ve teknolojik politikalarla sağladı. Teknoloji şirketlerine büyük Çin pazarını gösterdi, ama şartlar koştu. Kendi bilimsel araştırmalarını ve ARGE’sini geliştirdi. Çin, müthiş bir “olay inceleme yeri”dir.
Kapitalist silahla vurdu
9) Ertuğrul Özkök “Maocuların başarısı”nı küreselleşmeye bağlıyor. Doğrudur. Merkezi bir kumandayı elinde tutan, ama kapitalizmi ancak kapitalizmin araçları-gereçleri ile alt edebileceğini gören bir üst-akıl! İnsanın yaratıcılığını seferber ve teşvik etmeyen hiçbir ekonomi başarıya ulaşamaz. Tabii, nasıl ve kim için ekonomi konusu ve doğa-ekonomi ilişkisi tartışmaya açıktır ve konu katman katmandır.
10) ABD ütük durumda, Çin - Kore saldırmakta. Trump işte bu durumu tersine çevirmek istemekte. Şimdi dünya ticaret kurallarını kendi lehine çevirmek için bastırıyor.
Çin ile alışverişi büyük açık veriyor: Çin’e 116.7 milyar dolar mal satıyor, ama ithalatı 484.1 milyar dolar.
İkinci büyük açığı AB ile: Alımı 430.9 mia dolar, satımı 273.9 mia dolar. Meksika ile ticareti 70 milyar açık veriyor (303.3 -235.8). Sadece Almanya ile açığı 75 milyar dolar. (Hepsi 2015 rakamları.)
Çok vatanlı şirketler mi?
İki ucu pis bir değnek: ABD mesela ucuz emekle satın aldığı nitelikli malları kendi ülkesinde üretmeye kalksa, katbekat pahalı bir üretimi göze almak zorunda. Ama bunları dünyaya satması zor olacak.
O takdirde ABD sadece kendi için mal üreten “kapalı ekonomi”ye mi geçecek!?
Komik! Trump’ın politikası, pek çok Amerikan şirketini, ülkesinden tamamen kopartıp gerçekten de vatansız multi şirketler mi doğurtacak?! Arkasında “bir ülke” olmadan yaşayabilen şirketler dönemine mi geçeceğiz?
Her bir parçası bir yerde, bu kez gerçekten çokvatanlı şirketlere doğru mu evrilecek iş?
(*) EMO, ÇYDD, Samsun Akademik Elemanlar Derneği, Türkiye Enerji Su ve Gaz İşçileri Sendikası Samsun Şubesi ve Samsun Eğitim Derneği’nin ortak davetlisi olarak...
NOT: Bir yazar, tartışmamıza maydanoz oldu: “..Kemalizme eleştirel yaklaşınca, gazetenin Kemalist yazarları başladılar ‘Atılsın, kapının önüne koyulsun’ falan demeye... Var ya... Bunlar iktidara gelseler, tetikçi Cem Küçük gibi herifleri aratmazlar.”
Ne fikir ahlakı ne tartışma adabı bunu yazdırır.. Raydan çıkmış, beden devrilmiş... Sözde, ağızlara tüketim için laf verecek. Bi cesaret, gazetende çok okunan bir temsilci-yazar neden yazdırılmıyor’u araştır önce. Bakalım nereye varacaksın, korkma!
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI