Kutuplaş(tır)ma şiddettir, şiddete çağrıdır... Çaresizliktir
Orhan Bursalı; Bu kutuplaştırma mutlaka iktidarca uygulanmaz, bir küçük siyasi lider de çeşitli konularda düşmanlıklar yaratarak yalanlarla kendisine bir kitle oluşturur.
Sağcı veya aşırı sağın her türlü rengini üstlenmiş politikacıların iktidara tırmanma aracıdır kutuplaştırma. Dünyanın her yerinde...
Kutuplaştırma, bir ulusu bölüp parçalayıp hedef aldığın bir kısmını düşman ilan etmektir. Hedef alınanlar milletin parçası değildir. Haindir, ülkeden sürülmesi gerekir, yok olması gerekir. Ya sev ya terk et der, komşu bile görmek istemez.
Rakibi ötekileştirenlere kanan beyni bağlılar, ideolojik körler, düşünme sefilleri, din tüccarlığının köleleri kin ve nefretle dolar, bunlar arasında en katil ruhluları harekete geçirir; saldırmaları, şiddete başvurmaları için bir emir ve talimat almalarına gerek kalmaz. Özellikle siyasi yapısındaki elemanlar, Kılıçdaroğlu’nda Adıyaman’da gördüğümüz gibi, saldırganlıkta başrolü hemen üstlenirler.
Arabaya bile tekme atan sefil görüntülerini seyrederiz.
YALAN RÜZGÂRI ESTİRMEK
Gerçekleri çarpıtmak, olmayanı olmuş söylenmeyeni söylenmiş gibi göstermek bu siyasetin başlıca işidir.
Bilir ki kutuplaşan kitlelerden kimse gerçeği araştırma zahmetine katılmayacaktır. Zaten “doğru”, “gerçek” nediri araştırma yeteneği veya merakı yoktur. Bağlandığı kutbun önde gelenlerinin söyledikleri kesin doğrulardır.
“Hakikat ötesi”, “gerçek ötesi” bir dünya yaratılır ve taraftarları bu dünyanın içine hapsetmek, dahası giderek daha büyük kitleyi de bu “yalan dünya”nın içine çekmek için çalışılır.
Çok daha büyük yalanlar ortaya atılarak oluşturdukları sanal dünyanın dışına kimsenin çıkmasını izin verilmek istenmez. Hapishanenin parmaklıkları daha sıklaştırılır, öyle ki içeriye ışık bile sızması engellenmeye çalışılır.
MEDYA YALAN ZİNCİRİ
Mümkün olduğu kadar geniş medya, iletişim organları ağı bu amaçla örülür. Birinden kaçarsın, diğerinin ağına yakalanırsın, onu zaplar diğeri seni bekler.
Yalanlarını etkili bir şekilde yaymak için, tüm medyasını birbirine bağlar, 10-20 kanaldan aynı anda birden yayın yaptırır. Ortalıkta gibi görünen medyayı da telefonlarla tehditlerle bu zincirin bir parçası olmaya zorlar. Özellikle seçim zamanlarında bakanlarını vb. birbiri ardına ekranlara çıkarttırır, saatlerce “hükümet icraatlarını” anlattırırsın.
Devşirdiğin, en iyi yalanları hiç utanmadan söyleyebilecek yüzsüzleri sürekli yorumcu, gazeteci, kanaatçi, araştırmacı vb. olarak her akşam ekranlarda tutarsın. Bazen “tarafsız” görüntüsünü vermek için yanlarına da muhalif gibi görünen bir kişiyi monte edersin.
KORKU VE GÜVENSİZLİK
Milletin korkuları, güvensizlikleri de kullanılır. Kendileri olmazsa, ülkenin parçalanacağı, bugün sahip olunan her şeyi yitirecekleri, bugünkü hallerine şükretmeleri, her şeyin iyi olacağı, sabretmeleri gerektiği konusunda beyinleri yıkanır. Bazı kitleler için de kötülükler kadere bağlanır, hatta muhalefete yıkılır, Allah’ın işi denir.
Ülke ve toplum lime lime edilir, önemli olan ülkenin zenginliklerini yiyip bitirmektir. Para Tanrısı hükmünü sürdürür.
Meksika’da Brezilya’da dahası halk içinde yayın cahilliğinin en çok olduğu ABD’de bu kutuplaşma işletilir, öyle ki parlamentolar, kongreler basılır, insanlar öldürülür.
Bu kutuplaştırma mutlaka iktidarca uygulanmaz, bir küçük siyasi lider de çeşitli konularda düşmanlıklar yaratarak yalanlarla kendisine bir kitle oluşturur.
***
Bu nefret söylemi, kaybetme riski ile karşı karşıya olan iktidarlarca alabildiğine çaresizlikten de körüklenir. İktidar elemanları zırvalamaya, mantıklarını kaybetmeye, normal zamanlarda yapmayacakları şeyleri yapmaya başlar.
Bunları bol bol seyrediyorsunuz şu günlerde...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları