loading
close
SON DAKİKALAR

Lenin veya Mao dedi ki... (Türkiye batmasın da kim batsın!)

Orhan Bursalı
Tarih: 10.09.2023
Kaynak: Orhan Bursalı - Cumhuriyet

Orhan Bursalı; Keşke o 3 trilyon dolar, yeni çağın, yukarıda saydığım altyapılarına akıtılsaydı, Türkiye uçuyor olacaktı. Böyle çağdışı siyasetçilerin elinde Türkiye batmasın da ne batsın?

Ülkede neler oluyor, neyle uğraşıyorsun, demeyin, aklımca çok temel bir mesele ile uğraşıyorum. İmamoğlu dünkü Cumhuriyet’teki yazısında “temel bilim” lafını geçirdi, buradan gidebilir ve yazının tümünü değerlendirebilirdim. Bu arada Ekrem Bey 7 yıldır derin bir bilim kültürünü ülkeye yaymaya çalışan haftalık Herkese Bilim Teknoloji dergisini duydu mu, evine sokuyor mu bilmiyorum. Temel bilim dedi ya, 23 yıl önceki bu yazıyı okur mu?

Bu pazar da sizi boş laf koridorlarında siyaset yapan cahil ve kör siyasetçilere yönelik “Türkiye Kalkınamaz” dizisinin 25 Mayıs 2000 tarihli 6’ncısını biraz özetleyeceğim. (Temel meselemiz!)

***

Nereden çıktı Lenin ve Mao demeyin, onları, cumhurbaşkanlığının son dönemlerinde Demirel keşfetti. Bu komünist liderlerin, kalkınmanın ve modernleşmenin temelinin enerji olduğunu belirten sözlerine gönderme yaptı. Demirel’in bu gülümseten sözleri, Marksist liderlerin bazı sözlerini, yerzaman-koşul ilişkisinden kopararak papağan gibi tekrar ettiğimiz gençlik dönemimizi anımsattı.

Enerji konusunda bu liderlerin söyledikleri, eski bir gerçektir. Demirel’in bu eski doğruyu 50 yıl sonra bize tekrar etmesinin, bugün açısından ne anlamı var? Bu konuda gelin birlikte düşünelim:

1- Türkiye hâlâ 50 yıl öncesinin doğrularıyla uğraşıyor.

2- 50 yıl öncesinin doğruları politikacılarımızın gündeminde hâlâ güncelliğini koruyor.

3- Türkiye’de, ileri ülkelerin çoktan çözdüğü 50 yıl öncesinin doğruları hâlâ gündemde olduğuna göre, kalkınmada da yaklaşık 50 yıl kadar gerideyiz.

4- Türkiye bugünün gerçeğini bilmiyor veya bugünün gerçekleriyle bilinç, biyolojik enerji, bilgi ve akıl olarak uğraşacak durumda değil.

Altyapı kavramı değişti

Enerjisiz kalkınma olmaz. Bu nedenle bütün ileri ülkeler bu çok temel altyapı sorununu çoktan çözmüşlerdir.

Ama günümüzde altyapı kavramı değişmiştir. Limanlar, su, ulaşım, enerji, haberleşme vb... Bunlar Sanayi Devrimi sonrası altyapı sorunlarıdır. Bu altyapılar rutin olarak ayakta tutulan ama durmadan geliştirilen toplumun atardamarlarıdır. Bunlar zaten ekonominin olmazsa olmaz önkoşullarıdır.

Günümüz altyapı kavramı daha çok bilimsel ve teknolojik devrimle yeni bir içerik kazandı. “Haberleşme”nin seyri değişti; iletişim, bilgi teknolojileri çağımızın en önemli yeni altyapı kavramlarının öncüleridir.

Biyoteknoloji, biyomühendislik, yine çağdaş bir altyapı kavramıdır. Biyoteknoloji ile bütün tarımsal, hayvansal üretimin çehresi değişmektedir. Eskiden tarımın makineleşmesi vb. önemliydi. İleri ülkeler bunu çoktan gerçekleştirdi. Şimdi ise bütün tarımsal üretimi yeni biyoteknolojik sürece soktular.

Biyoteknolojik süreç, genetiği de kapsıyor, sadece tarımsal üretimi değil, milyarlarca insanı ilgilendiren sağlık, ilaç üretimi vb. alanlarını da kapsıyor.

Bugünün yeni altyapı kavramı, genetiktir, insan ve hayvan genetiğidir. Genetik, ilgili ilgisiz bir dizi ekonomik sektörü derinden etkilemektedir.

Altyapı yaratıcı beyne yatırımdır

Bugünün altyapı kavramlarından en önemlisi, “bilgi toplumu”dur. Bilgiye ihtiyacı olan, bilgiye hızlı erişen, bilgiyi hızlı kullanan, bilgiyi işleyen, bilgiyi geliştiren ve çoğaltan insanların nüfusun büyük çoğunluğunu oluşturmasıdır.

Bugünün en önemli altyapısı, yaratıcı beyinlerin toplum içinde hızla çoğalmaları ve hemen her kesimde yönetici konuma gelmeleridir.

Bugünün en önemli altyapısı, bilgi, bilim, teknoloji üretimi ve bu üretimin toplumun her alanında kullanımıdır.

Bugünün dünyası bilgi ve teknoloji üreterek kullanan ve bunları satan ülkelerle, bu üretimleri tüketen ülkeler diye giderek daha çok ikiye ayrılacak ve iki kesim arasında uçurum giderek daha çok artacaktır.

Körler, bilmezler, cahiller

Dünün sanayi ülkeleri için altyapı artık bu kavramları içermektedir. Türkiye, devletin bu altyapı konusunu görmezden gelerek “serbest piyasa ekonomisinin kerameti ve sihri” ile her şeyin çözülebileceğini sanan “Çokiyiekonomibilirler”, İMF reçetelerini ve görüşlerini köşe yazısı olarak bu topluma yutturanlar, devletin çağdaş altyapı yatırımlarını planlamaya almayı “serbest piyasaya müdahale” olarak görüp çığlık atan körler, görmezler, bilmezler, bilip de söylemezler ile doludur.

Basında, devlette ve ülke yönetiminde köşelerin büyük çoğunluğunu tutmuşlardır.

İşte, bu durum ve altyapı bakışı değişmediği sürece, Türkiye kalkınamaaazzz...

***

Böyle yazmışım. Her şey kötüye gitti, beyinlerimiz başta olmak üzere. Şimdi 23 yıl öncesinin bu yazısı, 20 yıllık AKP’nin tıpkı Demirel ve öncülleri gibi düşünen, “3 trilyon doları altyapıya yatırdık” diyen AKP reisi ve “İşte şimdi artık uçacağız” diye aklı kıt taraftarlarıyla birlikte neden ve nasıl Türkiye’yi uçurumdan aşağı yuvarladıklarını ve her şeyi berbat ettiklerini çok net anlatıyor. Türkiye modern çağın üreticisi değil, satın alıcı kölecilerinden biridir.

Keşke o 3 trilyon dolar, yeni çağın, yukarıda saydığım altyapılarına akıtılsaydı, Türkiye uçuyor olacaktı.

Böyle çağdışı siyasetçilerin elinde Türkiye batmasın da ne batsın?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları