loading
close
SON DAKİKALAR

Önemli notlar.. Ve MHP’nin AKP sevdası: 2002 yılı

Orhan Bursalı
Tarih: 03.05.2016

Orhan Bursalı; Din, yasalarda asla etkili olmamalı diyenlerin oranı da yüzde 36! İyi mi kötü mü, ne dersiniz? Asla, hiçbir şekilde, dediklerine göre sağlam bir blok var.

AKP: “Pelikan Sızıntısı” başlığıyla Saray çevresindeki destekçilerin Davutoğlu’nu saf dışı bırakma-ya yönelik yayılan notlara bakı-yorum. Hemen hepsi, Davutoğlu Başbakanlık ve Parti Baş-kanlığı koltuğunu oturduktan itibaren, RTE ile farklılıklarını gözlemleyip buraya taşıdığımız ve siyasal analizini yap-tığımız konular. Okurlarım için yeni bir tarafı var mıydı bilmiyorum, ama analizlerin doğruluğunun kanıtları olarak fena sayılmazlar...
Dünkü yazıma unuttuğum şu notu da eklemeliyim: Davutoğlu’nun planlanmış bir ABD gezisi vardı. Bu gezinin RTE’nin onayını aldığını sanmayın. Davutoğlu’nun, siyasal liderlik inşasının bir parçasıydı. Nitekim gündemden düştü! Bu arada yetkilerinin 3 oya karşı 47 oyla elinden alındığını öğrenince, parti yönetiminde RTE’nin büyük hâkimiyetinin görürsünüz. RTE, Davutoğlu’nun Partiyi kontrol altına alma ve karşısına bir alternatif siyasi lider çıkma olasılığını da sıfırladı. Üstelik neredeyse sırtını sıvazlayarak, duyumlara göre “yetki devrini sen öner, önemli bir konu değil” diyerek...
Saray için en önemli çevre, kendi aile çevresidir. Tabii Binali Bey’i de aile çevresi içinde sayar mısınız, bilemem. Parti içinde sular kaynıyor. Bekleyin.

RTE’yi iktidarda tutma politikası 

MHP: Dün öğlen yemeğinde dostlarla görüşürken, MHP içinde Oktay Vural hangi yandan, sorusu üzerine tartıştık. Devlet Bahçeli için “ama RTE/AKP’ye karşı söylemlerde sert” dediler. Ben “söylemlere değil uygulamalara bakalım, eylemleri durmadan kime yarıyor bu önemli” dedim; sonra birden fark ettim ki, bugün Bahçeli’nin RTE-AKP’ye yarayan eylemli politikalarını, 2003 öncesine kadar götürebiliriz.
Bahçeli 2002’de hükümeti bozmuş ve seçimlerin yolunu açmıştı. Türkiye krizden çıkış için ağır önlemler almıştı. IMF’den 25 milyar dolar gelmiş, zamlar falan derken, Bahçeli hükümeti dağıttı. İki yıl geçse, koalisyon ortaklarının durumu farklı olacaktı.
2002 Kasım seçimlerinde yüzde 34 ile iktidarı AKP’ye teslim ettiler.
Bahçeli’nin “büyük öngörüsü” gerçekleşmiş miydi, yani bunu mu istiyordu?
MHP’yi de Meclis dışında bırakan “büyük politikası”nın iflasının hesabını MHP içinde soran olmadı. Bahçeli yoksa tamamen yanlış bir hesabın yenilgisini mi tatmıştı.
Bilemem! Kesin olan, dünyada 2002 koalisyonu gibi bir siyasi dengeyi, koalisyon ortaklarından hiç kimsenin bozmayacağı ve seçimlere gitmeyeceğiydi.
Bahçeli bunu yaptı ve iktidarı yükselen güç olan RTE/ Gül- AKP’ye teslim etti.
2002 de durum neyse, şimdiki politikalarının sonucu aynı: RTE’yi iktadarda tutmaya devam.
AKP: Duymamış olabilirsiniz. Kalkınma Bakanlığı, kıdem tazminatlarının yarı yarıya düşürülmesini önerdi. Hem işçilere ödenen tazminat hem işverenin ödediği primin yarı yarıya düşürülmesi, açıklanacak pakette kalır mı, çıkar mı?.. Bahsi müştereki açalım!
Hepsi, işverenin cebinde mümkün olduğu kadar çok para biriksin hesabı içinde. Başka türlüsü nasıl olabilirdi?

İktidar yolu açılır mı? 

CHP: Bu partimizin bayrağını rüzgârla doldurabilmesi ancak yönetimde ciddi bir değişikliğin gerçekleşmesiyle mümkün olabilir diyenler artıyor. Ben, CHP’deki yüzde 25 sınırında kalmasını, yeni CHP gibi ideolojik nedenlere bağlayanlarla fikir birliği içinde değilim, olmadım da. Bunlar parti içi iktidar mücadeleleri.
CHP iktidar karşıtı demokrasi, sosyal demokrat ve Atatürkçü kampın toplanma yeri, hele şu kamplaştırılan ülkede. Fakat durgunluğun aşılması için yeni bir yönetim rüzgârını şart görüyor gibiyim. Bu rüzgâr, bugünkü koşullarda CHP’yi iktidar yapar mı bilemiyorum ama yükseltir. CHP’yi iktidar yapacak olan, iktidar cephesindeki, politikalarındaki çökmeler ve ayrışmalar olacak. 

Tabii MHP’de, AKP’nin önlemeye çalıştığı liderlik değişimi rüzgârı da CHP’ye iktidar yolunu açabilir.

LAİKLİK - AKP, YÜZDE 36, İYİ BİR BLOK: Dünya çapında kamuoyu araştırmaları yapan PEW’in son araştırmasına ne dersiniz: Türkiye’de yasaların Kuran’a göre düzenlenmesini isteyenlerin oranı yüzde 13. Bu şeriat isteyenlere denk geliyor. Bu oran 2011’de yüzde 8, 2012’te yüzde 17’ye sıfırlamıştı..
Yüzde 8-17 arası gidip gelen bir durum. Demek ki ortalaması yüzde 12.5.
Din, yasalarda asla etkili olmamalı diyenlerin oranı da yüzde 36! İyi mi kötü mü, ne dersiniz? Asla, hiçbir şekilde, dediklerine göre sağlam bir blok var.
Bu blokun varlığı, RTE’nin laiklik anayasada kalsın, isteğinin nedenini açıklıyor olabilir mi?

Orhan Bursalı - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları