Patronun dediği oldu, ‘yalnız kurt’ 81 ilde kantar kuruyor
Orhan Bursalı; Ben iyi bir politikayla, seçmenin ikinci seçeneği daha çok tercih edeceğini düşünüyorum. (O zaman da İYİ Parti, kantarda kendini eksik ölçmüş olmayacak mı?)
Meral Hanım, 6’lı masada Kılıçdaroğlu’nun aday belirlendiği gün masadan çekilmiş ve bir kurt gibi “yalnız ve tek başına” iktidara yürüyeceğini, başbakan olacağını söyleyerek “birleşik güç” vazosunu yerle bir etmişti.
Bu köşede yayımlanan değerlendirmem şöyleydi: Meral Hanım, iktidarın devrilmesinden çok, bir beş yıl daha muhalefette kalarak büyüyeceğini hayal ediyor, CHP/Kılıçdaroğlu seçimi kaybedecek ve küçülecek İYİ Parti ise beş yıl içinde ana muhalefetin yerine geçecek ve kendine iktidar olma yolunu açacak.
Sonra baskılar sonucu olsa gerek, kırık vazo muhalefetine geri dönmek zorunda kalmıştı. (Bence bu süreç seçimin kaybedilmesinde ana motiflerden biri oldu.)
AÇIK KAPI OLUR MU OLMAZ MI?
İYİ Parti içinden farklı sesler geliyordu bir süredir ama baskın ses patronundu: 81 ilde seçime gireceğiz... Tabii, ilçeleriyle birlikte. Politikada her zaman bir açık kapı bırakılır, diye düşünürüz. Dün de TELE1’de, İYİ Parti’nin 81 ilde seçime girerek boyunun ölçüsünü almak istemesi çok doğal bir istektir demiştim. (Meral Hanım bunu kantara çıkacağız ve kaç kiloyuz bakacağız şeklinde ifade etti, ikisi aynı şey!).
Fakat yine de politika kazan kazan üzerine inşa edildiği zaman anlamlıdır, karşılıklı aday desteklemelerle kazanılacak belediyelerin varlığı inkâr edilemez. Bir açık kapı bırakacak İYİ Parti, görüşünü savunmuştum.
Bakalım Meral Hanım bu kararına sonuna kadar tutunacak mı, yoksa siyaset bakımından son derece tartışmalı kararını, sert bir pazarlık süreci sonucu gevşetecek mi; pazarlık amacı taşıyan bir karar mı, göreceğiz.
Eğer bu kararı kesinse Meral Hanım’ın 6’lı masayı terk etme politikasıyla aynıdır veya benzerdir. O zaman geri dönerek bunu uygulayamadı ama şimdi yalnız kurt politikasını deneyecek ve kantara çıkacak demektir.
Bakalım bu kararın üzerinden hangi sular akacak, zamana direnecek mi...
AKP İKTİDARINI ÇİMENTOLAR
Herkesin aklında şu var: AKP’nin İstanbul, Ankara ve Anadolu’da pek çok büyükşehri kazanmasına kapı açacak İYİ Parti.
İktidar, bu kentleri geri alırsa bu kez büyükşehirleri ve tüm mali kaynaklarını, tek adam rejimini çimentolamak için kullanacağı açık. Meclis’te çoğunluğu da alman yetmez, sana belediyeleri de veriyoruz, al tepe tepe kullan!
Zor bir süreç...
Fakat ben, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu başkanların kendi illerindeki yurttaşlarını birleştireceğini varsayıyorum.
Çünkü ikisi de başarılı oldular.
İstanbul’da 30 bine yakın farkı, İmamoğlu 860 bine yükseltti, ki on binlerce AKP seçmeni de yapılan haksızlığı ve mağduriyeti kabul etmeyerek İmamoğlu’na desteğini yükseltti.
Yerel seçimlerin böyle bir huyu var.
Konu üzerine birkaç değerlendirmemde, İmamoğlu ve Yavaş’ın partiler üstü konumlarını vurgulayarak tüm İstanbul ve Ankara halkının oyunu almak için bu kez daha büyük çerçeveli, halk için, politika izlemeleri gerektiğini yazmıştım.
Diğer partilerle yapılacak bir koalisyona değil, kendi güçlerine dayanmalılar.
‘PARTİMİN AĞIRLIĞI’ ÖNEMLİ Mİ?
Bu noktada, İYİ Parti’ye gönül vermiş seçmen de salt “Bakalım partimin ağırlığı neymiş?” düşüncesiyle mi oy kullanacak ve AKP’nin büyük kentleri kazanmasına yardımcı olabilecek partisinin kendisine sunduğu seçeneğe mi yönelecek, yoksa İmamoğlu ve Yavaş’a (ve diğer büyükşehirlerde güçlü olacak ve seçilebilecek muhalif adaylara) mı oyunu akıtacak?
Ben iyi bir politikayla, seçmenin ikinci seçeneği daha çok tercih edeceğini düşünüyorum. (O zaman da İYİ Parti, kantarda kendini eksik ölçmüş olmayacak mı?)
Ama bu politikada ısrarları sürerse İYİ Parti’nin, istese de istemese de iktidara ortaklığı konuşulacaktır.
İstanbul ve Ankara yerel seçimlerini CHP içindeki iktidar gelişmelerinden ayrı tutmakta yarar var. Biz İstanbulluyuz, Ankaralıyız, Adanalıyız, Eskişehirliyiz ve diğer büyükşehirlerdeniz...
Bizi kimin yöneteceği her şeyden çok daha önemlidir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları