Tarih:
23.03.2016
RTE’nin dilindeki ‘özgürlük’ neyin nesi?
Orhan Bursalı; Terör kıskacı içinde bir ülkede, teröre karşı mücadeleyi, özgürlükleri bastırarak yürütemezsiniz, başarı da kazanamazsınız.
Televizyondan kulağıma çalındı, günde tabir caizse beş posta konuştuğu için ne dediğinin önemi azalan Cumhurbaşkanı, “Teröre karşı savaşacağız, ama özgürlükleri de koruyacağız..” diyordu ve teminat veriyordu! Kastettiği hangi özgürlüklerdi, bilmiyorum. Dünkü özgürlüklerden ne anladığımız konusunda, bugüne kadar bir bağlantı kurabilen yok.Cumhurbaşkanı hâlâ özgürlük deyince “başörtüsü” aklına geliyor ve sık sık bundan bahsediyor. Bizler ise anayasal, yasal hak ve özgürlüklerden bahsediyoruz.
Yani hiç kullanamadığımız, hiç kullanılmasına iktidarca izin verilmeyen hak ve özgürlüklerden...
Mesela anayasanın “Basın hürdür sansür edilemez” diyen maddesinden.
Yasaların tanıdığı, fakat iktidar ve yönettiği devletin asla tanımadığı, mesela gösteri, yürüyüş yapma, düşüncelerini dile getirme-ifade etme özgürlüklerinden vb.
Yani sadece yasal hakların dışında, hiç fazlasını istemediğimiz haklardan.
‘Köşe yazarıymış, bana ne!’
Daha dün Cumhurbaşkanı ne diyordu: Köşe yazarıymış, orada düşüncelerini diye getirebilirmiş, hiç umurumda değil. Ya bizden, bizim tarafımızda, hükümet ve devletin politikalarından yanasınız ya da terör örgütünden.
Bu mu özgürlük? Terörden, kıyımlardan yana olanın canı cehenneme şüphesiz ki. Bazı küçük entel-yazar vb. çevrelerde PKK yandaşlığı çeşitli şekillerde dile geliyor olabilir. Yine de açıkça terör örgütü ve faaliyetlerine övgü, çağrı, katılım niteliği taşımadığı sürece, ifade ifadedir ve anayasal, yasal teminatlar altındadır. Teröre övgü ve çağrı zaten suçtur ve bunun savunulacak bir yönü olamaz.
‘Ya ben ya o’ tercihi dayatılamaz
Ancak hiç kimse de “ya ben ya o / ya şu ya bu” tercihi içinde bırakılamaz.
Özgürlükler “bahsi müşterek”, “geçir halkayı al parayı” oyunukumarı değildir, ya kazandın ya kaybettin olsun.
Hayat siyah beyaz kıskacı içinde sıkışmış da değildir. Böyle bir bakış, her şeyi ya ölüm ya hayat ikilemi içinde insanı hapseder ki, ikisi arasında tonla seçenek vardır.
Hayat ve özgürlükler genellikle, siyah-beyaz arasındaki upuzun süreçte seyreder. Beyazda doğarsınız, gri tonlar içinde 80 yıl yaşarsınız ve siyaha gelince ise hayat durur.
Bilmem anlatabiliyor muyum!
Özgürlük eleştirme hakkıdır
Demokrasi, insanların tüm seçenekler arasında tercih yapma ve kullanma hakkına sahip olması demektir aynı zamanda!
Kimse ülkeyi yönetenlerin ve araç olarak kullandıkları devlet güçlerinin icraat, bakış ve anlayışlarıyla fikir birliği içinde olmak zorunda değildir.
Dahası özgürlükler, siyasi iktidarı, yönettiği devletin icraatlarını, bırakın boyun eğmeyi, eleştirmeyi kapsar daha çok.
İktidar ve yönettiği devlet kurumları bir büyük güçtür.
Özgürlük, gerektiğinde bu gücün amansız şiddetine, devlet benim anlayışına, keyfi uygulamalarına karşı çıkmak; dahası anayasa ve yasaları uygulamamasını şiddetle eleştirme, hatta her türlü mahkemede dava etme hakkıdır. Dünya kamuoyu dahil!
Bunlar yoksa, o ülkede tekçi anlayış vardır.
Özgürlüklere alışık değil
Şimdi Cumhurbaşkanı, teröre karşı mücadele ederken özgürlükleri, hakları korumaktan bahsediyor.
Şüphesiz ki eğer buna inanıyorsa, bunun böyle olması gerektiğine artık kanaat getirmişse, daha önce söylediklerinin yanlışlığını kabul ediyor demektir ki bu iyi bir şeydir.
Acaba gerçekten öyle midir?
Terör kıskacı içinde bir ülkede, teröre karşı mücadeleyi, özgürlükleri bastırarak yürütemezsiniz, başarı da kazanamazsınız. Bütünleştirici olamazsınız. Zaten bugüne kadar olamadınız ve sorunların büyük kısmı da buradan kaynaklandı.
Başörtüsü ve benzeri konular dışındaki özgürlüklere iktidarınız alışık değil. Hele hele Cumhurbaşkanı hiç değil.
Bu nedenle Cumhurbaşkanı özgürlüklerden yana olacağız derken, akla, ne özgürlüğü, hangi özgürlük sorusu geliyor.
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI