Tarih:
18.01.2016
Sen öldür kötü, ben öldürsem iyi
Orhan Bursalı; Evet, günümüzde artık tüm öldürmeler için kullanabiliriz, vicdansızlık, zalimlik, katillik... Her ne taraftan gelirse gelsin... Dünyanın hali budur, kim bu hale katkıda bulunuyorsa zalimdir...
Nuray Mert 3 gün önceki yazısında, gündemdeki “aydınlar bildirisi”ne imza atıp hedef alınanlar için “kendi doğru bildiklerini hesapsız ve sadece vicdanlarının sesini dinleyerek ifade etmekten kaçınmayan insanlar” olarak tarif etti. İyi bir tarif kabul edilebilir (yazı da iyiydi). Gerisini sorgulamak bizim işimiz değil. Bizde durmadan “aydınlar” bildiri yayımlar. Aydın nedir ne değildir, tartışmanın da zamanı değil.Ben “ama” demedim bu bildiriye. Bir düşünce özgürlüğünü dile getirmektir. Bildiri ne benim için bir “iktidara karşı büyük bir cephe kuruluşu”nun mihenk taşı (pek çok insan öyle görüyor), ne başka bir şey.
İktidar ve destekçileri bütün silahlarıyla bildiricilerin üzerine yüklenirken, “ama içinde katılmadığım şeyler de vardı” gibi içerik tartışmasına hiç girmem. İktidara ve mahkemelerine “delil” sunmam. Bir bildiri yayımlamışlar, beni ilgilendiren yönü sadece ifade özgürlükleridir.
Bu konuda 100 tane bildiri yayımlanabilir! Ben de kendi adıma 101’inciyi yayımlarım!
Dersim için ne diyordunuz?
Bakıyorum, İktidarı ve “devlet”i katliamcı suçlamasına bağırıyorlar: Bu suçtur, yargılanıp içeri atılmalılar...
Düşünce namusu diye bir şey olsa, tamam onlar da böyle düşünüyor der geçerim.
Ama, bugün devlet güçlerinin PKK’lilere karşı savaşıp pek çok militanı öldürmelerini ve bu arada 200 kadar sivil insanın da savaşta kurban gitmesini, belki de yüzlerce asker ve polisin de şehit edilmesini “devlet katliamı” olarak niteleyen bildiricilere şiddetle karşı çıkanlar, dürüst değil.
Dersim olaylarında da bu kez onlar “devleti katil”likle, Kürtleri, Alevileri katletmekle suçluyorlardı.
Onlar için “fikri tutarlılık” önemli değildi.
Kendi iktidarını, liderini, parti propagandasını savunmakta “siyasi tutarlılık” önemliydi.
Dersim’deki tutumlarının nedeni
Dün Dersim olaylarını gündeme getiriyorlardı, çünkü;
a) Hem seçimlerde rakipleri CHP’nin “o dönemin aynı uzantısı” olduğunu güya göstereceklerdi...
b) Böylece CHP’deki Alevileri, Alevi Kürtlerin oylarını çekip almayı tasarlıyorlardı.
c) Ayrıca ve daha büyük çerçevede Atatürk zamanının defterini buruşturup çöpe atma operasyonlarının bir parçası olarak görüyorlardı! Bazı insan altı tipleri Atatürk’ü aşağılamak için söylemediklerini bırakmıyorlardı. Dahası, Atatürk dönemini tarihten kesip atıyor, “reklam arası” olarak nitelendiriyor ve kendilerini Osmanlı’ya yapıştırıp Cumhuriyeti kendileriyle başlatıyorlardı. Başlatmak istediklerinin, Cumhuriyet ile sıfır ilişkisi olduğunu bile bile (Bakınız başkanlık rejimi istekleri!!!).
Bunun için Dersim Dersim diyorlardı!
2023 100. Yıl üzerinden Başkanlık Rejimi kavgasının esasında bu yatıyor hâlâ!
Politik çıkar peşinde bir kafa
Diyelim ki devlet o zaman katliam yaptı. Öyleyse, bugünküne katliam diyenlere bu öfkeniz neden! Yoksa eskiden savunduklarınızın gelip yakalarınıza yapıştığını mı duyumsuyorsunuz! Kürt aynı Kürt, isyan bir benzeri, Dersim’de de “devlete silah” çekmişlerdi, şimdi de aynı şeyi yapıyorlar! Siz iktidarda olunca yaptığınız “haklı mücadele, teröristi temizlemek, devletin ve milletin bekası, üniter birlik” falan filan mı oluyor?
“Avrupa’da hiçbir devlet, kendi topraklarında böyle kurtarılmış bölgeler için silahlı mücadeleye izin verir mi” dersiniz de, Dersim’deki “katliam” başka bir amaçla mı yapıldı sorusuna susarsınız.
Senin öldürmelerin kötü, benim öldürmelerim iyi, öyle mi!
Yalancılık, politik çıkarcılık, hepinizin yakasından akıyor.
Tüm öldürmeler zalimliktir
Evet, günümüzde artık tüm öldürmeler için kullanabiliriz, vicdansızlık, zalimlik, katillik... Her ne taraftan gelirse gelsin... Dünyanın hali budur, kim bu hale katkıda bulunuyorsa zalimdir...
Ortadoğu da bu zalimlerle dolu; zavallı halklar, Irak’ta 3 milyon, Suriye’de 5 milyon yurttaş sel gibi akıp gitti ülkelerinden, çil yavrusu gibi dünyaya dağıldı.
Herkes silahını çöpe atsın, insanca bir arada yaşamanın olanaklarını, gerekirse sonsuza kadar tartışıp arayalım.
Başka çaremiz yok.
Kim var diyorsa, yeni cinayetlere, katliamlara çanak tutuyor demektir.
Orhan Bursalı - Cumhuriyet
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
DİĞER YAZILARI