‘Suriyeliler giderse ekonomi çöker’: Köle emeği sömürüsü
Orhan Bursalı; Şam yönetimine karşı düşmanlığından zerre taviz vermeyerek “katil” diyen Cumhurbaşkanı’na baktığınızda sanırsınız ki “insani durumu” öne çıkarıyor. Fakat iktidar açısından aslında durumun hiç de öyle olmadığını, AKP’nin etkin iki isminin açıklamaları ile anlıyorsunuz. ‘GİDERLERSE ÇÖKERİZ’
Büyük insanlık laflarının arkasından gelen itiraflar, dillerinin altındaki baklayı ortaya çıkardı. Kılıçdaroğlu, “Suriye’de iç savaş duracak, buradaki mültecilerin vatanlarına dönmesini sağlayacağız” dedi. Erdoğan yanıt verdi: “Biz bu ülkede iktidarda olduğumuz sürece bize sığınan Allah’ın kullarını biz katillerin kucağına atmayız. Bu kadar açık söylüyorum.”
Şam yönetimine karşı düşmanlığından zerre taviz vermeyerek “katil” diyen Cumhurbaşkanı’na baktığınızda sanırsınız ki “insani durumu” öne çıkarıyor. Fakat iktidar açısından aslında durumun hiç de öyle olmadığını, AKP’nin etkin iki isminin açıklamaları ile anlıyorsunuz.
‘GİDERLERSE ÇÖKERİZ’
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın danışmanı Yasin Aktay ve Genel Başkan Yardımcısı ve Yerel Yönetimler Başkanı Mehmet Özhaseki’nin peş peşe açıklamaları, kazın ayağının hiç de öyle olmadığını ortaya koyuyor: Her ikisi de Suriyeliler giderse ekonomi çöker diyor. Yasin Aktay’ın bir sürü laf kalabalığını atın, geride şu sözleri elinizde kalır: “Çok önemli bazı yerlerden Suriyelileri bir çekin, Suriyeliler bir gitsin ülke ekonomisi çöker..”
Özhaseki’nin de laf kalabalığını ayıklayın, elde aynı söylem kalır: “..bazı şehirlerde sanayiyi onlar ayakta tutuyorlar. Gaziantep sanayisine gidin yüz binlerce insan en ağır ve en zor işlerde çalışıyorlar. Kayseri sanayisinde de öyle. İşçi bulamıyorlar, bu adamlar çalışıyor.”
Türkiye ekonomisinin çökeceğini ileri sürecek kadar büyük lafların abartısını gerçeğe aykırılığını bir kenara koyun, aslında AKP’nin tüm meselesinin ekonomiyle ilgili olduğunu görüyorsunuz.
UCUZ İŞGÜCÜ DEPOSU
Ama Aktay ve Özhaseki’nin gerçekte ne demek istediklerini, sözlerinin ardında yatanı tercüme etmek gerekir. Ama önce şu gerçeği yazayım:
Türkiye’de resmi 3.6 milyon Suriyeli var, gerçek rakam tahmini 4 milyon civarında.
Bunların 2 milyon kadarı çalışma çağında. 930 bin Suriyeli çalışıyor.. 813 bini kayıt dışı çalıştırılıyor.. Yani sadece 117 bini kayıtlı.
Ama Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 31 Mart 2019 açıklamasında Türkiye’de çalışma izni verilen Suriyeli sayısı 31 bin 185 kişi.
Gerçek şu: Suriyeliler müthiş bir ucuz işgücü olarak kullanılıyor, asgari ücretin altında ücret alıyorlar.
Resmi raporlar diyor ki: Suriyelilerin istihdam edildiği ilk üç sektör: hazırgiyim endüstrisi, ticaret ve konaklama, diğer imalat. Çoğu uzun saatler çalışmak zorunda, Suriyeli kadınlar ise yüzde 20 daha az ve asgari ücretin yaklaşık yüzde 25’i kadar düşük ücret alıyor.
Suriyeliler, en yüksek kayıt dışı oranlarına sahip ticaret, inşaat ve imalat sektörlerinde Suriyeli işçilerin yüzde 79.1’i çalışıyor. Tekstil, giyim, deri ve ayakkabı sektörleri neredeyse üç Suriyeliden birine iş veriyor.
Tabii 127 bin 140 çocuk kayıt dışı olarak çalışıyor. Ortadadır ancak onlar hakkında sahip olunan diğer bilgiler çok azdır.
TEKSTİLİ AYAKTA TUTUYORLAR
Suriyeli mülteciler tekstil sektörünü ucuz işgücü olarak ayakta tutuyor, tekstil sanayisindeki ihracat artışının temel nedeni, bu ucuz işgücü. Bu sektörde normalde kayıt dışılık yüzde 30 gibi iken Suriyelilerle yüzde 38.5’lere varıyor. Kayıt dışılık sayesinde bazı işletmeler ayakta kalabiliyor.
AKP’lilerin söylediği de bu: Bu ucuz işgücü ve kayıt dışı çalışma olmasa, bazı şirketler ayakta kalamaz ve batar.
“Yüksek kayıt dışılık oranları, inşaat sektörünün yanı sıra yiyecek ve içecek hizmetlerinde de görülebilir. Düşük ve yarı vasıflı işlerde yüksek oranda Suriyeli çalışıyor.” Bu saptama da AKP’nin “Türklerin yapmadığı işleri yapıyorlar” söyleminin ardında yatan gerçeği dile getiriyor.
Evet, Türkler 50-75 TL’ye, evini çocuğunu geçindiremeyecek, üstelik sigortasız işlere itibar göstermiyor olabilir.
İHRACAT HEDEFLERİYLE UYUMLU
Olayın bir de ihracat tarafı var. Kayıt dışı mülteci çalıştırmak, ihracata yönelik sektörlerin dışarıda rekabet gücünü artırıyor. Tekstil, mobilya vb. sektörlerde ihracat artışları bundan.
Hükümetin en çok ilgilendiği konu budur. Kendilerine övünülecek bir hedef koydular 200 milyar dolar ihracat... Buna ulaşabilmeleri, çok ucuz işgücünün piyasada olması, ihracat mallarının fiyatlarının düşük tutularak rekabette öne çıkması sayesinde olabilir.
Bu ucuzluk, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hayat standartlarını aşağı çekiyor. Bir kısmı iş piyasasından çekiliyor. İşsizlik artıyor.
EMEK DÜŞMANLIĞI
Bir iktidar düşünün ki ekonomide varlığını üç beş kuruşa ve kayıt dışı çalışacak mültecilere bağlamış. Kayıt dışılığın, sigortasızlığın artmasını teşvik ediyor.
İktidar, elinden gelse neredeyse çalışanların büyük çoğunluğunu kayıt dışına geçirecek. Tabii bunun hayat standardının, sigorta gelirlerinin vb. düşmesine olan olumsuz etkileri umurunda değil.
Yoksulluğun, gelir eşitsizliğinin hızla artması umurlarında değil.
Patronların yüksek kârları, dışsatımlar ve içeriye girecek birkaç milyar dolar daha çok ihracat girdisi önemli.
Yok insanlıkmış, Suriyelileri katile teslim mi edelimmiş, bize sığınanları korumak zorundaymışız..
Bütün bunların ardında, mültecileri emek piyasasının en ucuz köleleri yapmak programı yatıyor.
Ve Türkiye ekonomisinin ana yapısı da ağırlık olarak ileri ve yüksek teknolojiye dayanan bir üretim değil, ucuz ve yoğun emeğe dayalı olarak kalmayı sürdürüyor.
Yazık emeğe, çalışana, mülteci kölelere...
Yazıdaki veriler, şu linklerden alınmıştır:
www.ilo.org/ankara/publications/WCMS738684/lang--tr/index.htm
https://tr.euronews.com/2019/08/05/chp-raporu-1-milyon-suriyeli-kayit-dişi-calisiyor-200-bini-cocuk
https://multaciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları