Tam bir yıldız bilim insanı
Orhan Bursalı; Bilge Hanım’ı MIT’deki laboratuvarında tanıdım. Sonra haberleştik. Heyecanla anlatırken o sırada bilim ödülünü almak için de hazırlıklar yapıyormuş meğer. Başarıları sürsün.
Temel bilimcilere hayranım. Bilimin yükselmesini onlara borçluyuz. Aziz Sancar hiçbir beklentiye kapılmadan, sadece merak ettiği sorunu anlamak ve çözmek için araştırdı. Şüphesiz, araştırdığı doğanın, canlıların bir sırrıydı. Nasıl oluyor? Nasıl çalışıyor? Acabalarla, belkilerle ve sorularla dolu bir araştırma macerası, inadın, sabrın, sebatın sonucu olarak da anlamanın keyfini yaşatır bilimciye. Müthiş bir tatmin! Belki ödül de getirir, alkışlar da... Sancar “Ödül alacağım diye araştırma yapılmaz” der öğrencilerine!
Bilge Yıldız da bu bilimcilerden biri. Koç’un Bilim Ödülü’nü aldığı törende yaptığı konuşmasına şu sözlerle başlıyor: “Bilim insanı hiçbir zaman bir ödül veya madalya kazanmak için çalışmaz, biz bilimimizi merakımızı tatmin ettiği için, bizi mutlu ettiği için ve bu şekilde topluma katkıda bulunduğumuz için yaparız.. Fakat ödüller bizi daha iyiyi yapmaya teşvik eder..”
Şimdi bakın: Uğraştığı alan yerkürenin temel bir sorunu: Temiz enerji! Enerjinin yerküreyi yaşanmaz hale getirmeden daha verimli nasıl kullanılacağı konusunda, enerji tasarruflu yeni malzemeler, cihazlar ve makineler üretme üzerindeki temel bilimsel çalışmalarını dinledik. Keşfettiği yeni malzemeler kullanılmaya başlanmış bile.
Fakat, heyecan verici ikinci araştırma konusundan örnek vereceğim.
BEYİN GİBİ MAKİNELER
Bugün özellikle bilgi işlem, yapay zekâ, internet, dijitalize dünyanın kullandığı tüm ortam, muazzam elektrik harcıyor.
Öyle ki “Örneğin bir yapay zekâ modelini eğitmek için harcanan enerji, 5 arabanın 10 yıllık karbondioksit emisyonu ile eşdeğer. Şimdilerde her yerde insanla sohbet eden diyalog kuran bir üst düzey teknoloji olan yapay zekâ “ChatGPT” fırtınası esiyor. Ama bedeli de var. GPT’nin eğitimi için sarf edilen karbon ayak izi, Ay’a arabayla gidip dönmekle eşdeğer.
Ve bir örnek veriyor: “2045 yılına varmadan, bilgi işlemin enerji ihtiyacı dünyanın enerji üretim kapasitesine eşdeğer olacak.”
Hiç düşünür müydük bu tehlikeyi? O zaman “Yapay zekâ yeteneklerini geliştirmek için enerji açısından verimli yeni araçlar, makineler” için araştırmaya başlıyor.
Çıkış noktası canlı beyni. Beyin “En verimli bilgi işlemci” diyor. İnsan biyolojik makinesi, insan yapımı makinelerle kıyasladığımızda belki de binde bir, milyonda bir daha az enerji kullanıyor.
Acaba elektro kimyasal yöntemlerle (kendi araştırma alanı!) tıpkı beynimiz gibi çok az enerji kullanan cihazlar yapabilir miyiz?
BÜYÜK BİR MEYDAN OKUMA!
İmkânsız gibi geliyor ama bu itiraz temel bilimciyi bu işe soyunmaktan alıkoymuyor! Öyle bir cihaz yapacaksınız ki aslında bir elektro kimyasal süreç olan beyin gibi çalışacak! Beynimizdeki bağlantı noktaları olan snapslar, birer elektro kimyasal makinedir ve en az enerji ile çalışır.. Beyinlerimiz gibi çalışan ve enerji tasarruflu makineler yapabilir miyiz?!
Sinirbilimcilerle birlikte çalışmaya başlıyorlar. Soru şu: Beyinde öğrenme nasıl gerçekleşiyor? Neden bu soru? Çünkü beynin temel faaliyeti öğrenmeye ilişkin. Kuşlar mesela şarkı söylemeyi nasıl öğreniyor? Bunu anlatıyor bize Yıldız.
Yapay zekâ alanında kullanılan modellerin hiçbiri beynin nasıl çalıştığı üzerine kurulu değil. Diyor ki: “Amacımız, nörobilimcilerin bulduğu öğrenme modellerini, enerji verimli ve biyo-gerçekçi devreler için kullanmak.”
PEKİ ELİMİZE NE GEÇER?
Diyor ki: “Gözlemlerimize dayanan birçok sorumuz var.. Bir fikir üretir ve onu test etmek için çok çalışırız. Uzun ve zor saatler, kan ve terden sonra elinize ne geçer? Belki yeni bir keşif. Ama daha pek çok yeni soru, işte bunlar bizi heyecanlandırmaya devam eder. Çevremizin nasıl çalıştığını öğrenme süreci o kadar tatmin edici ki bu süreçte mutlu bir şekilde kan ve ter döküyorsunuz ve baştan sona bir çocuk gibi çok mutlusunuz, üzerinde çalışmak istediğim konunu zor olup olmadığı aklımdan bile geçmez. Tek istediğim bu problem üzerinde çalışmak, ve yeni bilgiler ortaya çıkarmaktır.”
Bilge Hanım’ı MIT’deki laboratuvarında tanıdım. Sonra haberleştik. Heyecanla anlatırken o sırada bilim ödülünü almak için de hazırlıklar yapıyormuş meğer. Başarıları sürsün.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları