Tan İnce, bir büyük başarı öyküsü
Orhan Bursalı: Her başarılı bilim insanının hayatında, başka başarılı bilim insanları vardır.
Kendisini “icatçı” bilim insanı olarak görüyor. Bilimsel çalışmalarında “kesinliklerden” yana. Yapacağı işlerin bilim dünyasında farklı görüşlere ve tartışmalara yol açmasından hazzetmez. Bu nedenle bir “mühendis kafasına” sahip. İcatçılık, buradan, kesinlikten geliyor. Şüphesiz ki bir bilim insanı, ama özel.
Bir yöntem geliştirici daha çok. Yani bilim insanlarının, tabii burada tıbbın çeşitli dallarında laboratuvar araştırmaları yapanların işlerini kolaylaştıracak, araştırma ve buluşlarını hızlandıracak yöntemden bahsediyoruz.
Kendisi, öncelikle sıvı geliştirici!
Bu da ne demeyin. Mesela elinizde çeşitli, diyelim ki kanser ve kök hücreleri var. Onları laboratuvar ortamında geliştirmek, büyütmek, uzun süre incelemek istiyorsunuz. Fakat Lab’da tutuldukları sıvı içinde fazla yaşayamıyorlar. Araştırmalarınızı derinleştiremiyorsunuz, hay Allah diyerek lanet okuyorsunuz.
İşte o noktada imdadınıza Tan İnce yetişiyor.
Acaba neden bu besi sıvıları hücreleri uzun süre yaşatamıyor, diye soruyor. Soru basit, ama yanıtı yok. Veya kimse sormamış veya sormuş ama kafa yormamış.
Tan İnce, bakıyor, kullanılan sıvılar 1960’lerden kalma, içlerinde en çok 50 tane hücre besleyici canlı var. Demek ki bu maddeler yetersiz, eksikleri gideriyor, besleyici madde sayısı 85’e çıkarıyor.
Sonra size dönüp diyor ki al şimdi tepe tepe aylarca çalış hücrelerinin üzerinde..
Kanserin şifresini çözmek
Tabii tam böyle olmadı! Kendi amaçlarından biri kanser şifresini çözebilmek için gerekli teknolojik modelleri geliştirmekti. MIT’de çalışırken kanser hücresini normal bir hücreden genetik yöntemler kullanarak imal etti ve üretti. “Bu işi yapabilmek için her şeyden önce normal hücreleri laboratuvar ortamında yaşatmak gerekiyordu” diyor.
“Bu amaçla bir sıvı icat ettim, 2000’li yılların başlarında o sıvıyla normal insan hücrelerini laboratuvarda aylarca yaşatmayı başardık. Bu da bize normal bir hücrenin içine değişik genler ekleyip kanser kök hücresi oluşturma olanağı verdi. Bu bir mühendislik yaklaşımıydı.”
Bu sıvılar Tan İnce adını taşıyor şimdi. 15 ülkede 100’e yakın laboratuvar serumsuz hücre büyüten bu sıvıyı kullanıyor. Üstelik patentlenmiş.
Aldığı ilk patenti de Amerikan kurumlarının başına vura vura kabul ettirme öyküsü var ki ayrı bir konu. Tan İnce ile yaptığım uzun söyleşinin tamamını, haftalık Herkese Bilim Teknoloji dergisinin (HBT) şimdi piyasada olan sayısında lütfen okuyun.
Kim bu adam?
Hacettepe’de tıp okudu, sonra Eczacılık doktorası yaptı, ama gördü ki patoloji yapmadan hiçbir şeyi anlamlandıramayacak, patolojiye yöneldi, patoloji asistanlığı ile klinisyen oldu, bu arada da “kanser moleküler biyolojisini de eklemezsem bunların tamamen bütünleşemeyeceğini gördüm.”
Şimdi New York’da Methodist Hastanesi’nin Patoloji Bölüm Başkanlığı’na getirildi!
Patoloji hayatının dönüm noktasında; hücreleri büyütüp onlara sadece mikroskopta baktığında, hücreler sağlıklı mı, sağlıksız mı anlayabiliyor. Bu nedenle icat ettiği sıvıya yeni bir besi maddesi ekleyip hücreleri içine koyduğunda, öğlenden sonra hücre yaşayacak mı, ölecek mi görüyor.
MIT’de işe başladığında, bakmış ki meme kanseri üzerine yaptıkları araştırmalar için yanlış hücre büyütüyorlar, bunlar meme değil deri hücresi diyor, kendisine daha iyisini biliyorsan sen yap diyorlar!
İyi bilim insanı seç!
Her başarılı bilim insanının hayatında, başka başarılı bilim insanları vardır.
Zaten Hacettepe’den ABD’ye giderken bir hocası ona “proje seçme, iyi bilim insanı seç” demiş, o yoldan ilerlemiş.
Şimdi, kanser kök hücrelerini yaşatacak çalışmalar yapıyor. Çeşitli kanser türlerine özgün hücreler için ayrı ayrı sıvılar tasarlıyor. Bunlardan bir grup için denediği sıvı başarılı sonuçlar verdi.
Diyor ki: “Kanserin kök hücresi, normal kök hücresi gibidir. Kanı nasıl kan kök hücresi yapıyorsa, kanseri de kanser kök hücresi ayakta tutuyor. Kansere karşı kullanılan ilaçlar, kanserin genelini hedeflediği, kanser kök hücrelerini pek hedeflemediği için kanser kesin şekilde iyileştirilemiyor, bir süre sonra tekrarlıyor, bu ilaçlarla kökü kurutulamıyor.”
Amacı tıbbı bu sarmaldan kurtarmak!
***
İnce’nin çok sayıda patenti, 62 makalesi ve 12 bin civarında da referansı var.
MIT’ye girişi bile bir büyük öykü! Tamamı HBT’de!
Ha unutmadan, Tan’ın anası usta çevirmenimiz Ülker İnce, babası da Özdemir İnce!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları