Türkiye üstün nitelikli bilimsel araştırmalarda geriledi
Orhan Bursalı: Bizim payımız son bir yılda 73’ten 64’e düşmüş ve dünyada 39. sırada kalmışız.
Bilim dünyasının, araştırmacıların ah orada makalelerim yayımlansa diye kalbinin attığı, önde gelen mesleki ve nitelikli dergilerinden Nature, 5 yıldır bir indeks yayımlıyor. Bilim dünyasının en itibarlı 82 bilim dergisinde bir yıl boyunca yayımlanan yüksek nitelikli bilimsel araştırmalar, ülkelere, yazarlara ve konulara göre sınıflandırılıyor ve dünya biliminin nitelikli net bir fotoğrafı çekiliyor.
Hazırlanan tablolarda, çeşitli bilim disiplinlerinde en iyi 50’şer araştırma kurumun isimlerini gördüğümüz gibi, aynı zamanda 2015 yılından bu yana “yükselen yıldızlar” başlığı altında ve bilimsel araştırmalarda çok iyi bir büyüme hızı yakalamış bilim kurumlarını da listeliyor.
Herkese Bilim Teknoloji dergisinde geçen yıl bu listeler ve raporlar yer almıştı ve Türkiye’nin konumu da değerlendirilmişti.
Yeni yayımlanan 2020 Index’inde Türkiye’nin durumu nedir, önceki yıla göre ilerleme mi, gerileme mi var diye Prof. Dr. Ercan Alp’ten bir değerlendirme rica ettim. “Aslında sonucu biliyordum, hiç bakmasaydım daha iyi olacaktı” diye üzüntülü bir şikâyette bulunarak kısa bir Türkiye değerlendirmesi yaptı...
Çok daha geniş bir küresel değerlendirmeyi HBT için hazırlamaya başladığını belirterek ülkemiz için kısa bilgi notunu öncelikle burada paylaşıyorum. Bakıyorum, Türkiye adresli kurum ve araştırmacı sayısı 343, çok yazarlı ve uluslu makalede yer almış. Bu makaleler ülke ve kurumların oranına göre sınıflandırıldığında, payımıza düşen makale sayısı 67.
Yayında düşüş
Bizim payımız son bir yılda 73’ten 64’e düşmüş ve dünyada 39. sırada kalmışız. Suudi Arabistan 135, İran 112, Yunanistan 85 bilimsel makale payı ile önümüzde yer almışlar. Biz son 12 ayda yüzde 14.5’lik bir gerileme göstermişiz.
Türkiye’deki ilk 5 üniversiteyi toplasanız bile, dünya üniversiteleri sıralamasında ilk 400’e giremiyorlar. En iyi durumda olan Bilkent ve İTÜ’nün bile dünyada ilk 500’e girebilmek için mevcut yayın sayılarını 6-7 kez artırmaları gerekli.
İlk 10 üniversitemiz
İlk 10 üniversitemiz İlk 10 üniversitenin toplam yayın sayısı (ilk rakamlar) ve üniversitenin makaledeki gerçek payı ikinci sütun
1 |
Bilkent |
25 |
12.08 |
2 |
İTÜ |
87 |
11.20 |
3 |
Koç Üni. |
23 |
5.31 |
4 |
Boğaziçi Üni. |
130 |
4.67 |
5 |
ODTÜ |
83 |
3.18 |
6 |
Gebze Teknik Üni. |
6 |
2.28 |
7 |
İzmir Yüksek Teknoloji Üni. |
36 |
2.08 |
8 |
Sabancı Üni. |
8 |
1.74 |
9 |
Abant İzzet Baysal Üni. |
3 |
1.42 |
10 |
Ege Üni. |
7 |
1.30 |
Gördüğünüz gibi Bilkent’in yayınlarının yarısı kendisine aitken, İTÜ’de bu oran yüzde 12, Koç için yüzde 23, Boğaziçi için ise yüzde 3 civarında. Yani eğer Türkiye’den bir üniversite ilk 500’e girecekse, buna en yakın aday Bilkent, ama yayın sayısını 12’den 34’e çıkarması gerekli.
Diğer dünya üniversitelerine göre 3 misli artışın kısa sürede imkânsız olduğu aşikâr. Belki 5-10 yıl gerekli, o da yeterli yatırım yapılırsa. Buradan kastettiğim 10 yıl boyunca, her sene 300 milyon dolar civarında bir yatırım. Bu yatırımlar sadece ilk 5 üniversite için değil, tüm araştırma altyapısını yaratmak için gerekli.
Peki COVID-19’da durum ne?
Covid-19’a gelince durum daha da vahimleşiyor:
20 Haziran itibarıyla “peer-reviewed” yani hakemli dergilerde çıkan toplam makale sayısı 30 bin 311. Türkiye’den basılmış olan makale sayısı 3-5 civarında. Yani binde bir. Yani ayda 5 bin “peer-reviewed” makalenin basıldığı bir ortamda bile varlık göstermedik.
“Klinik araştırmalar” sayısı dünyada 2 bin 800’ü geçmiş. Türkiye’de birkaç tane klinik çalışmaları olmasına rağmen, bunların kaçı dünya ile bağlantılı bilmiyorum.
Bütün bunlar ne anlama geliyor: Hepimizin bildiği, ancak kabul etmekten üzüntü ve utanç duyduğu bir durumla karşı karşıyayız. Geride olduğumuzu biliyoruz, ancak ileriye doğru ümitle bakamıyoruz. En fenası da bu olsa gerek.
***
Daha çok fırın ekmek yiyeceğimiz açık.
Neden böylenin yorumu başka bir yazı konusu...
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları