Üç olay ve AKP’nin demokrasi ile ilişkisi var mı sorusu
Orhan Bursalı; Tamamen ve kesinlikle ifade özgürlüğü içinde olan üç açıklama için ise 81 ilde suç duyurusu için talimatı veriliyor.
Ortalık yıkılıyor, demokrasi reformu, insan hakları reformu geliyor diye. Cumhurbaşkanı haftada bir iki kez bunun müjdesini veriyor, adeta davul çalıyor herkes duysun diye..
Ama öte yandan da tamamen ve kesinlikle ifade özgürlüğü içinde olan üç açıklama için ise 81 ilde suç duyurusu için talimatı veriliyor.
TÜRBANLI HÂKİM, KALKSIN KONUŞSUN
Bir insan türban takan bir yargıcın kendisi hakkında doğru karar verip vermeyeceği konusunda şüphe duyduğunu açıklayamaz mı? Fikri Sağlar’ın bu açıklamasını yapmam. Zaten adalet mekanizmasının baskılandığı, güdülendiği, yönlendirildiği bir ortamda, böyle bir varsayımı dile getirmeyi abesle uğraşmak görürüm. Ülkenin sorunları dibe vurmuşken...
Ama bu tamamen bir ifade özgürlüğü konusudur, yerli de olsa yersiz de olsa.. Türbanın AKP’nin mağduriyet meselesi olmaktan çıktığı, artık istismar edemediği, tam tersine türbanlı bir CHP’liyi vitrin süsü olarak nitelendirmeye yöneldiği bir ortamda...
Diyeceksiniz ki Sağlar CHP’yi temsil mi ediyor. İktidar ve destekçileri için böyle bir durumun önemi mi var? Zavallı şakşakçılar şüphesiz ki üzerine atlayacaklar, ayaklarının altına alacaklar, çiğneyecekler de çiğneyecekler..
İsterim ki başını örten bir yargıç çıksın ve açıklama yapsın ve olay kapansın. Ayrıca bu varsayımın, ancak somut bir olay üzerinden değerlendirildiği zaman bir anlamı ve değeri vardır... Gerisi artık boş laf.
Yasada da asla bir suç karşılığı yoktur ama koparılan kıyamete ve açılacak davaya bakın! Olay, AKP’nin özünde demokrasiyle ilişkisi olmayan bir siyasal yapı gerçeğini karşımıza çıkarır. Sağlar, bunu amaçladıysa, eh bunu 50 bin olay bugüne kadar kanıtladı zaten.
TARİHİ TARTIŞMAK YASAK
İkinci olay eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile ilgili. Yeni kitabı hayırlı olsun. Başbuğ, Güç Odaklarının Mücadelesi başlığı altında Osmanlı dahil bir kitap dizisi yazmakta. Serinin son kitabı, Türkiye Cumhuriyeti’nde 1961 - 1980 Güç Odaklarının Mücadelesi.
Arkadaşımız İpek Özbey, Başbuğ ile iyi bir röportaj yaptı. Ve manşete de “Menderes erken seçim tarihini açıklasaydı 27 Mayıs önlenebilirdi” sözü çıkarıldı.
Kıyamet koparıldı yine, vay darbe çağrısı mı yapıyorsun diye. Bunu söyleyenler de iktidarı paylaştıkları FETÖ’ye devletin ve ordunun yollarını otoban gibi açan ve onların darbe yapabilecek bir güce ulaşmasına hizmet eden ve bu açıdan da ülkeye en kanlı darbeyi yaşatan iktidar ve mensupları!
“Sen bu manşeti atarak, söyleyerek bugün iktidara demek istiyorsun ki hemen seçime git, darbe olur!”.. Diyeceğim sadece, siz iyice kafayı yediniz. Yahu tartışılan bir tarih! Utanmasalar şunu diyecekler: Başbuğ bu kitabı tam da bugüne mesaj vermek için özellikle yazdı ve yayımladı, bu cümleyi de bu maksatla koydu.. Çüşünüz!
Habertürk’ten yazar arkadaşımız ve başarılı programcı Kübra Par konuyu ele aldığı yazısında, manşetle ilgili, bu başlığın Başbuğ’u zor durumda bırakacağı belliyken “Burada iyi niyeti sorgulanacak biri varsa Cumhuriyet’teki meslektaşlarımızdır” diye yorumda bulunabiliyor. Ayıplıyorum.
Sordum, aldığım yanıt: Başbuğ hazırlanan sayfanın başlığını biliyordu ve bir itirazda bulunmadı. Çünkü kimsenin gazetecilikten başka bir düşüncesi yok. Ayrıca bu cümle Başbuğ’un kitabında, dahası arka sayfadaki tanıtımda da var! Yine çok başarılı bilim programları yapan ve yakaladığımda merakla izlediğim Fatih Altaylı da konuyu tartıştığı programda, muhabir arkadaşımızın işgüzarlığına konuyu bilerek tetiklediğine yordu... Gazeteciliği ve meslektaşlarımızı, ifade özgürlüklerini koruyalım.
Ama mesele şu: İktidara göre Menderes erken seçim tarihini açıklasaydı 27 Mayıs önlenebilirdi demek suç. Rezaletin daniskasını görüyor musunuz!
GÖZDEN KAÇIRAMAZSINIZ
Üçüncü konu Can Ataklı, bu iktidarı yıkabilecek olasılıklar arasına soktuğu olağanüstü hallerden biri olarak “askeri darbeyi” mümkün görmediğini belirtiyor.
Der miyim, hayır. Mümkün görülmeyen ve ülkenin de çok hassas olduğu askeri darbeyi bu kadar güncel bir olasılık olarak gündeme getirir miyim, hayır. Fakat tamamen bir ifade özgürlüğü, Can, zaten böyle bir olasılık da yok diyor ama bunu iktidar “keşke olsaydı” demek istedi, olarak yorumlama yoluna gitti tabii.. Ve dava açılıyor.
Tüm mesele iktidar için, kamuoyunu nasıl boş şeylerle tartıştırırım, davalar açarak büyütürüm, günlerce yayın yaptırırım, ekranlarda boş boş tartıştırırım ve yüzde 35’e varan enflasyonu, memur ve emekliye yüzde 7 zammı, ekonomik bataklığı, büyük başarısızlığı halkın gözünden kaçırırım...
Kaçıramazsınız, halk bunu yaşıyor.. Hayal kurmayın!
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları