Orhan Bursalı; Saray ve esas bakanı, “ne yaptın böyle, 20 yılda ülkeyi nasıl çökerttiğimizin öyküsünü anlatmışsın orada, biz büyük Türkiye tablosu çizelim, sen ise..” diyerek kırdığı potun faturasını keserler mi bilmiyorum.
“Tarım tarım diye tutturdunuz, meraymış kökmüş vb. aman diye bağırıp çağırıyorsunuz.. verelim sanayiye...” şeklinde özetleyebileceğimiz ve tonla yanlış bilgi üzerine düşüncesini kurgulayan Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, “şu anda endüstrisi zayıf ülke grubundayız, adam başı milli gelir 8.500 dolar” dedi.
Saray ve esas bakanı, “ne yaptın böyle, 20 yılda ülkeyi nasıl çökerttiğimizin öyküsünü anlatmışsın orada, biz büyük Türkiye tablosu çizelim, sen ise..” diyerek kırdığı potun faturasını keserler mi bilmiyorum.
Ama Hasan Bey’in açtığı, iktidarın kapağını sıkıca kapadığı bir Pandora Kutusu’dur. Kutunun içine şöyle bir bakmamıza yeniden vesile olduğu için teşekkür borçluyuz.. (Aslında kutunun içi bizler için hep açıktı!)
Bu kez şunu soralım: Acaba sanayimizi nasıl olup da baskılayıp “endüstrisi zayıf ülkeler grubu” içinde tuttunuz ülkeyi 20 yıldır?!
Türkiye’nin esas meselesinin teknolojik bakımdan gelişmemiş ve yüksek katma değer üretemeyen sanayi yapısı... bilime teknolojiye yapılamayan yatırımlar... teknoloji ve hammadde bakımından kronik dışa bağımlılık... tasarruf edemeyen - kazancını hemen tüketime harcayan bir ülke yapısı... ihtiyacı olan sermayeyi sürekli dışarıdan borçla edinmeye çalışan bir siyasi iktidar anlayışı.. olduğu on yıllardan bilinirken gösterilmiş ve kabul edilmişken...
20 yıl iktidarda kal, dışarıdan para bitince, döviz suyunu çekince “Vay biz yerli ve milli olmalıyız başka çaremiz yok” de... Gerçeği yeni gördüler! Bu ülkeye trilyonlar seller sular gibi har vurup harman savurduktan sonra...
Geçmiş olsun... hem Saray ve başkanlık iktidarına ve adamlarına.. Hem de ülkeye yazıklar oldu..
Bakan yardımcısı Hasan Bey’in itirafı çerçevesinde yine dün tarımla bizi kıyasladığım küçücük Hollanda örneğinde bu kez teknoloji açısından sanayiyi kıyaslayalım.
Gelişmiş bilim ve teknolojinin üretici altyapısını ülkede gerçekleştiremediniz. GSYH içinde Ar-Ge payını yüzde 1’de tuttunuz. Üniversiteleri bilim ve teknoloji üreten değil, ideolojik saplantılarınızın aracı yaptınız (Boğaziçi Üniversitesi en son bilim güçlerini dağıtma örneğiniz..).
Şöyle mesela her yıl 20 milyar TL ayırıp ekonomiyi adım adım ithalat kolaylığından kurtarma programı geliştiremediniz... Kaliteli genç yaratıcı üretici insanların ülkeden kaçtığı; baskı, özgürlük ve adalet düşmanı bir mekanizma kurdunuz... Hukuk bir siyasi silah oldu elinizde...
Bilim ve teknoloji üretemediğimiz zaman yüksek teknoloji de üretip satamıyoruz. Tablo ülkenin içinde bulunduğu, geldiği vahim tabloyu sergiliyor:
Özetle, 2020:
TR yüksek teknoloji ihracatı 4 milyar dolar, Hollanda 87..
TR toplam mal ihracatı 168 milyar dolar, Hollanda 530 (3.2 katı)
TR kişi başı gelir 8 bin 536; Hollanda 52 bin 396 dolar.
HBT yazarı Bayram Ali Eşiyok diyor ki:
“21. yüzyıl koşullarında, ülkelerin sanayide başarımını sanayisinin yayıldığı fiziki büyüklüklerle ifade ederek anlamaya çalışmak 21. yüzyılın sanayileşme/gelişme dinamiklerini anlamamakla eşanlamlı. Artık gelişmiş ülkeler geniş alanlara yayılan demir-çelik, çimento gibi sanayi üretimi ile değil, yüksek teknolojiye ve nitelikli insan gücüne dayalı küçük alanlarda bilim ve teknoloji üretiyorlar.”
20 yıldır bunu anlasaydınız, bugün başka şeyler konuşuyor olacaktık.
Bir dakika bile durmadan istifa etmeniz, başaramadık, yanlış yaptık demeniz, sizin ülke ve millet sevginizin en büyük kanıtı olur... Hepimiz bu özrü kabul ederiz!
Bu konuyu sürdüreceğim, başka açılardan..
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
