loading
close
SON DAKİKALAR

‘Yeniden Kurtuluş Savaşı’... Nedir bu?

Orhan Bursalı
Tarih: 01.09.2016

Orhan Bursalı; İktidar mensupları FETÖ’ye karşı mücadelelerini sık sık 'Yeniden Kurtuluş Savaşı' olarak nitelendiriyor. Üstelik ciddi ciddi.

İktidar mensupları FETÖ’ye karşı mücadelelerini sık sık “Yeniden Kurtuluş Savaşı” olarak nitelendiriyor. Üstelik ciddi ciddi. Sanki ülke işgal edilmiş ve dört bir yönden Kuvayi Milliye, silah elde düşmanı denize dökmek için savaşıyor. FETÖ’nün tüm elemanlarına devletin en önemli görevlerini teslim ettiler. F. Gülen’in 40 yıldır yetiştirdiği müritleri, valiler, kaymakamlar, müsteşarlar, TÜBİTAK yöneticileri ve elemanları, istihbarat elemanları, emniyet müdürleri, profesörler, rektörler, generaller, belki de bakanlar, milletvekilleri, partinin il ve ilçe örgütü yöneticileri, yüksek yargıç-savcı.. olarak her yeri işgal etti.Öyle ki işgal tamamlanınca sıra darbeye gelmişti!

Otoban olan devlet kapıları 

Devletin her kapısı, bir otoban gibi, 200 km hızla FETÖ’ye açıldı...
Bu durum özellikle son 14 yılda gerçekleşti.Yüzde 80 böyle. Şimdi AKP’liler “bizden önce de vardı” diyerek, her zamanki gibi suçlardan kendilerini arındırmaya ve olan biteni önceki iktidarlara yıkmaya yelteniyorlar.
FG çok akıllı strateji izledi ve bugüne kadar hiçbir cemaatin veya terör örgütünün yapamadığını başardı ve devleti “insan kaynakları” ordusu ile işgale girişti.
Devleti her hücresine kadar o kadar işgal ettirdiler ki, kendilerine barınacak yer kalmadı. En son, RTE’nin altından koltuğunu çekip almak için lanet bir kanlı darbe girişiminde bulundular.
Bunun bir milli kurtuluş savaşıyla ne ilgisi var? Öncelikle, iktidar politikalarını ve iktidarlarını korumak için bir savaş veriyorlar.

FETÖ totalitarizmi 

Şüphesiz ki bizi ve ülkeyi ilgilendiren çok ciddi yönü var olayın: FG gibi üstelik CIA ile içli dışlı bir örgütün tam bir totaliter yönetimi altına girecektik. Evet tam bir totaliter diyorum, çünkü devletin ve toplumun tüm önemli kan damarlarında dolaşıyorlardı. Ekonominin, şirketlerin dahil!
Bir işgal varsa budur. Ülkenin kurumlarının bu anlamda hukuk çerçevesinde Cemaat işgalindan arındırılması gereklidir.
Şüphesiz ki devlet bu anlamda yeniden yapılandırılmalı. Ama nasıl?
Numan Kurtulmuş, bu yapılanmada liyakata önem verileceğini söylediğinde, acaba ile birlikte çok doğru olur dedik! Bir de laikliğin önemini vurgulamıştı. Bu Cemaat gibi köktenci dini kuruluşların devlet içinde yapılanmalarına izin verilmeyeceği konusunda da bir sözdü. Yeni siyaset diyorlardı buna.
Ama anlaşılan Kurtulmuş, hükümet ve devlet adına değil de kendi adına konuşmuş.

Cemaatin biri gitti bini geldi!

Sonra öğreniyoruz ki, FETÖ yerine diğer cemaatler doldurulmaya başlanmış devlet postlarına. Kırkıncı Cemaati’nden tutun Nurculuk, Süleymancılık, Menzilcilik, Mahmut Efendicilik, İsmailağacılık, mealcilik, Hakçılık-makçılık artık nerede ne varsa, Sağlık Bakanlığı’ndan tutun, hemen her yere yerleştirilmeye başlanmış.
Liyakat mı, hayır, biatçılık ve İslamcılık ve cemaat üzerinden siyaset. Bu cemaatlerin hepsi kökten inanç kökenli. En büyük onlar, İslamı temsil eden onlar, en iyi Müslüman kendileri.
Tarikat-Cemaat-Siyaset ve Ticaret... Bunlara devleti de kattınız mı, bu dörtgen-beşgen içinde, birer ticaret örgütüne dönüşen cemaat başlarının koltukları daha da güçlendirilir, bunların ağlarındaki insan kitleleri de artar... Çünkü orada onlarca yeni saadet zinciri kurulmuştur. İşler halledilecek ve yeni postlar açılacaktır.
Derken Külliye’deki camide bir zikir töreni de zuhur etmez mi?!

Devlet gücü ve cemaatler 

Birer sözde sivil dini kuruluşlar olarak pompalanan tarikatların-cemaatlerin devlet yapılanmasında işi ne? Neden hepsi devlete kapılanıyor, makamları ele geçirmeye çalışıyorlar?
Devlet büyük bir icra gücüdür.
Her şey oradan kotarılır, parası, ticareti, rantı, arsası, borsası, hazinesi...
Cemaatin, siyaset, ticaret, devlet, kayırma ile tüm ilişkilerini kestiğinizde acaba o anlı şanlı liderlerinin şatafatlı güçlerine ne olur?
AKP ve Külliye’nin, FG Cemaati (şimdilerde terör örgütü) üzerine düşüncesini biliyorduk: Alnı secdeye varanlar.
Ne zaman ki Türkiye’yi devralmaya çalıştılar, temizlik başladı...
İktidar şimdi “alnı secdeye varan” diğer cemaatlere kapıları açtı. Liyakat çöpe, her zamanki gibi.
Anlaşılıyor ki, baş din tüccarları hâlâ en gözdeleri.
Ne zamana kadar?!

Orhan Bursalı - Cumhuriyet

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları