loading
close
SON DAKİKALAR

‘Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı..’

Orhan Bursalı
Tarih: 16.03.2021
Kaynak: Cumhuriyet

Orhan Bursalı: AKP iktidarı, ilahiyat mezunlarını, fakültelerini ve tabii ki kol kanat gerdiği cemaatleri adam devşirme yerleri olarak kullanıyor. Devlete atıyor, şirketlere atıyor, ülkenin dört bir yanına yayıyor...

Prof. Dr. Mustafa Öztürk önce istifasını sunup emekli oldu, ardından Almanya’dan aldığı araştırma daveti üzerine ülkeyi terk etti. Uçağa binerken de şu mesajı paylaşmış: “Artık gidelim... Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı dilerim...” Ve alaylı bir ifade ile de “Doktora tez danışmanlıklarımı Cübbeli ile Sakarya’daki tacizci Nurullah’a devrettim. İlahiyat işleri artık onlara teslim” demiş.

TARİHE VE ZAMANA UYGUN DEĞİŞİM
Öztürk ile birkaç yıl önce Habertürk’te bir gece tartışma programında beraber olmuştuk. Orada, Türkiye’nin dört bir yanını sarmış “normal” ve “normal altı” ilahiyatçılar yanında çok farklı bir kişilik ile beraberdik. Dinde “tarihselcilik” akımının savunucusuydu; toplumların değişip dönüştüğü ve akıp gittiği, talep ve ihtiyaçlarının farklılaştığı; bilginin ve kültürün nesnelleştiği, zenginleştiği; bakışların ve düşüncelerin değiştiği ve ilerlediği - güncellendiği ve dünyevileştiği zamanın o büyük nehrine, dini ihtiyaçların da uyum sağlaması gerektiğini savunuyordu. Tarihe ve zamana uygun...

Aslında bu, dinlerin yaşaması için de gerekli ve zorunludur.

Yoksa dinler ile insanlar - toplumlar birlikte yürüyemez, yol ayrımlarında yönlerini değiştirirlerdi.

Bu zaten oluyor ve yaşanıyor. İnsanların din / inanç ile birliktelikleri farklılaşıyor, mesafeleri açılıyor.

DİNLER ‘GÖÇ’ VERİYOR
Dinler, tarihsel gerçeklerle uyuşamadıkları zaman, sessiz sedasız hiç sorgulanmadan irili ufaklı göçler verirler, veriyorlar. Bakıyorsunuz önemli büyüklükte kitle için bir kültür olarak varlığını sürdürüyor.

Çağa, gerçeğe, kültüre, aykırı kaldığı zaman, din içeriği sorgulanıyor ve umursanmıyor.

Deist (Tanrı’ya inançlı ama dinlere mesafeli) gençlerin kitlesel çoğalması boşuna değil.

Mustafa Öztürk, ilahiyat, din tarihi, İslam müktesebatı konusunda doğru/gerçek bilgi ve yorumların insanıydı ve düşüncelerini savunmakta cesurdu. Türkiye gibi saplantılı, dogmanın da dogması ilahiyatçı, hacı-hoca gayya kuyusuna dönüştürülmüş ülkede, tabii ki tepki çekti.

Hangisi çekmiyor ki? Cemil Kılıç mı? İhsan Eliaçık mı? Diyanet’e ve siyasete hâkim Sünni ve politik din anlayışına karşı olan diğer az sayıdakiler mi? Şüphesiz sesini çıkaramayanları da burada analım.

KİŞİLİĞİNLE VAR OLAMAMAK!
Mustafa Öztürk, tartışma programının reklam arasındaki sohbette mealen şöyle demişti: “Orhan Bey, üniversitede (Marmara Üniversitesi) hayatı dar ediyorlar insana, dışlıyorlar, soruşturma açıyorlar, ya egemen anlayışın parçası olacaksın ya da akademik kişiliğinle var olamayacaksın..”

Akademik özgürlük yoksa, hiçbir şey yoktur. Bugün ilahiyat fakültelerinin belki de yüzde 99’unda egemen olan anlayış, siyasal egemen din anlayışıdır.

En son saydığımda 108 ilahiyat fakültesi vardı.

Türkiye’den dinin evrensel sorunlarına çözümler öneren, getiren, tartıştıran kimse var mı?

KRAVATLI MOLLALAR
AKP iktidarı, ilahiyat mezunlarını, fakültelerini ve tabii ki kol kanat gerdiği cemaatleri adam devşirme yerleri olarak kullanıyor. Devlete atıyor, şirketlere atıyor, ülkenin dört bir yanına yayıyor... Cumhuriyet’in daha dün, TAİ’de (Türk havacılığının kuruluşlarından TEİ’deki (TUSAŞ Motor Sanayi) Nakşibendi tarikatının bilmem ne vakfı adamlarınca doldurulduğunu anlatıyordu.

Bizim ilahiyat fakültelerinin çoğu İran’ın molla örgütlenmesinin kravatlı benzerine dönüşmüştür. Baksanıza Ayasofya’nın başimamı Prof. unvanlının söylemlerine! Tepeden tırnağa adam siyaset üretici... İranlı mollaların bile bilim okumuş çağdaş olanları bizimkilerden iyi, daha dünyevi...

Büyük bir toplumsal israftır 108 fakülte, içlerinde gerçekten iyi olan az sayıdakiler bırakılmalı ve diğerleri dönüştürülmelidir. Oralarda ilahiyatın gerçek sorunları araştırılmalı, tartışılmalı ve fikir üretilmeli. 

***

Mustafa Öztürk, “Yerli ve milli tımarhanede herkese ruh sağlığı dilerim” sözleriyle el salladı ve göçtü.

Göçen sadece o mu?

Gençlerimiz, en iyileri ve seçkinleri, hadi eyvallah bile demeden, arkalarına bile bakmadan göçüp gidiyorlar.

Yurt sevgisini bile insanların yüreklerinden söküp alan bir rejim işbaşında!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları