Yoksulluğu ele geçiren ülke: Çin
Orhan Bursalı; Eğitimde ülke çapında okullarda ortalama kaliteyi yakalamak, coğrafi farklılıkları ortadan kaldırmak, fırsat eşitliğini mutlaka sağlamak, tüm milletin en doğal hakkıdır.
Ne kadar çok konu var yazacak, hele Atatürk Havalimanı’nı babalarının malı olarak düşünenler, 14 Mayıs’ta muhalefetin sandıkta darbe yapacağını ileri sürenlerin acaba bu sözlerinin arkasında karanlık planlar mı var, üzerine... fakat bunlar yarından itibaren...
Bugün, perşembe günkü “Yoksulluğu ele geçirin, üremesini engelleyin...” teması üzerine bir örnek. En önemli konu ülke için, bugün, orta ve uzun vade açısından. Yoksa, otoriter hatta diktaya gidebilecek rejimlerden bu ülke başını kaldıramayacağı gibi, bu kitlenin çocuklarını düşünecek olursak ülkenin de sahip olması gereken çok büyük bir yetenek gücünün ucuz işgücü ve yoksulluğun üreticileri devamcıları olarak kalmaları...
ÇİN 770 MİLYON KİŞİYİ KURTARDI
Bu yoksulluk konusu çözülemedikçe, ülkenin sürünmesine devam.
Ülkemizin diyasporadaki önemli bilim insanlarımızdan ama eli ayağı bir yandan da hep Türkiye’de olan Prof. Dr. Ercan Alp, önemli ve ilginç bir not gönderdi.
Yazımdaki şu cümleyi alıntılıyor önce: “Ama en önemli olan bu kesimin çocuklarının önünü sonuna kadar açmaktır, onlara her türlü desteği vermek, kesinlikle derin pozitif ayrımcılık yapmaktır. Yoksulluğun üremesini kesmek, kader olmaktan çıkarmak, bir numaralı konudur. Genişletirsek 50 milyona yakın bir halktan bahsediyoruz!”
Ve diyor ki: “Bu konu üzerinde ben de bir haylidir düşünmekteyim. Özellikle 2010-2019 yılları arası Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptığım seyahatlerde dikkatimi çeken bir olgu vardı: Bizim Amerika’da ismini duyduğumuz enstitülerde çalışanların neredeyse tamamı çok mütevazı ailelerden geliyordu. Çin, bir anlamda, eğitimde fırsat eşitliğini sağlayarak Ufuk Akçigit’in de bilimsel diaspora raporunda bahsettiği yetenekli kişilerin önünü açmayı başarmış, bu sayede 770 milyon kişiyi 40 yılda yoksulluk sınırının üstüne çıkarmış ve ekonomik bir mucizeye imza atmıştır.”
YETENEKLİ İNSANIMIZ AZ
Devam ediyor Prof. Alp: “Bize söylenen, fakir ve zengin bölgelerde ders veren öğretmenlerin kalitesi arasında bir fark yoktur. Her ne kadar Çin’in kalkınmasında zirai verimliliğinin artırılması, ileriye bakan endüstrileşme, hızlı şehirleşme ve sürekli genişleyen altyapı yatırımları olsa da bunların başarılabilmesi kaliteli orta kademe elemanların varlığına bağlıdır.
Türkiye’nin önünde en büyük engel, hele seçimden sonra işbaşına gelecekler için de gerekli sayıda yetenekli insan eksikliği olacak. Bu kadroların yetişmesi 10 yıllar süren, laik, modern anlayışta eğitim kurumlarının her tarafta hizmet vermesi ile olabilir.”
Evet, en zor konu, bu iktidar eğitimi her açıdan kötüleştiriyor, yeteneklileri kaçırtıyor ve ülkede kalanların da iyi yetişmesini açıkça istemiyor. Yoksulluğun sürmesi, iktidarıyla yakından ilişkili.
Eğitimde ülke çapında okullarda ortalama kaliteyi yakalamak, coğrafi farklılıkları ortadan kaldırmak, fırsat eşitliğini mutlaka sağlamak, tüm milletin en doğal hakkıdır.
Eğer muhalefet iktidarı devralmayı başarırsa, bu yolda nasıl adım atacağını merakla izleyeceğiz.
BİR KİTAP:
Küresel Ekonomi Düzeni, Kurumlar ve Kurallar
Prof. Dr. Ahmet Söylemezoğlu, halen Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi. Pek çok ulusal ve uluslararası yöneticilik ve kamusal görevlerde bulunmuş. Öğrencilerine anlattıklarını, finansal ve ekonomi okuryazarlığının artırmak için geniş kitlelere de iletiyor. Bir kaynak kitap. Uluslararamı ekonomik düzenin kurumlarını (IMF, Dünya Bankası vb) tanıyoruz. Uluslararası ticaretin gelişimi ve kurumları, bölgesel ekonomik örgütler... hepsi var. Diyor ki: Yılda 26.5 trilyon dolarlık mal ve hizmet ticareti yapılıyor, banka havaleleriyle günde 5 trilyon dolar el değiştiriyor. Tüm bu olaylar belirli bir yapıda gerçekleşiyor. Bunlar ne ve nasıl oluyor?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları