Yoksulluğu ve yeni orta sınıfı başarıyla yönetmek
Orhan Bursalı: Seçim öncesi şüphesiz çeşitli yardımlar, destekler ile ilişkilerini getirdikleri yer seçim günü sandık başı oluyor. Borç ödeme! Şüphesiz yoksulluğun dinsel inançları ile AKP’nin dinci politika ve söylemlerinin örtüştüğü ve eyleme dönüştüğü yer sandıklar.
Sigorta bayiliği yapan komşum, Ümraniye varoşlarında AKP anonsları yapan seçim arabasına bakınca, bir paket içinde ne dağıtıldığını merak ederek seyirtmiş, bir tane de kendisine istemiş, yüzüne bakmışlar, kısa bir tereddütten sonra vermişler ve eklemekten geri durmamışlar: Oyunu bize vereceksin ha...
Kadınlar, yanlarında çocuklar kapışıyor tepsileri... Yoksul insanlar, ne verirsen alıyorlar... Bedava olsun da. Açmış paketi, bir sıradan tepsi, üzerinde AKP damgası ve ıvır zıvır... İlk çöp bidonuna atmış hepsini.
Yoksullara 50 lira tutuşturup oy vereceksin yemini ettirmekten tutun çeşitli yol ve yöntemlerle sandıkta oyu garantileme çalışmalarını sürdürdüler. Şüphesiz mahalle örgütlenmeleri en başarılı... Sultanbeyli’nin bir mahallesinde sandık müşahitliği yapan Özlem Yüzak anlatıyor:
Okul içinde yakalarında pembe ve mavi kurdeleler takılı türbanlı kızlar, erkekler sürekli bir koşuşturma içinde. Sandıkların kapanmasına 1-2 saat kala seçmen listesinde kimlerin oy kullanmadıklarını bir bir saptadılar, sonra mahalleye dağıldılar ve ambulansla, tekerlekli sandalye ile, seçim kütüğünde kayıtlı ve kendi başına hareket edemeyecek zihin vb. özürlü herkesi getirdiler ve oy kullandırdılar. Böyle toplam 25 kişi saydım.
Seçim öncesi şüphesiz çeşitli yardımlar, destekler ile ilişkilerini getirdikleri yer seçim günü sandık başı oluyor. Borç ödeme! Şüphesiz yoksulluğun dinsel inançları ile AKP’nin dinci politika ve söylemlerinin örtüştüğü ve eyleme dönüştüğü yer sandıklar.
Yoksulluğun yönetimi
Şüphesiz bu kadar basit değil. Hiçbir sosyal güvencesi olmayan köylerdeki vb. sigortasızlara bağlanan 600 TL’lik ihtiyarlık maaşından tutun, bir maaş ikramiyeye, evlere yapılan yardımlara, kadınlara ödenen çocuk başı paralara kadar onlarca kalemi bulan “yardımları” ister sadaka dağıtımı kabul edin, ister
“sosyal ödentiler...”
Hiçbiri yoksulluğu bertaraf etmeye yönelik değil. Tam tersine, yoksulluğu sürdürmek, yoksulluğa mahkûm etmek, bu tür ödemelerle evlere minik kolaylıklar yaratmak: Allahım çok şükür! AKP iktidarı yaşasın.
Türkiye’de TÜİK verilerine göre yoksulluk oranı ülkemizde yüzde 21-22 arasında. Bu da yaklaşık 17 milyonluk bir nüfusa denk geliyor. 17 milyon çocuk da aşırı yoksulluk içinde, eğitimde fırsat eşitliği yok. Türkiye en ekonomik bakımdan eşitsiz ülkeler arasında. Bunu ölçen Gini katsayısı 0.40’ın üzerinde ve iktidarın bunu indirmeye niyeti sıfır. Şunu belirteyim: İskandinav ülkelerinde bu oran en az: 0.25.
Cehalet ve yoksulluk birlikteliği
Yaşamını günlük nafakasını çıkarma ve ailesinin en temel ihtiyaçlarını karşılayabilme çabası içindeki büyük bir çoğunluktan sağlıklı bir siyasi hikâye çıkartamazsınız. AKP bu yoksulluğu, eğer son oy oranına bakarak bir değerlendirme yapacak olursak, başarıyla yönetiyor!
Bu ciddi bir sorun, yoksulluk şüphesiz ki cehalet üretiyor, var olan cehaleti daim kılıyor. Cehalet ile yoksulluk birleşince ortaya AKP iktidarı çıkıyor. İktidarın politikası daha çok çocuk, daha yoksul kitleler, daha büyük cehalet ve iktidarın sürmesi.
Şüphesiz AKP’nin başarıyla yönettiği kendi yeni orta sınıfıdır. Bu sınıf özellikle
eğer kaybedersek sahip olduğumuz imtiyazları, yüksek gelirlerimizi ve hayat standardımızı da kaybederiz, korkusuyla sandığa gönderildi. Fakat her şeye rağmen AKP’nin oyu şimdilik yüzde 42.5 düşüyor.
Adalet ve özgürlük vaadi nerede?
RTE, seçim bildirgesinde adalet ve özgürlük vaadini gündemine taşımıştı. Adaletsizlik ve özgürsüzlüğü 16 yıl boyunca kendileri yaratmamış gibi. Böyle bir beklentinin yalanı kısa sürede seçimin hemen ertesinde yeniden ortaya çıktı ve eski CHP milletvekili Eren Erdem, hakkındaki bir soruşturma nedeniyle hemen tutuklandı. Eren’in eylülde mahkemesi olmasına rağmen hiç beklenmedi.
İktidara iltihak etmeden önce RTE ve AKP hakkında söylemediğini bırakmayan İçişleri Bakanı S. Soylu’nun, şimdi ise hiçbir AKP’li yöneticinin cesaret etmediği tehditlere ve kargaşa yaratacak uygulamalara başvurması, iktidarın fıtratında var olan ayrımcı, şiddet, kamplaştırıcı, adalete ve özgürlüğe karşı niyetlerinin biri parçası ve AKP yönetiminden de takdir görüyor.
RTE, bu vaatlerinde millete yalan mı söyledi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları