Ucuz üretimle Batı’yı zengin etmek
Orhan Bursalı; Türkiye’de çok iyi bir örnek: İhracat rekabetinde, ücretler düşük tutuluyor, Türkiye bir ucuz emek ülkesi diye dış yatırımcılara pazarlanıyor.
Demiştik ki dün, dünyada kullanılan emeğin yüzde 90’ı, Küresel Güney ülkelerine ait. Bugünkü dünya ekonomisi mal ve hizmetler için gerekli emeği yüzde 100 kabul edersek yüzde 90’ı Güney ülkelerinin emek, beyin, hizmet gücüne ait.
Fakat bu yüzdü 90’lık emek, dünyada yaratılan mal ve hizmetlerden elde edilen kazançtan yalnızca yüzde 21 pay alıyor.
Küresel Kuzey ülkelerinin, yani başta ABD ve Avrupa’nın elinde bir küresel servet patlaması olarak birikiyor. (Bizler de aman bu sıcak para gelsin diye peşinden koşuyoruz!)
Güney’in bu zenginliği üretebilmesi için sarf ettiği zaman 906 milyar saat. Buna karşılık Güney’e bu emeğe karşılık verilen ise sadece 80 milyar saat.
İşte Kuzey’in zenginliğinin kaynağı.
SADEDE GEL, KAÇ MİLYAR DOLAR YANİ?
Evet bu soruyu sorar gibisiniz: “Küresel Güney çalışanlarına Küresel Kuzey meslektaşları kadar ödeme yapılsaydı, bu saatler tam 18.4 trilyon dolar değerinde olurdu. Çalışmanın bulgularına göre Güney’deki ücretler eşit beceri gerektiren işler için yüzde 87 ila yüzde 95 daha düşük.”
Genel kabul gören temel yanlış, Küresel Kuzey’de işgücünün yüksek nitelikli (bilim insanları, mühendisler, avukatlar vb.), Küresel Güney’de işgücünün ise düşük nitelikli (çiftlik ve fabrika işçisi) olmasından ileri geliyor.
Araştırmacılardan Hickel diyor ki: “Çalışmamız, Küresel Güney’deki ülkelerin tüm beceri seviyelerinde ve hemen hemen tüm sektörlerde emeğin çoğunluğunu sağladığını ve 2021’de dünya ekonomisine 1124 milyar saatlik yüksek vasıflı emek sunduğunu gösterdi. Aynı yıl, Küresel Kuzey toplamda yalnızca 971 milyar saatlik emek sağladı.”
DİBE DOĞRU YARIŞ
Oregon Üniversitesi’nden sosyolog John Bellamy Foster: “Küresel Güney tüm üretimi gerçekleştiriyor, ancak aldığı karşılık berbat. Genel olarak ücretler artmış olsa da, Küresel Güney’dekiler yapay olarak düşük seviyelerde kalıyor çünkü bu ülkeler Kuzey’den para ve kaynak elde etmek için ‘dibe doğru bir yarış’ içinde”.
Türkiye’de çok iyi bir örnek: İhracat rekabetinde, ücretler düşük tutuluyor, Türkiye bir ucuz emek ülkesi diye dış yatırımcılara pazarlanıyor.
IMF VE DÜNYA BANKASI’NIN ROLÜ
Herkese Bilim Teknoloji dergisindeki yazıda, kalkınma ekonomisti Heath Prince’in değerlendirmesi de var: “Küresel Güney’deki ekonomileri daha kendi kendine yeterli hale getirmek için tasarlanan politikalar ve programlar eşitsizlikleri derinleştirebilir.”
Uluslararası Para Fonu veya Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlardan kredi almak için ülkelerin, genellikle sağlık, eğitim ve hayatları iyileştirebilecek diğer sektörler gibi şeylere yönelik kamu harcamalarını kısmak zorunda kaldıklarını ve bunun yerine borçları ödemeye veya kaynakları diğer ülkelere ihraç etmeye odaklanıyor.
Küresel Güney’in bir şekilde Kuzey’i “yakalamakta” olduğu yalanı da sömürüyü saklıyor, yeni araştırmaya göre uçurum daha da açılıyor. Örneğin Küresel Kuzey’deki ücretler 1995 ile 2021 yılları arasında Küresel Güney’deki ücretlerden 11 kat daha fazla artmış.
Türkiye ve benzeri ülkeler ucuz ihracatları ile sadece Kuzey’in zenginliklerine yeni zenginlikler katıyor.
Bunun farkında olan kim?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları